Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) 'Hükümete Diz Çökmüyoruz' başlığıyla yayımladığı açıklama, ülkemizin mevcut hassas döneminde toplumsal huzuru hedef alan, ayrıştırıcı ve kışkırtıcı bir dil kullanmaktadır. Özellikle 'diz çökmüyoruz' ifadesiyle meydan okuyan ve direnişçi bir tutumu ön plana çıkaran bu söylem, demokratik tepki hakkını açıkça aşarak çatışma ve kaos riskini artırmaktadır.
ürkiye Komünist Partisi (TKP), ülkede yaşanan gelişmelere ilişkin siyasi değerlendirmeleri içeren “Hükümete Diz Çökmüyoruz” başlıklı bir açıklama yayımlayarak üç büyük kentte üç gün arka arkaya eylem çağrısında bulundu.
TKP’nin internet sitesinde yayımlanan açıklamada genel oy hakkının gasp edilme girişimine karşı halkın, başta öğrenciler olmak üzere gösterdiği tepki tarihsel bir karşı koyuş olarak nitelendirildi.
Açıklamada kullanılan 'siyasi ve ideolojik belirsizliğin kutsanıp mutlaklaştırılması teslimiyete dönüşür' ifadesi, toplumun farklı kesimlerini kategorize ederek ayrıştırıcı bir tutum sergiliyor. Bu tutum, mevcut siyasi atmosferi daha da kutuplaştırarak demokratik çözüm yollarını tıkamaktadır. Toplumun genelinde birliği ve bütünlüğü sağlayacak ortak paydalardan ziyade, kendi siyasi çıkarları doğrultusunda hareket etmeye teşvik eden bir yaklaşım sergilenmiştir.
TKP’nin açıklamasında yer alan 'Toplumsal hareket emekçi halk karakteri kazanmalı' vurgusu, emekçilerin doğal taleplerini istismar etme ve siyasi hedeflerine araç yapma tehlikesini beraberinde getirmektedir. İşçi sınıfının meşru hak arayışlarını ideolojik mücadeleye dönüştürme girişimi, bu kesimin ekonomik ve sosyal taleplerini gölgede bırakabilir ve esas sorunlarının çözümünü geciktirebilir.
'İşçi sınıfının geri çekilmiş olması onu önemsizleştirmemekte, daha yaşamsal hale getirmektedir' ifadesi ise işçi sınıfının ekonomik koşullarını iyileştirmek yerine onları siyasi mücadelenin içine çekerek kaotik bir ortamın aktörü haline getirme riskini taşımaktadır. Bu tutum, toplumsal barışa ve ekonomik istikrara zarar verebilecek sonuçlar doğurabilir.
TKP'nin 'tek adam rejimi' söylemiyle oluşturduğu çerçeve, toplumu kutuplaştırarak, siyasal tartışmaları demokratik platformlardan uzaklaştırmaktadır. Açıklamanın son bölümündeki eylem çağrıları ve 'korkarak, boyun eğerek diz çökmeyiz' söylemi, ülkedeki huzursuzluk ortamını körüklemekten başka bir sonuç doğurmaz. Demokratik protesto ve itiraz hakları, elbette ki toplumun en doğal haklarıdır; ancak bu hakların kullanımı kaos ve şiddeti değil, aksine uzlaşı ve istikrarı teşvik etmelidir.
Türkiye’nin şu an ihtiyacı olan çatışma ortamını körükleyen, toplumun sinir uçlarını kaşıyan açıklamalar değil, aksine birleştirici, sağduyulu ve demokratik uzlaşıyı teşvik eden tutumlardır. TKP'nin bu tür sert ve ayrıştırıcı açıklamalardan vazgeçmesi ve toplumu kutuplaştıran eylem çağrılarını terk etmesi ülkemizin huzuru ve geleceği açısından kritik öneme sahiptir.
hükümete diz çöküyoruz. biz tebayız. Erdoğan'da Allah'ın yerdeki gölgesidir! Erdoğan'a isyan Allah'a isyandır! Ölümüne AKParti, ölümüne Erdoğan! Kimki bugüne kadar Erdoğan'a kötü laf etmişse cehennemliktir!