“Güneş katlanıp dürüldüğünde, yıldızlar bulandığında, dağlar yürütüldüğünde, kıyılmaz mallar bırakıldığında, vahşi hayvanlar bir araya toplandığında, denizler ateşlendiğinde, nefisler eşleştirildiğinde, diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğunda,
HANGİ GÜNAHTAN DOLAYI ÖLDÜRÜLDÜ?” diye. (Tekvir suresi 1-9)
Kutsal kitabımızda kıyamet günü bu şekilde anlatılır ve mutlaka cahiliye devrinin diri diri gömülen çocuklarının hesabı sorulur. Günümüzün cahillerine, Ege Denizinin soğuk sularına gömülen çocukların hesabı sorulmayacak mı?
Adına ne derseniz ve ne şekilde yorumlarsanız yorumlayın, savaşa ne gerekçe bulursanız bulun neticesinde melek yüzlü yavruların katledilmesinde dahliniz varsa hiçbir sırrın gizli kalmayacağı günde hesabını vereceksiniz.
Gazete köşelerine, ana haber bültenlerine konu yapılan kıyıya vurmuş küçücük bedenlerin hesabı ağır olur. Kısa süreli hüzünlü bakışlardan sonra hafızanızda yer vermediğiniz bedenlerin geleceğini çalmakla suçlanacaksınız.
Bilmiyorum, bir mültecinin defnedilmesine şahit oldunuz mu? Belediyenin iş makinesi tarafından açılan bir kuyuya yine iş makinesiyle bırakılıp, üzeri örtülen utancı birkaç kez yaşadım. Dini, dili ve milliyeti ne olursa olsun, muhacir kardeşlerimiz diye adlandırılan insanlara reva görülen son, kesinlikle insanlık dışı bir uygulamadır.
Avrupa Sınır Dairesi (Frontex) diyor ki;
2014 yılında 3.419 kişi sınırı geçmek isterken Egenin soğuk sularında can verdi. Kaldı ki bu veriler resmi makamlara intikal etmiş rakamlar, devamını bilmiyoruz. 2015 yılına ait rapor henüz hazırlanmadı ve yeni yılın ilk gününe dahi kıyıya vurmuş çocuk cesetleri ile uyandık.
Büyük hataların büyük vebali olur, bir de hataya çözüm ararken yapılan hatalar vardır. İnsana sinir krizi geçirtir.
Göçmenlerin yoğun olarak kullandığı ithal botlarda CE işareti aranması ile ilgili Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü’nce gümrük ve ticaret bölge müdürlüklerine, “Düzensiz Göçmenlerin Kullandığı Şişme Botlar” başlığıyla iletilen genelge, batan geminin direğini boyamak gibi bir saçmalık olmuş. Konuya başka anlama yüklemek istemiyorum ama insan düşünmeden edemiyor, daha kaliteli cinayet aletine yönlendirmek mi yoksa işini daha titiz yapan insan tacirlerine ekmek kapısı çıkarmak mı?
Avrupalı liderler, Suriye’de akan kana son vermek için bir araya gelip uzun görüşmelerden sonra sadece göç dalgasına çözüm üretme yoluna gidiyorsa, üç milyar avro gibi komik bir rakam karşılığında mültecilerin sorunları bize ihale ediliyorsa, biz yanlış hesabın peşindeyiz demektir. Sahile vuran çocuk cesetlerinin vebalini para karşılığında satıp kendi halkının rahatını bozmak istemeyen Avrupalı faşist liderlere de vebali sırtlanan hükümetimize de hayretler içinde bakıyorum.