Adına ne derseniz deyin.
Demokrasiyle idare edilen bir memlekette darbe yaparak, silah gücünü kullanarak insan hak ve hukukunu hiçe saymak insana yapılan en büyük saygısızlıktır.
Türkiye’de Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından 12 Eylül 1980 tarihinde yapılan darbe, Türk Silahlı kuvvetlerin yaptığı 3. Açık müdahaledir; darbedir.
12 Eylül Darbesiyle birlikte Partiler feshedildi. Hükümet görevinden el çektirildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi lağvedildi. Liderler gözaltına alındı ve yargılandı.
Türkiye’de siyasetin yeniden tasarlandığı bir başlangıçtı 12 eylül...
12 Eylül 1980 darbesini yapanların gerekçeleri vardı.
Elbette kabulü mümkün olmayacak bir iş yapıyorsanız ortaya gerekçeler koymak zorundasınız.
Katil bile neden adam öldürdüğünü bir sürü gerekçeler ortaya koyarak kendisini savunmaya çalışır; Kendini haklı çıkarmaya çalışır.
Siz koskocaman Türkiye’yi tanklarınızla, tüfeklerinizle sarmalıyor ve insanları evlerine tıkarak istediğiniz gibi Türkiye’yi dizayn ediyorsunuz.
Cezaevlerine doldurduğunuz insanlara akıllara durgunluk işkenceler yapıyor, istediğiniz gibi yargılıyor ve asabiliyorsunuz.
Anayasa da babayasa da sizsiniz.
Hukuk ta Kanunda sizsiniz.
Gerekçeler her darbede olduğu gibi 12 Eylül darbesinde de farklı değildi aslında.
Siyasi sebepler, ekonomik sebepler, güvenlik ve dış siyaset… Bu ana sebepler üzerine niyetler değişerek darbe yapılıyor.
Arkasında Amerikan’ın olduğu güçlü bir darbe…
Siyasi sebepler arasında en önemlisi siyasi kaos, kargaşa ve anarşi..
İdeolojik sebeplerle işlenen cinayetler ve yaralamalar,
boykotlar, grevler, Üniversite’lerde tırmanan eylemler…
Korku ve panik içinde vatandaşların tedirgin halleri...
Türkiye’nin baştan aşağı teşkilatlarının, bölünerek sağ ve sol olarak ikiye ayrılması, Sokaklara kadar bölünmüşlük ve kurtarılmış bölgeler...Bir taraftan sahiplik duygusuyla hareket edenler, diğer taraftan Türkiye'yi komünizme peyk yapmak isteyenler...
Bir tarafta Amerika diğer tarafta Rusya çıkarları doğrultusunda ortaya koyulan tezgahlar…
İhtilale gerekçe olarak bir çok husus daha sıralamamız mümkündür.
Ancak bütün bu ayrışmayı, tartışmayı, anarşiyi doğuran ve sürekli aktif halde tutan gücü gözardı etmemelidir. Darbenin sebepleri olarak gösterilen hususlara bakarken Ekonomik sebepleri, siyasi sebepleri, güvenlik ve dış politikadaki acziyetleri ortaya çıkaran sebeplere de bakmalıdır.
Rahmetli Süleyman Demirel’in “70 Sente muhtacız” sözüyle özetlenen ekonomik sıkıntının kaynaklarına da bakmalıdır.
Tüm dünya da ekonomik dönüşüm yaşanıyorken Amerikan’ın Neoliberal (Ekonominin devlet işlerinden ayrılmasını ve piyasayı özel teşebbüsün yönetmesi gerekliliğini savunan bir düşünce akımı) reformları uygulamak için o dönemlerde bizim gibi geri kalmış ülkelerde ne tür yaptırımlar uyguluyordu? Ülke içi politikalara nasıl yön veriyordu?
12 Eylül’de sahnenin önünü koyulanları seyretti vatandaş? Perdenin arkasını görmedi, göremezdi de.
Göstermemek için özel bir gayret sarfedildi. Mimarlık ve mühendislik çalışmalar o zamanın şart ve imkanlarına göre en zirvede seyir ediyordu.
12 Eylül’de “anarşi” veya “sağ-sol” çatışması olarak nitelendirilen hadiseleri çok basitçe değerlendiremeyiz. 12 Eylül Darbesinin yapılabilmesi için olayların daha çok tırmanması gerekirdi.
Eylemlerin şiddetini daha fazla artırılmasında vatandaşlara korku ve panik havasının yaşatılmasında darbeyi yapanların önemli derecede katkıları vardır.
12 Eylül darbesine zemin hazırlanmıştır.
Vatandaşlara korku ve panik yaşatacak hadiseler bizzat darbe yapanlar tarafından organize edilmiştir.
Kardeşi kardeşe düşman eden veya bu düşmanlığı körükleyenler yine bu darbeciler olmuştur.
Dikkat edilirse, olaylar 1978’den sonra özellikle 1979 tarihinde suratle zirve yapmıştır. Birilerinin kontrolünde tırmanışa geçen hadiselerden bunalan vatandaş askeri arar hale gelmiştir.
Yeni olmayan bir taktiktir bu: “Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek”
12 Eylül Darbesini yazmakla bitmez.
Nice kitaplar yazıldığı halde 12 Eylül ‘ün karanlıkta kalan kısımları hala çok fazladır.
Ben de 12 Eylül mağduruyum...
o günleri tam içinde yaşayan birisi olarak hatırladıkça hala yüreğimiz acımaktadır.
Bugün 12 Eylül...
12 Eylül’ü hep kara bir gün olarak hatırlayacağım.
Allah milletimize bu kara günleri göstermesin. Zaten Milletimiz darbelere karşı artık uyanık davranmakta ve tepkisini kendisine yakışır bir şekilde göstermektedir.