Yıllar önce yazmıştım.
Daha sonra defaten bu konuyu gündeme taşıdım.
Gazetelerin üçüncü sayfasını özellikle boşanmış eş cinayetleri oluşturuyor.
Eşinden ayrılmış veya ayrılma aşamasında olanlar müşahede altında tutulmalıdır demiştim.
Bu kişilerin kimlikleri kişilikleri hiç te önemli değil.
Bu aşamada bulunan kişiler ciddi anlamda ruhsal sorunlar yaşıyor.
Kendilerini evlerine kapatıyor, kimseyle görüşmüyor, dengesizlikler içerisinde kişilik bozuklukları gösteriyor.
Sürekli plan yapmaya başlıyorlar.
Bir anlamda yoğun bakımda yaşıyorlar.
Kimse bunun farkında olmuyor.
Bu durumda olanlar özellikle yakınları tarafından sürekli takip edilmeli ve müşahede altında tutulmalıdır.
Hatta bunu haber alır almaz ilgili kurumlar devreye girmeli kişiyi takibe almalıdırlar
Kendileri istemeseler bile psikolojik yardım takviyesi yapılmalıdır.
Zira bu kişiler için hayatın bir anlamı kalmamıştır.
Tutunacak bir dalı kalmadığına inanmaktadırlar.
Hayatın manası kalmadığına inanan şahıslar için karşı tarafa zarar vermek artık sıradan bir şeydir.
Kendi canlarına kastetmeyi dahi düşünmeye başladıkları gözardı edilmemelidir.
Bütün bunlar yaşanıp bilindiği halde hiçbir önlem alınmaması üzücüdür.
Eşinden ayrılan, boşanan veya boşanma aşamasında olanlar ı yeni bir yuva kuruncaya kadar takip etmek kaçınılmazdır.
Birbirlerine zarar verenler elbette gerektiği gibi cezalandırılmalıdır.
Ancak cezalar caydırıcı olsaydı bu vakalar tekerrür etmezdi.
“Bağdat harap olduktan sonra” yani iş işten geçtikten sonra olayı lanetleyip kınamakla ceza vermekle çözüme kavuşturamazsınız.
Bu kişiler ağır hasta olarak görülmelidir.
O andan itibaren psikopat bir ruh taşımaktadırlar.
Alınacak acil önlem müşahede altında tutulmalarıdır.
Haklarında şikâyet olup olmaması veya kişinin böyle bir uygulamaya itiraz edip etmemesi önemli değildir.
Olay duyulur duyulmaz harekete geçilmelidir.
Yoksa bu böyle sürüp gidecek, bu kişilerin her an bir vukuat işlemeleri kaçınılmaz olacaktır.