Son Şâirler Sultanı Necip Fâzıl'ın: " Efendim! Benim Efendim! Benim, güzellerin güzeli Efendim ! " diye takdîm ettiği büyük İslâm âlimi Seyyid Abdülhakîm Arvasî hazretleri şöyle buyuruyor:
" Ben bir seyyidim. Yâni bu demektir ki Türk değilim. Ama yer yüzünde bütün Türkler silinse üç Türk kalsa biri ben olurdum. İki Türk kalsa gene biri ben olurdum. Son Türk kalsa da o gene ben olurdum. Çünkü Türkler olmasa bugünkü mânâda İslâmiyet olmazdı. "
Büyük mütefekkir Seyyid Ahmet Arvasî diyor ki:
" Hayretle gördüm ki, bu ülkede Türk kelimesinden ürkenler var. Yine hayretle gördüm ki, bu ülkede İslâm kelimesinden ürkenler var. Ve yine ürpererek gördüm ki, bu ülkede Türk ve İslâm kelimelerinin yan yana gelmesinden dehşete kapılan kişi ve çevreler var. "
İstiklâl Marşı şâirimiz Mehmet Âkif Ersoy, " Ordunun Duası " başlıklı şirinde şöyle diyor:
" Türk eriyiz , silsilemiz kahraman...
Müslümanız, Hakk'a tapan Müslüman. "
Büyük şâirimiz Yahya Kemâl Beyatlı, " 26 Ağustos 1922 " başlıklı dörtlüğünde o dehşet günlerini şöyle haykırıyor:
" Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi
Senin uğuruna ölen ordu budur yâ Rabbi
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın
Gaalib et çünkü bu son ordusudur İslâm'ın. "
F(ı)ransız General Comte de Bonneval'in sözlerini hatırlayalım:
" Türk hayrât ve hasenâtından hiçbir kimse mahrûm edilmez...Çünkü onlar, bu iyiliklerini yalnız insan cinsine hasretmekle kalmayıp, hayvanlara ve hattâ cansız mahlûkata bile teşmil ederler. "
İtalyan Ord. Profesör Anna Masala'nın ibretli sözlerine kulak verelim:
" Türk dünyasına yaklaşmaya başladığımda ondokuz yaşındaydım. Az kelime biliyordum: " Günaydın, teşekkür ederim, hoş geldiniz..." Türk tarihi, dilbilgisi ve edebiyatını çalıştıkça Türkiye'yi sevmeye başladım. Yıllar boyunca Türklerin dostu olmak istedim, bunun için çalıştım. Bugün bu şeref bana yetmiyor: " Mânevî Türk'üm " diyebilmek isterim, hattâ Atatürk'ün sözleriyle " Ne mutlu Türk'üm diyene " diyebilmek isterim. "
Demek ki, Türk'le " dost " olmak, " şeref " e vesîle !
F(ı)ransız romancısı Claude Farrere diyor ki:
" Türk kedileri insandan kaçmaz. Çünkü onlar hiçbir zaman hayvanlara kötü muamele etmezler. "
Demek ki; " Türk kedileri " bile, asîl bir kültürle hemhâl!..
Durmadan, şiirlerini okuyup da, Türk'ten kaçanlara, Necip Fâzıl söyle sesleniyor:
" Türk'te bozulan ancak Türk'te düzelebilir...Türk'te düzelince de her yerde düzelir ve her şeyi düzeltir!.."
Elbette ki, herkesin, bu kelimeyi söyleme mecbûriyeti yoktur. Sana, illâ da, " Türk'üm, de! " diyen de yok!
Var, sen, Türk'üm, deme! Ne çıkar! Değil mi efendim?
Ammâ; mes'eleyi yine Necip Fâzıl çözüyor. Diyor ki:
" Son moda bölücülük,
Türk'ü bastırmak faka.
Türkiye'de Türk'e yok,
Köşe, bucak, mıntıka..."