Neden Narin’lere, Şeyda’lara sahip çıkamıyoruz? Oysaki hepimiz Narin'iz, hepimiz Şeyda'yız. Ülkede ne zaman bir masum katledilse, sesimizi ortak çıkartamıyoruz. Ülkede bir hukuksuzluk, adaletsizlik varsa, neden tek yürek, tek bilek olamıyoruz? Beynimiz mi uyuşturuluyor? Algımız mı kapatılıyor ya da yanlış mı yönlendiriliyoruz? Bu noktada kendimizi sorgulamamız, elimizi vicdanımıza koymamız gerekmiyor mu?
Diyarbakır'da canice öldürülen Narin Güran hakkında bazıları tek kelime etmedi ya da bu durumla alakalı yorum yapmamayı tercih etti. Oysaki bu cinayet, gerçekten toplumsal ve hukuksal boyutta çok ciddi bir mesele ve içler acısı bir durumdu.
İstanbul Ümraniye'de, henüz 27 yaşında genç bir polis memuru, 19 yaşında bir genç tarafından canice şehit edildi. Bazı çevreler olaya üzülerek taziye mesajı yayınlarken, bazı çevrelerin olaya kayıtsız kalması "Görmedim, duymadım, bilmiyorum" şeklinde üç maymunu oynaması kabul edilemez.
Bu ve benzer cinayetler, hepimizin suçlarından, hepimizin görmezden gelmesinden kaynaklanıyor. Bu kızlarımıza sahip çıkmamız, bu acılarımızı paylaşmamız hepimizin toplumsal görevi olduğunu düşünüyorum. Bu tarz ölümlere neden olan durumlar iyi araştırılmalı, bu tarz durumlara neden olan olaylar gözden geçirilmeli ve buna benzer olayların yaşanmaması için, bu olaylar üzerinden ayrımcılık ve rantçılık yapan insanların ifşa edilmesi gerekmektedir.
Bu olaylarda gerçek suçlular ve bu suçların işlenmesine neden olanlarla beraber, bu suçları işleyen insanların toplumun gözleri önünde caydırıcı cezalar almaları gerektiğini düşünüyorum.
Ayrıca çok önemli bir konuya değinmekte fayda olduğunu düşünüyorum. O da, bu suçların işlenmesine neden olan kişilerin sanki belli kişi ve siyasetçilermiş gibi gösterilmesinin ve sunulmasının yanlış olduğunu ifade edebilirim. İnsanlar sizinle aynı görüş ve fikirde olmayabilir. Ya da siyasi olarak belli birilerini sevmiyor, hatta bu belli başlı kişilerden nefret ediyor olabilirsiniz. Ortada bir suç ve suçlu varken, konuyu olduğu durumlardan çıkararak başka yollara götürmenin kimseye faydası olmadığı gibi hepimize zararı olur. Bu tarz ölümler hepimizin ortak acısıdır.
İkiyüzlülüğü bir kenara bırakalım. Devlete kin beslemeyelim. Devlet biziz, bizler olmadan devlet olmaz. Hepimiz elimizi taşın altına koyalım. Değirmen dönerse hepimize ekmek çıkar, değirmen dönmezse hiçbirimize ekmek çıkmaz. Bu arada da iyi olan, temiz olan, kana bulanmış ekmek yemek istemiyorsak, önce ailemizden başlayarak sonra çalıştığımız ortamı ve çevremizi güzelleştirmemiz gerekiyor.
Vatanını seven, görevini en iyi yapandır. Devlet bazen de ölü taklidi yapar. Zannedersin ki devlet yok, çökmüş. Şımardıkça şımarırsın; sonra üzerine birden bir ağırlık çöker. Sonra bir bakarsın, “devlet gerçekten ölmüş ve üstüne çökmüş.”
Toplumda hiç kimseye faydası olmayan, toplumdaki olayları farklı gösteren, toplumdaki olay ve konuları işine geldiği gibi yayan, yayınlayan ya da bazı olayları gerçeğini tam yansıtmadığı haliyle sosyal medyada kullanan insanlara karşı da caydırıcı cezalar olması gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Bir takım suçlar cezasız kalmamalı. Gerçek adalet, haklıdan ve masumdan yana olmalı. Hiçbir suç cezasız kalmamalı, herkes yaşattığını yaşamadan ölmemeli. "Atı alan Üsküdar'ı geçmiş olsa da dönüp bakılmalı; bu atı nasıl aldı, bu atı kim verdi, bu atı buna niye verdiler?" Bu soruların cevabını tam ve manasına uygun olarak verebiliyor muyuz, yoksa bu soruların cevaplarında yanlış bir şeyler mi var? Bunun araştırmasını ve açıklamasını doğru düzgün cevaplamamız gerekiyor.
Hepimiz Şeyda Yılmaz, hepimiz Narin'iz. Daha duyarlı olduğumuz, daha güzel sabahlara uyandığımız sabahlar hepimizle olsun.