Boşuna mı “Geçmişi olmayanın geleceği olmaz” demişler.
Geçmişi geleceğe taşımanın en etkili yolu da yazıdır.
Zira; “Söz uçar yazı kalır”
İşte bu görevi kendine milli bir görev bilen sözü yazı ile bağlayan bir güzel adamdan söz edeceğim; Ali Gümüş’ten.
Ali Gümüş denilince benim gözümde ‘Türk Güreşinin gümüş adamı’ canlanır.
Kazandırdığı çok sayıda kitap ve yazılarıyla güreş sevgisi aşılamaya çalışmış, bu sevginin Türk halkının gönlünde daha da büyüyüp gelişmesine sebep olmuştur.
Yeri geldikçe; Bu sporun, yani güreşin yazanı konuşanı pek fazla yoktur.
Olana da kıymet verilmiyor diyorum.
Bana sorarsanız haklıyım da.
Bakın Ali Gümüş’ün vefatının üzerinde tam beş yıl geçmiş olmasına rağmen yerine koyabileceğimiz bir tane adamımız yok ortada.
Var olanlar da imkânlarıyla çaba gösteriyorlar.
Koptu kopacaklar.
Güreş yalnız spordan ibaret bir güreş dalı değildir.
Taşıdığı değerlerle aynı zamanda Türk Milletinin Milli meselesidir.
Yakın güreş tarihimizden çekip çıkarın Ali Gümüşü.
Kitaplarını yazdıklarını…
Yok sayın.
Ne kalır geriye.
Türk Güreşinde birikimlerimizin ne kadar eksileceğinin farkına varabiliyor musunuz?
Zaferi zafer yapan kahramanlardan birisi de onu cephe gerisinde destanlaştıranlardır.
Ancak:
Şair (Ferit Kam) ne güzel söyler:
“Sağlığında nice ehl-i hünerin,
Bir tutam tuzu yoktur aşına,
Öldürürler evvel onu açlıktan,
Sonra bir abide dikerler başına”
Ali Gümüş için de alışıldık davranış sınırlarının dışına çıkılamayacağını tahmin ediyorum.
İki damla yaş dökerler, ardından bir abide dikerler hepsi bundan ibaret kalır.
Peki, böyle mi olmalıdır?
Ben soyadıyla da bağlantı kurarak gümüş ifadesini yakıştırdım.
Aslında o güreşimizin altın adamıdır.
Türk Güreşi ona çok şey borçludur.
Onun için neler yapabiliriz diyerek düşünülmeli kafa yorulmalıdır.
Tüm eserleri toplanıp set halinde yeniden yayınlanırsa iyi olur kanaatindeyim.
Sonra; Bugüne kadar güreş dalında yazılmış eserleri bir araya getirip güreş kitaplığı kurulabilir.
Ali Gümüş adını taşıyan ve içerisinde güreş kitapları, belgeleri ve yazılarının yer aldığı bir kültür evi açılabilir.
Ali Gümüş adına paneller düzenlenip güreşimizin dünü bugünü yarını konuşulabilir.
Bu şekilde taze kan bulunabilir, yeni yol haritaları belirlenebilir.
Yoksa büyük usta ve değerlerimizi vefat yıldönümlerinde gerek kabri başında gerekse bir ilanla anmak onlara karşı vefa borcunuzu ödediğiniz anlamını taşımaz.
Yazılacak çok şey var elbette.
Dilerim temennilerimiz yazılarda kalmaz.
Fakat yazılar da unutulmaz.
Vefatının 5. yılında güreşimizin büyük değeri Ali Gümüş için geç kalmış bir yazıyı kaleme alırken taşıdığım samimi duygularla Allah’tan Rahmet dilerken, şükranlarımı sunuyorum.