Gazetede okuyunca ne kadar sevindim bilemezsiniz! Haber başlığı şöyle:
" Her mahalleye 'bilgi evi' yapacağız."
Düşündüm; okumanın bu kadar geri p(i)lâna itildiği, PİSA (Milletlerarası Öğrenci Değerlendirme P(u)rogramı)'nın raporlarına göre, onbeş yaş g(u)rubu öğrencileri arasında yapılan değerlendirmede, "MATEMATİK-FEN BİLİMLERİ VE OKUMA" sahalarında, altmışdört ülke arasında ancak kırküçüncü sırada olduğumuz bir zamanda, bir belediye, ciddî bir 'maârif hizmeti' için büyük bir hamleye yapıyor : Ne hârika!
Haber, şu cümlelerle devam ediyor: " İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, " Ailelerinden kopuk kötü alışkanlıklara bağımlı olan gençlerimizi topluma kazandırmak adına Bilgi Evi tarzındaki yapıları her mahallemizde hayata geçirmeyi düşünüyoruz" dedi."(Bknz: Olay Gazetesi, 14 Ocak 2014, sy. 1)
Burada, akıllı ve müspet mânâda olmak üzere,"Bir taşla, iki kuş vurmak" tâbirini kullanmak istiyorum. Çünkü; dünya ölçülerine göre , 'okuma oranı' çok arka sıralarda bulunan ülkemizin çocuklarının hem " kötü alışkanlıklar"dan korunması ve hem de " Bilgi Evleri" diye isimlendirilen ilim yuvalarında öğrenim görmelerinin sağlanması, alkışlanması gereken bir faaliyettir.
Bunun ne kadar önemli bir hizmet olduğunu, aşağıda okuyacağımız haberle daha da anlam kazanacağını düşünüyorum. Uyuşturucu Madde Bağımlıları ve Alkolizmle Mücâdele Federasyonu Başkanlığı'nın gazetelere intikal eden bu haberinde şöyle deniliyor:
" Uyuşturucu kullanan 100 kişiyle yapılan anketin sonuçları korkunç gerçeği ortaya çıkardı. Ankete göre her 100 bağımlıdan 16'sı üniversiteyi bırakmış, 45'i ilköğretimden ayrılmış, 36'sı ise liseyi bırakmış. Uyuşturucuya başlama yaşı ise 11'e kadar düşmüş." ( Bknz: Türkiye Gazetesi, 14 Ocak 2014, sy.1)
"Korkunç gerçek" diye, ben demiyorum. Çünkü; bu vurdumduymazlık içersinde "korkunç gerçek" yaşanmasaydı, zâten şaşardım.
Uyuşturucu kullanma yaşı (ONBİR) e inmişse, bunun mes'ulü kimdir?
Ve yine soralım: Peki, bu haberde geçen " korkunç gerçek"ten korkan var mı? Sanmam!
Peki; bundan, endîşe duyup tasalanan , üzülen, aman ne oluyoruz diyen var mı?
Buna da: "Şaka mı yapıyorsun? "denildiğini duyar gibiyim!
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 58. Maddesi'nde ifadesini bulan: " Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır" hükmündeki "Devlet"in bu mânâda uygulayıcıları nerededirler?
Başkan Necattin Demirtaş, bu çok mühim mes'eleye çâre aramıyor, 'çözüm' getiriyor.
Ücretsiz olarak verilen bu hizmette, Açık Öğretim kursları, Bilgisayar Kullanımı, Operatörlük ve İşletmecilik, Bilişim Teknolojileri Donanımı, Türkçe, Matematik, Fen Bilgisi, İngilizce, Sosyal Bilgiler, Usta Öğretici Kursları ve Satranç gibi, insanı, zihnî ve bedenî olarak geliştiren çalışmalar yapılıyormuş.
Çocuklarımızı 'kötü' davranışlardan alıkoymak bir yana, onlara güzel ve faydalı işlerin öğretilmesi başlıbaşına tebrike ve takdire değerdir.
Böylece; kitap sevgisi ve kitap okuma alışkanlığının kazandırılması yanında, çocukların kelime hazînelerinin , hayâl dünyalarının ve ufuklarının genişlemesi sağlanmaktadır. Okudukları roman, hikâye, şiir veya fıkra kitaplarında, arkadaşlık duygularının artırılması ve bilgi paylaşımının temini, millet olarak arzuladığımız ve olmasını istediğimiz güzel faaliyetlerdir.
Başkan Demirtaş, mes'eleleri sâdece iyi bilmekle, tespit ve teşhiste kalmıyor, onları çözüme kavuşturuyor.
'Bilgi Evleri' hususundaki hedefi ise, daha da büyüktür , tam 'bir maârifçi ve bir kültür adamı' gibi konuşmaktadır.
Diyor ki: " Her mahallenin Bilgi Evi'ne ihtiyacı var. Kaliteli ve bilgili insan yetiştirmek her şeyin üstünde gelir. Bu yüzden, geleceğimizin teminatı gençlere eğitim adına yapılacak destek ülkenin geleceğine yapılan yatırımdır."
Sevgi, samimiyet ve sebât olunca neler yapılmıyor ki!..