Prof. Sayın Bekir Şişman’ın önderliğinde OMÜ Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nce düzenlenen “Bağımsızlıklarının 30. Yılında Türk Dünyası Sazları Buluşuyor” adlı etkinliğinde olamamak ne büyük kayıptır, bilseniz.
16 Aralık 2021 gününü ömrüm olursa gelecek on yıl için hafızama kazıdığım bir gün oldu. 16 Aralık aynı zamanda Kazakistan’ın bağımsızlık günüdür.
Önce Denizli’den Ozan Nihat, Erzurum’dan Âşık Turabî, Kars’tan Mustafa Aydın bağlamalarıyla “Hoşlama” yaparak açtılar saz, söz ve öz şölenini. Atışma, dudak değmez (leb değmez) örneklerinden sonra birer türkü sundular. Mest olduk.
Ardından Erzurumlu Serdar Alyakut’u dinledik, gönlümüz çağladı.
Kazakistan’dan Bekaris Nuriman çıktı ki gencecik bir yürek ama ne yürek. Hele Türkiye Türkçesiyle yaptığı doğaçlama söyleyişi aldığı alkışları fazlasıyla hak ettiğine şahit olduk.
Kerküklü Ahmet Rıza Mihmani ile yanık yüreğimiz serinledi. Söylediği Altun Hızma ve Kerkük Hoyratında sesimizi sesine katıp azık eyledik.
Kırgızistan’dan Gulira Kasımkulova Manas Destanıyla başladı ki dünyanın en uzun destanından örnekleri ilk defa canlı dinleme mutluluğunu yaşattı bana. Hele önce Kırgız Türkçesi ve sonra da Türkiye Türkçesiyle Sarı Gelin’i okudu…
Bu arada Ocak 1992’de Montereau 77130 (Fransa)’da gönlümün sesini dile getirirken 30 yıl sonrasında böyle bir buluşma yaşayacağımı nereden bilecektim…
Benim gibi yıllarını bugünlerin hayaliyle tüketmiş ak saçlı gardaşlarım, bacılarım, bayrağı daha ötelere taşıyacak yiğit Türk evlatlarıyla böyle bir programı bize hediye etmek için emeği geçen herkese, orada bulunup alkışları birbirine damak tadı olanlara gönülden selamlarımı iletiyorum.
Aşağıdaki mısraları sizlerle paylaşmama aracı oldukları için Bekir Şişman Hocam’a ve bütün aşıklara şükranlarımı sunuyorum.
YAKLAŞAN AYDINLIĞA
Davran hadi, durma yokuşta, düzde.
Peşimize takarak orduları
Atiye birlikte yol alacağız.
Türk’üz, Müslüman’ız Elhamdülillah,
Üçler, yedilerce çoğalacağız.
-Yürü! diye haykıracak başbuğum,
Yeniden canlanacak eski ruhum.
Sallanacak yine burçlarda tuğum.
Yine üç kıtada geçmezse hükmüm,
Baştan sil beni, bu yarışta yoğum…
Çok yakın, bekle, Türk Asrı geliyor…
Tarih, beşiğine umut beliyor.
Bak doğuya, güneş ufku deliyor.
Demir Dağ’da bozkurdum yol aralayıp
Dünyaya ERGENEKON müjdeliyor.
Engel değil coğrafya, şive, ağız…
Aynı hamurdanız, aynı toprağız…
Çıkar elbet bir Alparslan, bir Yavuz;
-Bütün Türkler bir ordu! diye kükrer,
Yine hakkın kılıcı olacağız.
Gerçek adalet o zaman gelecek,
Zulüm bizim asrımızda ölecek.
Bebekler artık doğarken gülecek…
Bu gidiş insanlığa bir müjdedir,
İnsanlık yine bizimle gülecek.
“Acaba ne diyecek Türkler!” diye
Aslanlar dönecek uysal kediye…
Aslan payından vererek hediye
Dostluk gösterisinde yarışacak,
Sunacaklar saraylardan cariye.
Geçmişten ders aldık, sonsuza gidecek
Asrımız, beş kıta bayram edecek…
Ve süperler çağa veda edecek…
Artık öyle süper, çekiç, tokmak güç yok,
Yeniçağda kurtlar kuzu güdecek…
Yeni Yunuslar, Âkifler çıkacak…
Ulubatlılar üç hilâl dikecek
Burçlara, hafızlar tekbir çekecek.
İnsanlık bambaşka bir çağa gebe…
Bütün gözler Türkiye’ye bakacak,
Bütün yollar Ankara’ya çıkacak.
Ocak 1992, Montereau/Fransa