1974’ün içişleri bakanıydı. Ülkücü E. Dursun Önkuzu’ya ciğerlerine bisiklet pompasıyla hava basmak dâhil günlerce işkence edip yurdun penceresinden aşağı atarak şehit eden katiller şebekesinin de içinde bulunduğu azgınların, sağdan/soldan vatansızların AF edildiği bir dönemin içişleri bakanıydı.
O yılların iki etkin gazetesinden biri olan Hürriyet Gazetesi 23 Kasım 1970’te Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu öğrencisi Önkuzu’nun katledilişini şöyle manşete taşıyor:
“İŞKENCE EDİLİP PENCEREDEN ATILAN BİR GENÇ ÖLDÜ”
1974 yılının sonu veya 75’in başlarında diğer etkili gazete Cumhuriyet’te şu başlık vardır:
“ÜLKÜCÜLER DEVRİMCİ BİR GENCİN KULAĞINI KESTİ”…
Ankara’daki Ülkü Ocaklı yükseköğrenim gençliğinden bir grup okullarına gidemeyişlerini ve kendilerine yapılan saldırıları anlatmak üzere içişleri bakanını ziyarete gider.
Bakan, elindeki Cumhuriyet gazetesini sallayarak çıkışır ülkücü gençlere:
“Bir devrimci kardeşimizin kulağını keseceksiniz, sonra utanmadan şikâyetçi olarak bana geleceksiniz” deyince Erzurumlu Lütfullah:
“Bir dakika sayın bakanım. Sizin kulağını kestiğimizi söylediğiniz devrimci kardeşiniz işte burada, bizim de arkadaşımızdır. Zaten biz bu olay üzerine makamınıza geldik. Siz jurnallere inanan bir içişleri bakansınız. Sizinle görüşeceğimiz bir konu kalmamıştır” deyip makamı terk ederler.
Bakan olduğu zaman adı bizi çok heyecanlandırmıştı:
Oğuzhan Asiltürk.
Meğer bu isim atasının verdiği isim değilmiş. Siyasi kariyer veya başka sebepler için özenle seçilmiş bir tabela ismiymiş…
Öğrendim ki vefat etmiş. Bu dünya ile bağları kopmuş. “Arkasından bir şey söylemenin kimseye faydası var mı” diye sorabilirsiniz.
Cevap veriyorum:
Var.
Yapmak istediğim, tarihe not düşmektir sadece…
Cenabı Allah, ona ve cümle geçmişlerimize itikadınca muamele etsin.