İki yüzlülük, toplumun en büyük yaralarından biridir. İki yüzlü insanlar, yüzlerine taktıkları maskeyle gerçek duygu ve düşüncelerini gizlerken, çıkarları doğrultusunda farklı kişiliklere bürünebilirler.
Bu davranış biçimi, insan ilişkilerinde güveni temelden sarsar. İnsanlar arasında şüphe tohumları eker ve toplumsal dayanışmayı zedeler.
İki yüzlülük, sadece kişisel çıkar peşinde koşarken başkalarının duygularını ve haklarını hiçe saymanın bir yansımasıdır. Arkadan vurmak ise, iki yüzlülüğün en alçakça hali olarak karşımıza çıkar.
Bir insanın güvenini kazanıp, ona sırtını döndüğü anda ihanet etmesi, insani değerlerden ne kadar uzaklaşıldığının açık bir göstergesidir. Bu, sadece kişisel bir hıyanet değil, aynı zamanda toplumsal ahlakın çöküşü anlamına gelir.
Dürüst insan olmak, bu çürümüş düzende ayakta kalmak adına verilen en büyük mücadeledir.
Dürüstlük, insanın kendine ve çevresine karşı sorumluluğunu yerine getirmesi demektir. Bu, kolay bir yol değildir; zira dürüstlük bazen yalnızlığı, anlaşılamamayı ve hatta dışlanmayı beraberinde getirebilir. Ancak, dürüstlük aynı zamanda ruhun huzuru, vicdanın rahatlığı ve toplumsal düzenin temelidir.
İslam dini, dürüstlüğü ve doğruluğu her zaman emreder. Kur'an'da geçen "Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğrularla birlikte olun." (Tevbe Suresi, 119. ayet) ayeti, bu duruşun ne kadar önemli olduğunu vurgular. İslam, iki yüzlülüğe ve sahtekarlığa karşıdır ve müminlerin her daim doğruluk üzerinde olmalarını emreder.
Önce insan olmak, tüm bu değerleri içselleştirmek ve onlara göre yaşamaktır. İnsan olmak, sadece biyolojik bir varlık olmaktan ibaret değildir; ahlaki değerlere, toplumsal kurallara ve vicdani sorumluluklara sahip olmayı da gerektirir. İnsan, toplum içinde yaşayan bir varlık olarak, davranışlarının sadece kendisini değil, çevresini de etkilediğinin farkında olmalıdır.
İki yüzlülük ve arkadan vurmak, toplumun huzurunu bozan, güven duygusunu zedeleyen ve ahlaki değerleri aşındıran unsurlardır. Dürüst insan olmak ve İslam'ın emrettiği doğruluk yolunda ilerlemek, hem bireysel hem de toplumsal refah için elzemdir.
İnsan olmak, sadece kendimize değil, tüm insanlığa karşı sorumlu olduğumuzun şuurunda olmayı gerektirir. Bu yolda ilerlemek, belki zor olabilir, ancak toplumun sağlıklı bir şekilde var olması ve gelişmesi için kaçınılmazdır.
Siyasette İki Yüzlülük ve Yerel Seçimler
Siyaset arenasında iki yüzlülük, ne yazık ki sıkça rastlanan bir durumdur. Yerel seçimler yaklaşırken, aday adayları ve adayların arasında gözlemlenen iki yüzlülükler, seçmenin güvenini sarsan ve demokrasinin temel ilkelerine gölge düşüren bir problemdir.
Siyasetçiler, çoğu zaman seçmeni etkilemek ve oylarını kazanmak için gerçek niyetlerini ve düşüncelerini gizleyerek, popülist ve demagojik söylemlere başvurabilmektedir. Bu, hem siyasi ahlakın erozyonuna yol açıyor hem de halkın siyasete olan inancını zedeliyor.
Yerel seçimler öncesi aday adayları ve adaylar, halka hizmet edeceklerini vaat ederken, bu vaatlerin ne kadarının samimi olduğu büyük bir soru işaretidir.
Kampanya dönemlerinde sıkça rastlanan abartılı sözler, gerçekleştirilemeyecek vaatler ve karalama kampanyaları, siyasi arenanın iki yüzlülüğünü gözler önüne sermektedir.
Seçmenler, kendilerine hizmet edecek, sorunlarını çözecek, yerel ihtiyaçlarına duyarlı olacak adayları seçmek isterken, gerçek niyetlerini gizleyen ve sadece seçilmek için her türlü yolu mubah gören siyasetçilerle karşı karşıya kalabilmektedir. Bu durum, demokrasinin temel değerlerine zarar verir. Seçmen, adayların gerçek yüzlerini ve niyetlerini anlamakta güçlük çeker ve bu da siyasete olan güvenini azaltır.
Siyasi liderlerin ve adayların, halkın güvenini kazanmak için dürüst, şeffaf ve sorumluluk sahibi olmaları gerekir. Seçmenin oyunu almak için yapılan yalan vaatler ve iki yüzlü davranışlar, kısa vadede başarı getirebilir gibi görünse de, uzun vadede hem siyasi kariyerlerine hem de toplumsal dokuya zarar verir.
Yerel seçimler yaklaşırken siyasetteki iki yüzlülüğün, demokrasinin sağlıklı işleyişi için ciddi bir tehdit oluşturduğu açıktır.
Vatandaşa hizmet etmeyi vaat eden adayların, bu vaatlerinin arkasında durması ve seçmenin güvenini kazanmak için dürüstlükten şaşmaması gerekmektedir.
Siyasetin temizlenmesi ve sağlıklı bir demokrasi için bu tür davranışların terk edilmesi şarttır.
Kirlenen siyaseti daha çok kirleterek vatandaşın geleceğiyle ilgili kararlarını hiç kimsenin yalan yanlış etkilemesi doğru değildir.