İnsan yaşını aldıkça bazı konulara daha iyi eğilebiliyor ve kafa yorabiliyor. Edinilen tecrübeler geleceğe ışık tutuyor ve aynı zamanda bazı şahsiyetlerin geleceğini de öngörü olarak tahmin edebiliyor.
Kenan Evren denen darbecinin cenaze merasimini şöyle bir etüt etmeye kalktım da insanoğlunun ne hallere düşebileceğini kavramaya çalıştım.
O Kenan Evren ki kutlu Türk Ordusunun başında bulunup darbe yapmış ve nice suçsuz insan idam edilmiş ve binlerce insan işkence görmüştür. 12 Eylül 1980 zihniyeti sadece ülkücü camiadan 9 insanı yağlı urgana götürmüş ve binlerce ülkücü senelerce işkence görmüştür. Ülkücü camianın dışından da binlerce kişi haksız olarak suçlanmış ve cezalandırılmıştır.
Kenan Evren zihniyetinin zarar vermediği gruplar ise ona methiyeler dizmiş ve onu her gördüğü yerlerde kucaklayıp güzel sözler etmişlerdir. 12 Eylül darbesi olunca birileri evlerinden alınıp zindanlara atılırken, birileri de adeta dokunulmazlık zırhı giymişler ve şort giyerek sokaklarda futbol oynamışlardır. İş o kadar ileri gitmiştir ki birileri Kenan Evren’i Cennet’le bile müjdelemişlerdir.
Kenan Evren’in cenazesinde ise onu övenlerin adeta hiçbir kısmını göremedik. Göremediğimiz gibi Evren’in aleyhinde konuşup adeta lanetlediler. İşte burada durmak lazım! Bence Kenan Evren’in cenazesi devrin adamlarını adeta ortaya çıkarmıştır. Dün Kenan Evren güçlüydü ve el eteğini öpüyorlardı, bugün ise onun aleyhinde konuşuyorlar. Devlet ve millet ile sorunu olmayanlar bu devrin adamlarını bilirler ama, bu cenaze onları adeta teyit etmiştir.
Yaş ilerledikçe bazı şeyler daha iyi görülüyor. Güçlünün yanında olanlar, her devirde kim güçlü ise onun yanında oluyorlar.
Ve günümüzde ise bakın güç birilerinin elinde olunca her şey ona göre yorumlanıyor. İş o kadar ileri gidiyor ki güçlüye yağ çekmek için düzmece fetvalar bile verilebiliyor. Gerçi Allah korusun bu yağ çekme konusu şirk’e bile ulaşmış durumda.
Devrin adamlarında omurga ve şahsiyet gibi kavramları aramak gereksiz olduğu gibi bunlarda şeref, namus ve vicdan gibi kavramları da aramak gerekmez. Adalet güçlünün kendisi olduğu için zaten adaletsiz şahsiyetlerdir bunlar. Yeri gelir el etek öperler, yeri gelir şirkten kaçınmazlar, yeri gelir Allah’ın haram dediklerine dahi helal gözüyle bakarlar. Yeri geldiğinde bu tipler “Kulun haram işleme özgürlüğü engelleniyor.” diye utanmadan söylenirler. Bu tipler İbn-i Selul’un modern tiplemesidirler.
Bu devrin adamlarında İslam güçlünün çizdiği çizgiler ile yorumlanır, Türklük ise güçlünün iki dudağının arasındaki sınırlar ile ölçülür. Sıkışınca Türk olurlar, ortamına göre ise Türklüğü ayaklar altına alırlar.
Anadolu’da bir söz vardır: “Alnının ar damarı çatlamış.” diye. İşte devrin adamlarında bu ar kalmamış. Utanma, haya, kızarma olmadıği gibi bunların sinirleri de alınmıştır. Toprağın altı değil, üstü bunlar için önemlidir. Onun için de her an insanları satmaya müsaittirler. Bu tiplere bakın ve göreceksiniz ki yaşamları boyunca nice saf değiştirmişlerdir, hem de zıt saflar arasında mekik dokumuşlardır.
Bu devrin adamlarını iyi bilmek lazım, hatta bir yere not etmek lazım. Çünkü gün olacak güçlü değişince onlar tekrar yön değiştirecekler. Samimi, dürüst, omurga sahibi, Allah’ın adaletinin her devir aynı olduğunu ve Türklüğe aşk ile bağlı olanların güçlü olduğu durumunda bunlara yer verilmemesi için şimdiden iyi bilmek ve untmamak lazım. Yeri ve zamanı geldiğinde kısasa kısası uygulamak lazım.
Kenan Evren’den başlamışken, onu da şu sözlerle anarak yazıyı sonlandıralım:
*İftira atıp Mustafa Pehlivanoğlu’nu idam eden Kenan Evren zihniyeti neyse, şehit Mustafa Pehlivanoğlu’nun annesine yazmış olduğu mektubu makaslayıp istismar için okuyan zihniyet aynısıdır;
*Kaddafi, Mübarek, Saddam, Evren; bunlar seçimlerde %90’lar civarında oy almışlardı. Hepsinin sonu ortada! Adalet, kul hakkı, vicdan bunlarda hiç olmadı. Her gittikleri yerlerde binlerce güvenlikçi bunları korurudu. Devlet imkanlarını kullanıp kendilerini ilahlaştıranlara karşı hep sessiz kalırdılar. Her şey bir yere kadar!
Gururlanma padişahım senden büyük Allah var!