DARISI BİZİM BAŞIMIZA…!
İktidar mensuplarına bakarsanız Türkiye her gün daha özgür bir ülke haline geliyor.
Demokratikleşme adına ileri demokrasi adımları atıyoruz diyorlar.
Hâlbuki demagojik söylemlerin dışında Türkiye’de olup bitenlere bakıldığı zaman durum hiçte iç açıcı değildir.
250’ye yakın TSK mensubu general, amiral ve sair rütbeli askerleri bir kumpasla Silivri’ye tıkılmış,
Birçok gazeteci yazdığı yazılar nedeniyle kodese atılmış,
İnterneti zaptı rapt altına alınmıştır.
Türkiye’de alo Fatih’ler dönemi yaşanmıştır.
Televizyonlarda geçen alt yazılara kadar müdahale edilmiştir.
Yine haberlerde muhalefet parti liderlerinin konuşmasına tahammül edilememiş ve yayından kaldırılması istenmiştir.
Youtube, Twitter ve diğer sosyal iletişim kanalları kapatılmış,
Ve utanmadan Türkiye’de basın hürdür diyebiliyorlar.
Freedom House (Özgürlük Evi), merkezi Washington, D.C.'de olan ve sayılı ülkelerde şubeleri bulunan, kâr amacı gütmeyen, hükümet dışı düşünce kuruluşudur.
Freedom House yayınladığı raporda “Türkiye’de Basın Özgür Değildir” deniliyor.
DARISI BİZİM BAŞIMIZA…!
Eski İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi vergi kaçırmaktan hapis cezası almış, 70 yaş üstünde olduğu için ceza sosyal hizmete çevrilmişti
Berlusconi huzurevinde dün işe başladı.
İtalya siyasetinin son 20 yılına renkli kişiliği, çalkantılı özel hayatı ve son dönemde hakkında ortaya atılan seks partileriyle ilgili iddialarla damgasını vuran 77 yaşındaki eski İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi dün vergi kaçırmak suçundan aldığı bir yıllık sosyal hizmet cezasını çekmeye başladı.
Berlusconi’nin kankası Türkiye’de astığını asıyor, kestiğini kesiyor.
Kendisinin hoşlanmadığı bir söz veya davranış içinde olanlar herkes darbeci, vatan haini, paralel yapı vs.
Bir gün çıkıyor 17-25 Aralık soruşturması için hükümete darbe diyor.
(Ama soruşturmayı açan savcılar için açılan karşı davada darbeden söz edilmiyor)
Bir gün çıkıyor HSYK hakkında “Elimden gelse bu HSYK’yı yargılarım” diyebiliyor.
Geçmişteki tüm operasyonları yaptırdığı Özel Yetkili Savcı Zekeriya Öz ilk defa doğru bir karar verdi diye hakkında olmadık laflar bırakmadı. Zırhlı araç vererek ödüllendirdiği başsavcıyı düz savcı olarak sürgüne gönderdi. Ayrıca ödül olarak verdiği zırhlı aracı da bakımı yapılacak bahanesiyle elinden aldırdı ve bir daha geri vermedi.
Anayasa Yüksek Mahkemesi Başkanı sn. Haşim Kılıç’ı, Anayasa çerçevesinde kararlar verdiği için hedef tahtasına yerleştirdi. Elinden gelse AYM’yi kapatmayı bile düşünebilir.
Son olarak bugün, Danıştay’ın 146. Kuruluş yıldönümü nedeniyle yapılan toplantıda Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu konuşurken;
Berlusconi’nin kankası birden ayağa kalkarak bir saattir ne konuşuyorsun diye konuşmacıyı protesto ediyor ve salonu terk ediyor. Aslında hazmedemediği konuşma süresi değil konuşmanın içeriğidir.
Berlusconi’nin kankasının, kendisi veya iktidarı hakkında en ufak eleştiriye dahi tahammülü yok.
Eleştiri kültürüne sahip olmak lazım.
Eleştiri olmazsa yaptığınız her yanlışında doğru olduğunu zannedersiniz.
Bir ülkenin başbakanı vatandaşına;
Ananı da alda git derse,
Gözünüzü toprak doyursun derse,
Artistlik yapma lan derse,
Askerlik yan gelip yatma yeri değildir derse,
Bebek katiline sayın derse,
Şehitlerine kelle derse,
Ve her seçimde koyunlarından da okey alıyorsa mesele bitmiştir.
Götünün gılıyık diye böğüren oy kitlesi olduğu sürece konuşabilirsiniz.
Berlusconi’nin kankası sen her şeye layıksın…!
Ama kimse unutmasın ki;
Bugünün yarını da var.
Keser döner sap döner bir gün hesap döner.
Cenabı Allah bazen yapılan kötülüklerin karşılığını ahirete bile bırakmadan dünyada ödetiyor.
Örneklerini çokça gördük ve görüyoruz.
İşte Berlusconi.
İtalya siyasetinde 20 yıla damgasını vurmuş ünlü bir siyasetçi ve devlet adamı.
Sonunda ne oldu?
Huzurevinde Hastabakıcısı.
DARISI BİZİM BAŞIMIZA…!
NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE, VE DİYEBİLENE.