Başka kültürlerde var mıdır bilemiyorum ammâ, bizim çok güzel bir duâmız vardır: “Allah, görünür görünmez kazalardan-belâlardan muhafaza etsin!”
Bilhassa, yolculuğa çıkan birini uğurlarken, tehlikeli bir işe girişecek olanlar için ve tabiî ki, her zaman, “Allah, görünür görünmez kazalardan muhafaza etsin” deriz.
“Görünür kaza”, ben geliyorum diyen kaza’dır. İşâretleri vardır!..Görünmez kaza, âni’dir ve korkunçtur!..
Elbette ki, bir de, “görünür de görünmez” kazalar vardır!.. Onların çözümü ise, çok zordur ve hattâ imkânsızdır, meçhûldür!..
Meselâ; Samsun’da, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde çıkan yangın, kanaatimce, bu “görünür-görünmez”lerden biridir. Tahmin tabiî... Ötesini, hakîkatini, Allah bilir!..
Çünkü; “görünmez”i hâlâ meçhûldür. Onca sürünen, yüzen, yürüyen ve uçan hayvanın ve türlü türlü bitkilerin kömür olması, bu “görünür-görünmez’in içinde saklı!..
“Görünür görünmez kazalar-belâlar”, öyle kolay görünüyor ki, insan şaşırıyor!...
Meselâ; T(ı)rabzon Sürmene Çamburnu’nda, hem de kış mevsiminde çıkan yangın...Tabiî ki, müthiş görünmez kazalardan biri...Görünen sâdece kömürler!..İşte buna, görünmez kaza diyorlar!..
Meselâ; Fatsa-Ünye tepelerindeki ve Kazdağları’ndaki ormanların kıyım kıyım kesilmesi de bu görünür de görünmez kazalardan belâlardan...
Meselâ; Adana’nın Kozan ilçesi köylerindeki yangınlar!..
”150 (yüzelli) hektarın üzerinde orman sahasının yandığı haberleri üzerine, bir yetkili, “Şükür, can kaybımız yok” açıklaması yapıyor. Yâni!?
150 hektar ormanlık arazinin yanmasının pek de önemi yok gibi!..Hâlbuki, o ormanların bedeli’nin ‘yüz sene önce ödendiğinin” bilinmesi gerekirdi!..Hem de, hangi şartlarda, kimlere ödendi, düşünelim!..
Nasıl anlatsam bilemiyorum!..Bakıyorsunuz fakat göremiyorsunuz!.. Nasıl bir göz ki/hatta gözler ki, bakıyor(lar) fakat görmüyor/göremiyor(lar)!..Hayret değil mi?! Kaza deniliyor ammâ bir türlü tedbiri alınmıyor!..Fakat...
“Tedbir bizden, takdir Allah’tan” sözü de dillerden eksik edilmiyor!..
Meselâ, “Hangi tedbir?” diye sormak da istemiyorum. Çünkü, o kadar “tedbir” sayılacak ki, benim sözüm boşa(!) çıkacak!..
Meselâ; Soma’da da, Zonguldakta’da büyük kazalar olmuştu. Meselâ; Çorlu’da da, t(i)ren kazası olmuştu!..Görünür hiçbir şeyleri yoktu değil mi?! Nice kadınlar kocasız, nice çocuklar babasız kalmıştı da, “Bu işin fıtratında, bu var” gibisinden sözler söylenmişti her defasında!.. Ve sonra, hepsi de, “görünür de görünmez”ler arasında yerini aldı ve unutulmazlara eklendi!..
Hani, Giresun Dereli’de, sel silip süpürmüştü ortalığı da, birer çay paketiyle, iş tatlıya(!) bağlanmıştı, o da, “görünür de görünmez”lerdendi!..
Meselâ; şimdi, herkes, İstanbul’da veya Elâzığ’da veya Malatya’da veya yurdun bir başka yerinde (Allah göstermesin), -bu defa-‘ görünmez de, görününce kıyametin kopacağı ‘ depremden habersiz/sükûnet içinde birbirini gözetliyor!..
Gözetlemek başka, görmek başkadır!..Gözetlemek, görmeye çalışır gibi yaparak bakmak’tır!..Gözetlemek; meselâ, göz ucuyla, kapı aralığından falan bakmak gibidir!..
Hadi bakalım; Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nin onlarca-yüzlerce mâsûm hayvanını-bitkisini, Çamburnu fidanlarını, Fatsa-Ünye-Kazdağları ağaçlarını, Dereli vâdisinin kayıplarını, Kozan ormanlarının tüten dumanını...mukimleri ile mes’ul ve selâhiyetlileri, bu “görünür görünmez kazalardan-belâlardan muhafaza” etmek için ne yapacaklardır?!..
Hepsi, hâlâ, takımlarının bir üst lige çıkması için, kimin t(ı)ransfer edildiğinin/edileceğinin veya gol attığının veya atamadığının veya hangi makam sahibinin maaşının ne kadar olduğunun hesabını mı yapacaklardır!..
“Onbeş doktora bedel Sürmene yaylası”nın benzerleri, hep bu görünür görünmezlerin kazalarına- belâlarına mı musallat olacaklar, yoksa, olması gereken ‘ciddî tedbir’leri aldıktan sonra, ‘takdiri”, Allahü teâlâya mı bırakacaklardır?!.. Bilemem!..
Biz, sözü, yine duâ ile bağlayalım: “Allah, sonumuzu hayırlı etsin”.