Belki otuz yıl öncesine kadar Kara Kaplı Defterin bakkallardan diğer küçük esnaflara kadar alacak-verecek kayıtlarının tutulduğu çok önemli ve saklanması gereken bir defter olduğunu eskiler çok iyi bilir.
1923'ün Şubat- Mart aylarında İzmir Milli İktisat Kongresi ilk olarak iktisadi yapıyı düzenledi. Milli İktisat Kongresi'ne kadar, şirketler defter tutmazdı. Defteri Kebir, bilanço veya aktif pasif bölmeli nizami noter tasdikli evrak da bulunmazdı. Kongrenin etkileri üzerine konuyu düşünen girişimciler, hesap kitabı toplayacak bir defter çıkarmaya karar verdi. İşte, kara kaplı defterin ortaya çıkmasının en birinci faktörü bu oldu. Kara kaplı bakkal defterinin başlangıcı da bu olmuştur.
Aslında kara kaplı defterin hikâyesi, 1800'lü yılların sonunda başlamıştır. Daha düne kadar her tezgâhın altında, her esnafın çekmecesinde, her gizli kasada bu kara kaplı defter rastlanıyordu.
Diğer taraftan Kara kaplı defterin siyasi yönü de bulunmaktadır. Teşkilatçılık yapıyorsanız kara kaplı defteriniz mutlaka bulunur. Her ne kadar sonraları adına ajanda daha sonraları da Kara kutu, günümüz dijitalinde ise gizli klasör veya gizli dosya denmişse de hepsi kara kaplı defter niteliğini taşımaktadır.
Kara kaplı defter argo veya mecazi olarak da, herhangi bir olumsuz durumla karşı karşıya kaldığımız durumlarda, ‘bunu yazıyorum’, ‘bunu unutmayacağım’ vb. başlıklarla ilgili konu insanın belleğine kaydedilir. Muhatap unutsa da kaydeden bu kaydı asla unutmaz.
Karşınızdaki insanın duymaktan hoşlanmadığı şeyler söylediğinizde, o insan da sizin duymak istemeyeceğiniz şeyler söylemesi kaçınılmaz bir gerçektir. Bu durumda kişi kendi hakkında kötü sözler duymak istemiyorsa karşısındaki insan için de kötü sözler söylememelidir.
Atalarımızın ne güzel söylemiş, ‘Açtırma Kutuyu Söyletme Kötüyü’ Eleştiri ve karalama farklı kavramlardır. Bir insanı eleştirirsiniz, eleştiriye açık olanlar kendini geliştirir, kapalı olanlar direkt savunmaya geçer.
Diğer taraftan, en büyük ihanetlerden birisi de devlet sırrını açığa çıkarmaktır. Devletin de kara kaplı bir defteri vardır. Devletin kara kaplı defteri şahıslardan ziyade toplumu ilgilendiren sırlı bir defter olduğu için cezası da ağır olmaktadır. Zaten böyle bir defterinde açığa çıkması casusluk hareketinden başka bir şey olamaz.
‘Az Ateş Çok Odun Yakar’
Siyasi ve teşkilatçı bir geçmişe sahip olduğumuz gibi gazeteci olmamız hasebiyle de bizimde kara kaplı bir defterimiz var elbette. Kara kaplı defterde bazı hususlar var ki bizimle mezara gidecekse de bazı sayfalar yeri ve zamanı geldiğinde açılmayacak diye bir konu da yoktur. Bazen kendimizi korumak ve müdafaa etmek için, bazen de toplumu onların şerrinden korumak için kara kaplı defterimizi gerektiğinde açarız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Bizim neyi yazıp neyi yazmayacağımız konusunda aba altından sopa göstererek uyaranlara hodri meydan derken son olarak şunu demek isteriz:
‘Baltayı taşa vurmak’ Atasözünü de unutmamak gerekir. “Ateş Düştüğü Yeri Yakar” diye aklından geçirenlere ise, ‘Az Ateş Çok Odun Yakar’ diyoruz.
Allah’a emanet olunuz