Öncelikle, Ramazan ayı tüm İslam âlemine mübarek olsun. Nice Ramazan aylarını, amacına uygun karşılamayı ve yolcu etmeyi, Rabbim nasip etsin.
Son birkaç gündür hizmet hareketinin yeni parti kurma çalışmalarından bahsedilir oldu. Doğruluğu hakkında pek kimsenin bilgisinin olmadığını ve kulaktan dolma bilgilerle basın aracılığı ile vatandaşlar üzerinde algı oluşturulduğunu görüyoruz.
Gerçekten yeni bir parti çalışması var mıdır varsa hizmet hareketi ile alakalı mıdır sorusuna, cevap vermeden önce söylenecek başka sözler olduğu kanaatindeyim.
Hâlihazırda 77 adet siyasi partimiz var. Bir yenisine ihtiyaç var mı derseniz, olduğu kanaatindeyim. Yeniye ihtiyaç, eskinin yetersizliğindendir. İktidarın ve hatta muhalefetin eksikliği üzerine kitap yazılmaya kalksa sanırım kütüphaneler oluşturulabilir.
Terörist başı kitap yazdı, basım aşamasında yakılarak imha edildi ve Anayasa Mahkemesi, terörist başının itirazını haklı buldu. Ali Bulaç’ın “Din ve Siyaset” adlı kitabını okuyorum. Kitapta Dışişleri bakanı hakkında birkaç cümle geçiyor ve bakan, kitabın raflardan toplatılmasını istiyor. Altından kalkamayacağın sözü sarf etmeyeceksin.
Yine Dışişleri bakanı, “kimse sabrımızı test etmesin” diyor.
Sabrınız laçka oldu da sizin haberiniz yok. Sabrınızın test seviyesinden bahsedeceğinize, Irak’ta rehin bıraktıklarınızdan bahsedin. Akıbetleri hakkında insanlara tatmin edici gelişmeleri aktarın. Gelişme yok diyecek cesaretiniz bile yok. Tırlarla, Suriye’ye silah gitti iddialarına ateş püskürürken, silahların IŞİD denen zulüm makinalarının elinde olduğu söylendiğinde köpürürken, aynı militanların ülkemizde devlet hastanelerinde bilginiz dâhilinde tedavi olduğu iddiasını cevapsız bırakırken, militanlara Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı muamelesi yapıp kimlik dağıtırken, sadece gülünç duruma düştünüz. Irak’ta konsolosluk kapısına kadar geldiklerinde “bizimle sorunları yok, rahat olun” cümlesini kurduran stratejik derinliğinizi sevsinler.
Siz stratejik derinliğinizin, akıl almaz anlaşmalarla tarumar edildiğini bilmeyecek kadar stratejik sığlıktasınız. Sınanacak bir sabra bile sahip değilsiniz. Çünkü,
Hdp’li İdris Baluken, “gidin başkan apo ile görüşün, ufkunuz açılır” derken, sabır sağlam maşallah.
Barzani, “artık kürt halkının geleceğini tayin etme vakti geldi” derken, sabır yine yerinde.
Dev anketler yapılıyor, “bölgenizde küresel güç olarak kimi görüyorsunuz?” sorusuna yüksek oranda, “İran” cevabı veriliyor, sabır ya Davut.
Sıkıntı yok, sadece kendi içinizde tezat oluşturmayın yeter. Irak’ta kimi desteklediğiniz belli değil. Işid, vatandaşlarımızı rehin aldı, sanırım artık düşman kategorisine sokmuşsunuzdur. Karşılarında şii lider Mukteda Sadr ve askerleri var, bunlarda dostumuz durumunda olmalılar. Sadr’ın askerleri törenle kefen giyince anlamıştım, ben bu kefeni bir yerden hatırlıyorum. Kefen giyip miting alanlarını dolduran gençliğinizi yollayın, alsın gelsin rehineleri ya da yeni sezonu bekleyin “kurtlar vadisi-Işid” bitirir meseleyi.
İçişlerimiz pek ala, orada sıkıntı yok gibi.
İstanbul’un göbeğinde karakol önünde bayrak indirilmeye çalışılıyor. Ne ala.
Başbakanlıkta, böcek araması yapılıyor. Aramayı bizzat İçişleri bakanı Ala yapıyor, 30 Mart gecesi YSK’ya girip içeride saatlerce ne yaptığı bilinmeyen bakan Ala.
Lice’deki iki ölümü araştırmak için askerlerin silahlarına savcı tarafından el konuluyor, ses yok hala.
Üniversitelerde pkk eylem yapıyor, “her yeri Lice’ye çeviririz” tehdit sloganları atılıyor, pankart açılıyor, ne militanlar tutuklanıyor, ne pankartlara el konuluyor.
Cemil Çiçek, “al bayrağımıza yapılan menfur saldırıyı kınıyorum” diyor. Durmak yok kınamaya devam.
Mehmet Ali Şahin, 30 Mart seçimlerinden önce “yargı içerisinde paralel savcı var, elimde belgeler var, adını biliyorum” diyor. Olay yargıya intikal etti, ifadesine başvurdular. El-cevap,
“ben bunları bir avukattan duydum.” Siz nasıl bir şakasınız.
Kabinenin üç kıymetli ismi ve iktidar partisi budur.
Şimdi bir siyasi partiye daha ihtiyaç var mı? Bence var ama hizmet hareketi böyle bir siyasi parti ile açılım başlatır mı? Başlatmaz. İşin doğasına ters olduğundan böyle bir hata yapmaz.
Cemiyeti cemaatten ayıran en keskin çizgi yüzünden oluru yok bu işin. Cemaatte Allah rızası, cemiyette (siyasi parti) şahsi çıkarlar yani rant vardır. Bu derin çizgi oldukça, ilelebet cemaatin siyaseten sahnede olması beklenemez.
Muhalefete sesleniyorum, aklı başında çocukların bile güleceği iddiaları bir kenara bırakın ve kirli tezgâhlarda satılan vatanı kurtarma telaşına düşün. Çünkü iktidarın böyle bir telaşı yok.
Cemaat parti kurmaz ama parti cemaat kurmak üzere, onu da yakında görürsünüz.