Ülkücülük, parayla veya payeler karşılığında alınıp satılan bir meta olmadı, olmayacaktır.
Gelecek kaygısıyla, makam ve mevki gözeterek, toplum içinde kendisine yer bulmak ve bu yeri kendi istek ve arzularına göre kullanmak için ülkücülük yapılmaz, ülkücü olunmaz. Ülkücülüğün erdemi ve endamı siyaset ihtirası ve ihtişamından çok daha büyüktür.
Hem ülkücü olmak hem siyasetçi olmak takdire şayan bir durumdur. Ancak, ülkücü olmadığı halde ülkücü gibi görünen ve siyaset meydanlarında ülkücülük nutku atanlar, ona en büyük zararı verenlerdir.
Ülkücülük, sadece birkaç edebi cümleyi bir araya getirerek nutuk çekmek değildir.
Ülkücülük, menfaatlerinin bittiği yerden kaçarak yeni menfaat kapılarını aramak ve bulunca da oraya yerleşmek değildir. Ülkücülük, ülkücülerle olur. Ülkücülük, ülkücü teşkilatla olur. Ülkücülük, hedefe varmak için birlik ve beraberlik halkası içerisinde devam etmekle olur.
Merhum Seyyid Ahmet Arvasi, "Ülkücülüğün bir gün moda olmasından korkarım" derken çok haklıydı.
Arvasi Hoca,
"Gerçekten Ülkücüler,
Ülkücü geçinenler,
Ülkücülerden geçinenler"
şeklinde ülkücülüğü üçe ayırarak; "Her davanın, her fikrin, her inancın ve her ideolojinin hem samimi taraftarları hem de menfaatçi parazitleri vardır. Bütün mesele bunları ayırmasını bilmek, sağlam kadrolarla yola çıkıp başarıya ulaşmaktadır" derken ne kadar haklı olduğunu hepimiz görüyor ve yaşıyoruz.
"Ülkü" ve "ülkücülük", bir milletin bulunduğu halden daha ileri seviyeye ulaşmasını sağlayan bir şuurdur. Ülkücülük şuuruna sahip olanlar, hayatlarını iman ettikleri değerlere göre şekillendirir. Bu şekliyle de yeni nesillere örnek olur. Siyasette, cemiyet hayatında, görev aldığı dernek ve teşkilatlarda milletin menfaatine olan işlerde en önde giderken, milletin zararına olan her hususta tepkisini ortaya koyar.
Belki "Ülkücülük nedir?" diye aklından geçiren genç kardeşlerimizin de bilmesi ve bazı ülkücüyüm diye ortalıkta gezinenlere hatırlatmak için şunu söylemek isteriz: Ülkücü Hareketin kurucusu ve lideri Alparslan Türkeş'in dediği gibi, "Ülkücülük veya idealizm, insan kafasının içinde elde edilmesi, varılması en mükemmel, en güzel, kendisini mutlu edecek hedeflerin tasarlanması ve bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için arzu gösterilmesi ve çalışılması" anlamını taşır.
Yukarıda özetlediğimiz ülkücülük tarifi her zaman, tarihin her döneminde geçerlidir. Ülkücü Hareketin fikrî temellerinin atıldığı günden bu yana ülkücü fikir ve düşünce hiç değişmemiştir. "Ülkücülük zamana ve zemine göre şekil değiştirmez, aksine zamanı ve zemini kendisine uydurur." Ülkücü insan da zaman ve zemine göre eğilip bükülerek, bukalemun gibi şeklini değiştirmez.
Bazı ülkücülük adına konuşanlar, yazan ve çizen kişiler, "Ülkücü hareket miadını tamamladı.", "Türk milliyetçiliği görevi bitti.", "Türk milliyetçiliğine ihtiyaç kalmadı." gibi aklın ve mantığın kabul edemeyeceği, ne sosyolojik ne de psikolojik açıdan tutarlı bir tarafı olmayan düşünceler ve söylemlerle kendilerini gülünç duruma düşürmektedirler. Halbuki geldiğimiz noktada, çok daha fazla milliyetçi, çok daha fazla ülkücü olma zorunluluğu doğmuştur.
Emperyalist güç unsurlarına, Türkiye'yi içeriden ve dışarıdan bölmek, parçalamak isteyenlere karşı çok daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacımız bulunmaktadır. Türkiye'nin güçlenmesini, daha ileri adım atmasını istemeyen Türk milletinin düşmanlarına karşı daha çok kucaklaşmalıyız, daha çok birlik ve beraberlik halkalarını oluşturmalıyız. İleri hedeflere, ülkülere yönelik nesiller yetiştirmek zorundayız.
Zaman zaman ülkücü hareketi karanlığa, bataklığa ve sokağa çekmeye çalışanların amacı, Türkiye'nin büyümesini, gelişmesini engellemektir.
Ülkücü Hareket, geçmişinden bugüne ağır itham ve isnatlar karşısında dahi masumiyetini ve haklılığını ispatlayan, hiç kimseye eyvallah çekmeyen bir harekettir.
Ülkücü Hareket, Türk milletinin ortak değerlerine bağlı, vatan sevgisiyle yanıp tutuşan, milli bir duruşa sahip olan bir harekettir. Ülkücüler, vatanı ve milleti için mücadele ederken, adalet, özgürlük, demokrasi ve insan hakları gibi evrensel değerlere de önem verirler.
Ülkücülük, şiddet, ayrımcılık veya nefret söylemi üzerine kurulu bir ideoloji değildir. Tam aksine, ülkücüler barışçıl bir toplum ve adil bir düzen için mücadele ederler. Ülkücü Hareketin temel prensipleri arasında milliyetçilik, devletçilik, halkçılık, hukukun üstünlüğü ve demokrasi bulunur.
Ülkücülük, geçmişte yaşanan bazı olumsuz olaylarla özdeşleştirilmemelidir. Her ideolojide olduğu gibi, ülkücülük çeşitli dönemlerde farklı yorumlara maruz kalmış olabilir, ancak asıl değerlerinden sapmadığı sürece varlığını sürdürmüştür.
Ülkücü Hareketin önemli bir özelliği, Türk milletinin birlik ve beraberliğini sağlamak için çaba sarf etmesidir. Ülkücüler, Türk milletinin tüm fertlerini kucaklar, ayrım yapmaksızın herkesin eşit haklara sahip olduğu bir Türkiye idealini benimserler.
Sonuç olarak, ülkücülük, idealleriyle, vatanseverliğiyle ve toplumun refahı için mücadelesiyle tanınan bir harekettir. Ülkücüler, Türk milletinin birlik ve bütünlüğünü korumak, demokratik değerlere sahip çıkmak ve Türkiye'yi daha güçlü bir ülke haline getirmek için çalışır. Ancak her ideolojide olduğu gibi, ülkücülük de farklı yorumlara açık olabilir ve bireysel hatalarla yanlış anlaşılmalar yaşanabilir. Önemli olan, ülkücülüğün temel ilkelerini doğru anlamak ve bu ilkeleri adalet, hoşgörü ve demokrasiyle harmanlayarak hareket etmektir.