Tarihin dönüm noktası olan büyük fetihlerin ardında yalnızca askeri güç veya siyasi hamleler yoktur. Bu fetihleri mümkün kılan manevi önderler, yüksek ahlak sahibi insanlar ve derin bilgiye sahip âlimler bulunur.
İstanbul’un fethi, Fatih Sultan Mehmed’in askeri dehasının yanında, Akşemseddin gibi bir manevi rehberin etkisiyle gerçekleşmiştir. Akşemseddin’in Fatih üzerindeki manevi tesiri, genç padişahın inancını pekiştirmiş, onu moral ve inanç yönünden güçlü yapmıştır.
Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'u fethetmek için askerî hazırlıklarını yaparken, aynı zamanda ruhunu da hazırlıyordu. Bu hazırlıkta Akşemseddin’in rehberliği kritik bir rol oynadı. Fetih esnasında orduda meydana gelen moral bozukluğu ve karamsarlığı giderecek olan, Akşemseddin’in verdiği manevi güç ve cesaret oldu.
Akşemseddin sadece dini yönüyle değil, bilimsel çalışmalarıyla da tanınan bir âlimdi. Tıp ve tasavvuf alanında birçok eser kaleme almıştı. Bu özelliği sayesinde Fatih, İstanbul'u fethettikten sonra burayı ilim, kültür ve medeniyetin merkezi haline getirdi. Bu durum, fetih sonrası İstanbul'un gelişimine büyük katkılar sağladı.
Tarih kitaplarında İstanbul’un fethinde kullanılan güçlü toplardan söz edilir. Ancak bu toplardan daha önemli olan, kalpleri fetheden Akşemseddin’in sözleri ve öğretileridir. O, insanlara sadece şehrin kapılarını değil, kendi içlerindeki şüphe ve korkunun kapılarını da açtırdı.
Günümüzde ise benzer manevi liderlerin eksikliğini yaşıyoruz.
Özellikle gençlerimiz, ideal sahibi, manevi açıdan güçlü, onları eğitecek ve yönlendirecek örnek insanlardan yoksundur.
Bu eksiklik, günümüz eğitim sistemindeki manevi öğretilerin azalmasından ve toplumun değerlerini aktaracak liderlerin bulunmamasından kaynaklanmaktadır.
Büyük idealler ve hedefler ancak yüksek ahlaki değerlere sahip, maneviyatıyla güçlenmiş şahsiyetlerle mümkündür. Teknolojik gelişmeler, ekonomik güç ve askeri donanımlar önemli olsa da, manevi açıdan zayıf bir toplum, büyük başarıları sürdüremez. İşte bu noktada, gençlere manevi değerleri ve idealleri öğretecek Akşemseddin gibi rehberlerin varlığı büyük önem taşır.
Bugün insanlığın karşısına çıkan yeni bir meydan okuma ise gelişen yapay zekâ ve robot teknolojileridir. Yapay zekâ robotlarının dünyayı etkisi altına alma potansiyeli giderek artmaktadır. Bu durumda insanlar, manevi ve ahlaki güçlerini daha fazla göstermeli, teknolojiyi kontrol altında tutabilme yeteneğine sahip olmalıdır. İnsanlık ancak mana ve ahlaki gücünü teknoloji üzerinde gösterebilirse geleceği güvenle şekillendirebilir.
Tarihte olduğu gibi bugün de başarılar yalnızca güçle değil, manevi kuvvetle elde edilir. Akşemseddin gibi gönül ve düşünce mimarları olmadan, Fatihler yetişmez ve fetihler gerçekleşmez. Genç kuşaklara örnek olacak manevi liderlerin yetişmesi, toplumumuzun geleceği açısından kritik bir öneme sahiptir.