Herkes oyuna geldi
Yazık, Gezi Parkı’nda
Ne vatandaş farkında
Ne de polis farkında.
Son bir hafta içinde yaşadığımız Gezi Parkı olayı hakkında hepimizin bir yorumu vardır mutlaka. Her görüşten insan meydanlardaydı. Başbakan ABD gezisinden yeni gelmiş, ayağının tozuyla krizin arasında buldu kendini. Ekran başında konu ile ilgili ilk konuşmasını dinleyen herkes benimle aynı görüşte değildir elbette. Yüzünde endişe ve sesinde titreme vardı. Her şeye rağmen bir şeyler eksik geldi gözüme.
Aranızda “Kamikaze Operasyonu” adlı kitabı okuyan vardır, sanıyorum. 11 Eylül üzerine yazılmış kitaplar arasında en beğendiğim kitaptır. ABD’nin toplum mühendisliği üzerine yaptığı çalışmalardan, suni gündem yaratıp diğer kıtalarda yaptığı operasyonlara kadar birçok olayı anlatmış. 11 Eylül saldırılarının, ABD tarafından yapılmış bir operasyon olduğunu dipnotlarla okuyucusuna aktarıyor.
Gezi Parkı’ndaki üç-beş ağaçtan tüm ülkeye yayılan olayların hükümet tarafından bilinçli bir şekilde çıkarıldığını sanıyorum. Empati yapmak gerekiyor. Mesela ben Başbakanın yerinde olsam;
Açılım denen bir belaya bulaşmışım. Uludere’nin hesabını hala verememişim. Suriye sınırında düşen uçağın bilinmeyenlerini açıklamak şöyle dursun kendim bile bilmiyorum. Reyhanlı’da patlamadan bir saat sonra El Muhaberat’ı bir numaralı zanlı değil tek suçlu ilan etmişim. Peşinden tüm mercilerden farklı bilgiler gelince çuvallamışım. Birçok olay hakkında tabana açıklama yapmak bir yana milletvekillerine bile bilgi vermemişim. Tepkiler kendi tabanımdan da gelmeye başlamış ve tabana el altından ulaştırdığım – yakın zamanda Irak ve Suriye bizim yönetimimizde olacak gibi – hayaller inandırıcılığını yitirmeye başlamış. Parti içerisinde çatlak sesler, bölünmeler başlamış. Son gelişmelerle ilgili ABD’de yaptığım görüşmelerde canım sıkılmış. Özellikle seçmen tabanımın kaydığını canlı gözlerle görmüşüm. Bir çıkış yolu lazım, mazlumu oynamak akıllıca olabilir. Bir Başbakan sadece kendi siyasi geleceği için bunu yapar mı? Bence yapabilir…
Bana, çok önceden planlanmış kapsamlı bir tatbikat gibi geldi. Ölçülüp biçilmiş ve eksik kalan yanları gelişmelere göre tamamlanan kapsamlı bir tatbikat. Bunu yapmak zorundaydı. Çünkü eski muhalefet çok gerilerde kaldı. Her canı sıkıldığında “Laiklik elden gidiyor” diye bağıran CHP kalmadı. CHP’nin bağırtılarına aldanıp AKP tabanındaki yerini alan Saadet partililer de yok artık. MHP hala çizgisinde, Genel Başkan Devlet BAHÇELİ eylemlerle ilgili yaptığı açıklamada hem partisini hem de emniyet teşkilatını temize çıkardı.
Tüm bu eylemlerden sonra, partisine ve özellikle liderine karşı güveni sarsılan AKP tabanı kısmen de olsa tabandaki yerini aldı. Tatbikat sınırlarının dışına taşıp Erdoğan’ı biraz endişelendirse de korkulan olmayacak. Taksim Meydanı, Tahrir Meydanı olmayacak. Demokrasinin gücüne inananlar, Allah’ın dünyadaki adaletini görmek isteyenler. İlk genel seçimlerde bunu görecekler. Bu hükümet sanırım, yalanlarının, vurdumduymazlığının ve beklentilerine cevap bulamayan vatandaşlarının arasında yok olup gidecek.