OY ÇEŞMENİN BAŞLARINDA
Oy çeşmenin başlarında
Kalem oynar kaşlarında
Oturmuş gergef işliyor
Daha on beş, daha on beş yaşlarında
Çeşme başın şen olsun da
İzi kalmış, izi kalmış taşlarında oy oy...
Ekin ektim biçemedim
Kenarından geçemedim
Hayırsız anan yüzünden
Uzaklardan, uzaklardan seçemedim
Ne güzel eviniz var da
Kapısından, kapısından geçemedim oy oy...
Yüksek dağın gör kışını
Yaradan bilir işini
Kaçma benden köşe bucak
Bırakamam, bırakamam peşini oy
Sana çoban etmişler de
O hayırsız, o hayırsız gardaşını oy oy
GÜZELLİĞİN ALAN TÜRLÜ ÇİÇEKTEN
Güzelliğin alan türlü çiçekten
Sevdiğim naz edip bakma uzaktan
Kuru dallar sürdü çiçeğe döndü
Bahar mevsimi gibi uyanasın
Al yanak üstünde saçın bürüğü
Bele düşen çifte direk örüğü
Gönül ateşinin nazdır körüğü
Nazın yaktı beni sen de yanasın
İbretî'yi her dem görüp geçersin
Sanki ceylân olur ürküp kaçarsın
Gülüm hangi kuşa kucak açarsın
Sen de bülbül olup sevdalanasın
ÖZÜ, SÖZÜ BİZİMLEDİR VEYSEL’İN
Yurdu sarmış ünü dünden yarına,
Yürür önümüzde özü Veysel’in.
Sazıyla yolumuz açıp koşturmuş,
Asfalttır yokuşu, düzü Veysel’in.
Söylerdi “Subaşında, bulaklarda”,
Derdi ki: “Türk’ün sesi kulaklarda”.
Yine hep “Beşiklerde, beleklerde”…
Bize sesi gelir bazı Veysel’in.
Diyor ki ”Uzun ince bir yoldayım”.
Dese de “Bilmiyorum, ne haldeyim”.
“İki kapılı bir handa”, yoldayım,
Dosttan dosta miras sazı Veysel’in…
İlhamdır sözleri, emek birazı.
Türkülere azık etmiştir sazı.
Toprağın sesidir kutlu avazı,
Hakk’tan gelen kelam sözü Veysel’in.
“Can kafeste durmaz, uçar” dediydi.
“Dünya bir han, konan göçer” dediydi.
“Ay dolanır, yıllar geçer” dediydi.
Yolumuzu açar özü Veysel’in.
Türklük sevgisiyle, varır özüne.
Işıktır yüreği görmez gözüne
Dikkat edin İbretî’nin sözüne,
Çağdan çağa rehber közü Veysel’in.
Rehber özü, sözü, sazı Veysel’in. -----14 Mart 2019, Samsun
YOLDAŞ OLUBEN YELLERE
Söz: N. Yıldırım Geçosmanoğlu, Müzik: A. Dede
Yoldaş oluben yellere,
Düzen veruben tellere
Destan eyleyip dillere,
(2)Asya’dan doğrula geldik...
Gerçi yol, yokuştu gayet,
Lâkin etmedik şikâyet,
Hadîs hadîs, âyet âyet
Çağrıla çağrıla geldik...
Gönüllerde yoktu güman,
Bir med halindeydi iman,
Türk Türk, Müslüman Müslüman,
Yoğrula yoğrula geldik...
Sancaklarımızda Hilâl
Tuğlar, dalga dalga, al al...
Bir gövdeden yirmi dört dal
Ayrıla ayrıla geldik...”
N. Yıldırım Geçosmanoğlu
(Alp-Erenler Destanı’ndan)
ALPER TUNGA SAGUSU
Söz: Anonim, Müzik: Abdullah Dede
(2)Alp Er Tunga öldi mü
İsiz ajun kaldı mu
(2)Ödlek öçin aldı mu
Emdi yürek yırtılur
Ulşıp eren börleyü
Yırtıp yaka urlayu
Sıkrıp üni yurlayu
Sıgtap közi örtülür
Begler atun argurup
Kadgu anı turgurup
Mengzi yüzi sargarup
Körküm angar törtülür
Günümüz Türkçesiyle:
Alp Er Tuna öldü mü?
Kötü dünya kaldı mı?
Felek (böylece) öcünü aldı mı?
Şimdi yürek(ler onun ölümünün acısı ile) yırtılır
Erler kurt gibi uludular
Bağrışıp yakalarını yırttılar
Islıklaşmış sesle ağıt yaktılar
Göz yaşlarla örtülür
Beyler atlarını yorarak geldiler
Kaygı onları durdurdu
Benizleri yüzleri sarardı (ki)
(Sanki) onlara safran sürülmüştür (sanırsınız)
GÖNÜL DAĞI EĞMEZ BAŞINI YERE
Gönül dağı eğmez başını yere
Hayat köprüsünü yıktı da geçti
Aşkın ateşine bulunmaz çare
Bir güzelin ahı yaktı da geçti
Yürü gönlümün dili, yürü dağların gülü
Yürü dağlar yürüsün ardın sıra vay vay
Ateş gibi düşmüş gönül yurduma
İbretî’yim çare yoktur derdime
Dermanını bilen gelsin yardıma
Bir güzelin ahı yaktı da geçti
Yürü gönlümün dili, yürü dağların gülü
Yürü dağlar yürüsün ardın sıra vay vay
ORDU GÜZELLEMESİ
Tapusu mirastır atadan bize,
Cennettir Ordu’da bütün köşeler.
Açıl her mevsimde Karadeniz’e,
Baharı müjdeler mor menekşeler
Yaza merhaba der çiçek kokusu
Sahil gülü, şehirlerin Ordu'su
Dolaş yaylaları, in sahile gez,
Çık Boztepe’ye de etrafı bir süz
Boş yer göremezsin çiçeksiz, gülsüz
Baharı müjdeler mor menekşeler
Yaza merhaba der çiçek kokusu
Sahil gülü, şehirlerin Ordu'su
Talihi bembeyaz, gururu mordur,
Soğuk sular ormanlara sorulur
Varınca sılaya dertler durulur
Baharı müjdeler mor menekşeler
Yaza merhaba der çiçek kokusu
Sahil gülü, şehirlerin Ordu'su
Ezelden bu güne yetirdi soyum
Perşembe’dir ilçem, Kovanlı köyüm
İşitsin komşular emmim ve dayım
Baharı müjdeler mor menekşeler
Yaza merhaba der çiçek kokusu
Sahil gülü, şehirlerin Ordu'su
İbretî, ne zaman obama varsam
Nenemin süt sağdığı taşı bulsam
Ne olur dört mevsim bağrında olsam
Baharı müjdeler mor menekşeler
Yaza merhaba der çiçek kokusu
Sahil gülü, şehirlerin Ordu'su
05.04.2013, Samsun
TÜRK KADINI
Yüce tutar her asırda
Türk adını Türk adını
Türk Ocağı'nda yetişir
Türk kadını Türk kadını
Bağlantı:Türk kadını Türk kadını
Asil soylu Türk kadını
Türk kadını Türk kadını
Yüce tutar Türk adını
Türk'e ana olur aslı
Asena'dır soylu nesli
Bakü, Bişkek, Muş, Sivaslı
Türk kadını Türk kadını
Bağlantı:
İlmek ilmek dokur kilim
Eseridir ana dilim
Öğretir neslime ilim
Türk kadını Türk kadını
Bağlantı:
Ana olur sevgi bulur
Zor günlerde coşar gelir
Gerekirse şehit olur
Tür kadını Türk kadını
Bağlantı:
İbretî'yim anam sensin
Bacım balam sunam sensin
Sayende yurdum şenlensin
Türk kadını Türk kadını
Bağlantı:
12. 12.l998/Samsun
AYRILIK
Üstünde yurdun, yuvan, oban, evin.
Yok olsa umrunda mı hiç kimsenin.
Muş senin, Şırnak, Aydın, Ordu senin.
(2)Yabandan hayrolmaz, bu vatan senin.
Bağlantı:
Can evinden yakmaz böyle derinden.
Ne anadan, hele yardan ayrılık.
Volkan gibi fışkırır her yerinden,
İlle vatandan ayrılık,
Ayrılık, ayrılık (3
Ecdadın hep şehit, gazi soyudur.
Emdiğin süt asil vatan suyudur.
Cömertliğin, sevgin atan huyudur.
Kemik et sıyrılmaz, bu vatan senin.
Bağlantı:
İBRETİ, atılıp önde gidenin,
Hayatının mirasıdır dedenin.
Konduğun, göçtüğün toprak bedenin,
Can tenden ayrılmaz, bu vatan senin.
Bağlantı:
BAYRAĞIM
Dibinde toplandık Türk'üz diyerek
Ay yıldızlı, allı, beyaz bayrağım
Direğini altından yapmak gerek
Bağlantı: Bayrağım, bayrağım, şanlı bayrağım
Sana selâm olsun şanlı bayrağım
Dalgalandığın yer hür vatan olur
Bu yüzden sana çokça çatan olur
Kim göz dikmek isterse pişman olur
Bağlantı:
Vatanın ufkunda şerefle coşar
Onu gören Türk'ün yüreği taşar
Al renginde imanlı mazi yaşar
Rengini almışsın şehit kanından
Müjdeler fısıldar Türk vatanından
Üstün tutar her Türk kendi canından
Bağlantı:
Yıldızın kudret, ay verildi Hakk'tan
Vazgeçemem kırmızıdan ve aktan
İBRETÎ yüce görür her bayraktan
Bağlantı:
25 Şubat 1994-Montereau/Fransa
DÜNYAYA DAİR
Yavaş yürü, koşma, yalancı dünya
Takatim yok, bu hıza eremiyom
Dümen bozuk, doğru gitmez menzile
Ey dünya sonun parlak göremiyom
Belli değil gündem, hızlı değişir
Güçlü olan zalim, kalleş dövüşür
Güçsüz yalnız kalmış, boşa boğuşur
Dünkü hesabı bugün soramıyom
İBRETÎ dedik, budur mahlasımız
Elde silâh gibidir ihlâsımız
Türk'üm, yeni çağa yeter hızımız
Lâkin aynı hedefe vuramıyom
BİR BAŞKADIR BİZİM İLLER
Doğusu batısı hep bir
Türk'üm severim yürekten
Dolaş da gör şehir şehir
(2)Bir başkadır bizim iller
İster kış git, ister yaz git
Kastamonu'yu bir gez, git
Çorum, Samsun, Muğla, Yozgat
Bir başkadır bizim iller
Ekinler verince başak
Çıkıp birlikte dolaşak
Manisa, Kütahya, Uşak
Bir başkadır bizim iller
İstanbul'u sorma bana
Değişmem bütün cihana
Dağlar ardı Gümüşhane
Bir başkadır bizim iller
Yeşile yaslanmış sırtı
Denizle iç içe Ordu
İbretî'nin ata yurdu
Bir başkadır bizim iller
1994, Montereau, Fransa
AŞK, ÖZ, SÖZ
Âşıklık bir yüce duygu
Yaratana derin saygı
Seven için olmaz kaygı
Dilde bulduk özümüzü
Dile vurduk özümüzü
Kurtla kuzuyu bir güden
Uzakları yakın eden
Hakk'a doğru akıp giden
Yoldan aldık izimizi
Yola verdik hızımızı
Koşun canlar, gelin tek tek
İman ettik Yaratan tek
Arı bizim, petek petek
Baldan aldık özümüzü
Bala kattık sözümüzü
Sevgiler hep O'na döner
Kalplerimiz O'ndan yanar
Bu yürek aşkıyla kanar
Gülden aldık közümüzü
Güle verdik özümüzü
Her dalımız ayrı bir renk
Türlü şekile girerek
Açıyoruz çiçek çiçek
Daldan aldık özümüzü
Dala verdik özümüzü
İbretî, budur yazımız
Dolaşır elde sazımız
Hakk'ı konuşur sözümüz
Telde bulduk özümüzü
Tele vurduk sözümüzü
Ramazan 1994, Montereau
OLDUM ALLAH'IM
(2)Parçalandı inadım
Zerre zerre anladım
(2)Yaklaştım adım adım
Yolun oldum Allah'ım
Önce dünyaya kandım
Öyle varılır sandım
Şimdi kavruldum yandım
Külün oldum Allah'ım
Aldığım her nefeste
Duyduğum cümle seste
Sensin en güzel beste
Dilin oldum Allah'ım
Bir yudum içecekte
Kokladığım çiçekte
Yoğruldum tek gerçekte
Balın oldum Allah'ım
Huzur bulur inanan
Gerçek nurla yıkanan
Kavuştu cânâna cân
Dalın oldum Allah'ım
İbretî'nin gözyaşı
Yumuşattı sert taşı
Yundu bağrımın başı
Kulun oldum Allah'ım
Ramazan 1994/Montereau
N’ETTİM YILLARI
Nice dağlar aştım daraldım düzde
Yola yol eyledim üttüm yılları
Bilendim bilendim köreldim özde
Hayat pazarında tattım yılları
Aşkın ateşinde külle yoğruldum
Süründüm yürüdüm koştum doğruldum
Nefsimle boğuştum düştüm doğruldum
Benliğime katık ettim yılları
Hırslarımı azık aldım yanıma
Ömrümü hoyratça kattım önüme
En sonunda dönüp baktım dünüme
Meğer hep nafile güttüm yılları
Kelep kelep çözdüm ördüm bezimi
Yıkadım ateşle suda özümü
Sözlerime baston ettim sazımı
Nefes nefes aldım sattım yılları
İBRETî’yim ne çok hayale daldım
Yine aldatıldım ortada kaldım
Yalan dünya senden dersimi aldım
Cömertçe dağıttım ne’ttim yılları
Samsun, 2001
BU YURDUN OĞLUYUM
Alp-Erenler soyu, Kayı boyundan
Fatih oldum, Yavuz oldum, serpildim.
Feyiz aldım ilim-irfan bağından,
Sabrım Ferhat oldu, dağları deldim.
Sevdasıyla yatıp, dertli uyandım.
Hasretine düştüm, kavruldum yandım.
Vatan toprağına kanımı bandım,
Öyle sevdim, öyle kadrini bildim.
Konup göçtüğümüz bizim illeri,
Dualı ağızlar, şirin dilleri,
İBRETî ovalar, karlı belleri,
Şehitler yurdunu tavafa geldim.
Temmuz l999-Samsun
Şanlı Türk Gençleriyiz
Montereau Türk Gençleri'ne
Hak Yolunda dipdiriyiz
Şanlı Türk gençleriyiz biz
Tek yüreğiz tek bileğiz
Şanlı Türk gençleriyiz biz
Bağlantı:
Heeeey hey hey şanlı Türk gençleriyiz biz
Heeeey hey hey Ülkücü Türk gençleriyiz
Zarar verir ayrı kalmak
Yakışır hep birlik olmak
Birden doğar dirlik olmak
Şanlı Türk gençleriyiz biz
Bağlantı:
Düşman sızmaz kalemize
Hele düşsün elimize
Kim yan bakabilir bize
Şanlı Türk gençleriyiz biz
Bağlantı:
Haksızlığa karşı duran
Yürekleri ortak vuran
Hainlere hesap soran
Şanlı Türk gençleriyiz biz
Bağlantı:
Asil yurdumuz var bizim
Vatan derdimiz var bizim
Cesur ordumuz var bizim
Şanlı Türk gençleriyiz biz
Bağlantı:
İbreti düşmez dilinden
Selâm var gurbet ilinden
Vurur saza bam telinden
Şanlı Türk gençleriyiz biz.
Bağlantı:
D U A
Bizim havalardan
Nasibin yok gibi.
Bizim havalardan
Nasibin yok gibi.
Bizden özge özün
Bert (*) tutsun, dert tutsun...
Bağlantı:
Ben sana küsmeden /Çek git buralardan.
Günahını yıkat /Uzak iklimlere.
Ağıtıma yaban,
Bozlağıma düşman
Ağıtıma yaban,
Bozlağıma düşman
Bakan gözlerini
Yel alsın, sel tutsun...
Bağlantı:
Düğünümde kargış,
Cenazemde alkış
Düğünümde kargış,
Cenazemde alkış
Tutan ellerini
Yer yutsun, gök yutsun...
Bağlantı:
Hüznüme kahkaha,
Sevincime matem
Hüznüme kahkaha,
Sevincime matem
Düzen dillerini
Taş tutsun, lal tutsun...
Bağlantı:
İbretî’yim şarkım,
Türküm, işte özüm...
İbretî’yim şarkım,
Türküm, işte özüm...
Milletim dünyaya
Kök salsın, dal tutsun.
Bağlantı:
Ramazan Bayramı, 2000, Samsun
(*) bert: Saç kıran hastalığı
SILAYA ÇAĞIRIYOR GURBET YAĞMURLARI
Yine yağmurlar başladı Anka Kuşum
Gurbet pencerelerinin ardında...
İşte böyle yağmurlar çiseleyince,
Bir titreme sarar içimi ince ince.
Çekiverir beni buralardan,
Sağnak sağnak hüzün çöküverir gözlerime...
Gurbet görmediysen Anka Kuşum,
Bilemezsin hiçbir şeyin hiçliğini.
Bilemezsin en bereketli yağmurların
Özlemler yeşerttiğini…
Bilemezsin en bereketli yağmurların
Özlemler yeşerttiğini…
Yine yağmurlar başladı Anka Kuşum,
Ah bilsen şimdi neler istiyorum:
Anamın ak örtüsü gibi
Ak yağmurlar dökülsün gökten,
Karışsın birbirine minarelerden
Ezan sesi, yağmur sesi...
Karışsın ezanlara şimşekler ve gök gürültüsü. (2)
Yusun yağmurları minarelerde,
Allahuekber sesi...
Ben o mübarek topraklarda doğmuşum.
Çağırıyor sılaya gurbet yağmurları...
Al, götür beni buralardan Anka Kuşum,
Bizim ele doğru uçmak istiyorum...
Al, götür beni buralardan Anka Kuşum,
Bizim ele doğru uçmak istiyorum...
Bizim ele doğru uçmak istiyorum...
24 Ağustos 1992/Montereau, (Fransa)