Aslında naif ve kibar insanlardır tevazu sahibi olanlar.
Kibir, gösteriş, kusur aramak, teşekkür etmek, özür dilemek, dinleyici olmak, kendini yüksek veya alçak görmemek, saygı, sevgi, vefa, merhamet gibi saymakla bitmeyen, nevi şahsına münhasır karakter özelliklerine sahip insanlardır genel olarak.
Aslında bir insanda olması gereken başlıca özelliktir bu.
Yüksek sesle konuşmak, hitap şekli, kaba saba tabirler, şakanın dozunu kaçırmak, insanları hakir görmek ve en önemlisi Yaratandan ötürü yaratılanı sevmemek, sizden tevazu duygusunu alır; tabii beraberinde zincirleme duygular da yok olup gider.
Ne gariptir ki insan, bazı güzellikleri kendine özel zanneder. Güzelliğin öz kimliğinde tevazu ve iyi niyetli olması gerektiğini göz ardı eder.
İnsanoğlunun yürüdüğü yollar birbirine benzemez; bazıları yürüyerek, bazıları koşarak, kimileri de emekleyerek hayat mücadelesi verir.
Zengin, fakir, sağlıklı, sağlıksız gibi, bazılarımızın tüm organları yerindeyken, bazıları hayata eksik başlamak zorunda kalır ama herkesin bir gayesi ve umudu vardır.
Gökyüzü mavidir ve değişmez. Hiç mavi olmasaydı, kırmızı olsaydı diyebilir miyiz? İşte tevazu öyle bir şey ki, varsın bir yanınız eksik olsun, varsın fakir olun ya da zengin, gök mavi.
İncitmek için tüm duyguları öldürmek gerekiyor; tabii kendinizi de beraberinde yok etmek demek oluyor bu.
Alçak gönüllü insanlar hiç yorulmazlar, çünkü güzel bakmak yüreklerine her defasında cila çeker, yeşillenir, kuş tüyü misali hafif, dokundukları her yürek gül kokusunda olur.
Konumunuz, statünüz, eğitiminiz, zenginliğiniz hiçbiri sizi kibirli insan yapacak güce sahip olmamalı. Eğer ki bunlar sizi üstün yapıyor, insani duygularınızı yontuyorsa, yapacağınız tek şey tevazu duygusunu hayatınızda başrole yerleştirmek olmalı.
Bir insanı rütbe sahibi yapan, sergilediği tavırlardır; bunu unutmayın.
Birileri size iyi dediğinde, size iyi diyen insanları gözden geçirin; çevresindeki insanlara yaklaşımı nasıl? Gittiğiniz her yerde huzur arıyorsanız, önce sesinizin tonunu kısarak başlamalısınız.
Komşularınız, akrabalarınız, arkadaşlarınız, dostlarınız... Yediğiniz yemeği bile paylaşmak tevazudur. Günaydınlar, iyi geceler, selam almak, selam vermek, hal hatır sormak, işi düştüğünde yardım etmek, hasta insanlara öncelik tanımak, çocuklara sevginin, tevazunun manevi değerini yaşatmak...
Velhasıl dokunun, sevin, sevilin, dinleyin, derman olun, paylaşın; hiçbirini yapamıyorsanız, en azından hal hatır sorun.
Yolunuz gül renginde, gül kokusunda, olsun her daim.
Muhteşem bir yazı.