Ülkücü Hareket, köklü bir tecrübe ve ihlas sahibi bir yapıya sahiptir. Ancak, sahip olduğu bu yapının büyüklüğünün farkında olmayışı, hareketin temellerini sarsabilecek tehlikeleri de beraberinde getiriyor. Miras bırakılan bu değerli eser, tecrübesiz ellerde tanımsız bir yığın haline getirilmeye çalışılmaktadır. “Çakma ustalar” kendi hesaplarına göre çırak ve kalfalarla yeni bir yapı meydana getirme sevdasına düşerken, Ülkücü Hareket’i anlamsız ve güçsüz bir hale getirme riski taşımaktadır.
Her büyüyen hareket gibi, Ülkücü Hareket’in düşmanları da büyük ve güçlü olacaktır.
Tarih boyunca görülen bir gerçektir ki, her güçlü yapı bir süre sonra rehavete kapılabilir, düşmanlarının planlarını göremeyecek kadar körleşebilir. Bu rehavetin üstesinden gelmek için yapılması gereken, inançlı, şuurlu, azimli ve feragat sahibi kadrolarla hareket etmektir. Bir hareketin yaşamasını sağlayan en önemli unsur, kendisini sürekli olarak yenileyebilme gücüdür. Eğer Ülkücü Hareket, insan unsurundaki kaliteyi korumayı başarırsa, geçmişte olduğu gibi bugünde büyük başarılara ulaşabilir.
Geçmişten Günümüze Hareketin Dinamizmi ve İhtiyacı Olan Yenilik
Ülkücü Hareket’in geçmişteki gücüne baktığımızda, hareketin kendisini canlı ve diri tutacak şahsiyetlere sahip olduğunu görürüz. Bir davanın dinamizmi, hareketin sürekliliği açısından büyük önem taşır. Dinamizmini kaybetmiş bir hareketin, yaşamasını sağlamanın mantığı da ortadan kalkar. Günümüz gereksinimlerinin farkında olarak, çağın ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran metotlar geliştirmek, hareketin ileriye doğru atacağı adımların temelini oluşturur. Eski sloganlarla, eski yöntemlerle bugün başarılı olmak mümkün değildir. Bu yüzden hareketin kendini yenileyerek ileriye dönük hedeflere odaklanması gerekmektedir.
Dünyanın yorumlanmasında fikir kaynakları büyük önem taşır. Romanlar, senaryolar, tiyatrolar ve müzik gibi eserler, bir hareketin olmazsa olmazları arasındadır. Bu kaynaklar olmadan, ne bir hedefe ulaşmak ne de ideal bir insan tipi oluşturmak mümkündür. Ülkücü Hareket, geçmişte bu tür kaynaklara sahipti ve bu sayede güçlü bir teşkilat yapısı oluşturmayı başarmıştı. Ancak bugün, son yirmi yıl içinde hareketin kendini ifade edebilecek eser sayısı oldukça azalmış durumda. Bu durum, hareketin gücünü ve etkisini kaybetmesine neden olmaktadır. Eserler olmadan bir hareketin de kendini ifade etmesi mümkün değildir.
Geleceği İnşa Etmek İçin Bugünden Başlamak Gerekir
Eğer yarın meydana getirilmesi istenen düzen, bugün kendi içinde oluşturulmazsa, hareket yalnızca istemekle yetinmiş olur. İnandığı gibi yaşamayan bir hareket, zamanla yaşadığı gibi inanmaya başlar. Bu, hareketin inandırıcılığını kaybetmesine ve hedeflerine ulaşamamasına yol açar. Bu yüzden Ülkücü Hareket, sevk ve idareyi inançlı, bilgi birikimine sahip ülkücülerden yana kullanmalıdır. Hareketin öz değerlerinden uzaklaşması, bu değerleri zayıflatacak ve başkalaşmaya yol açacaktır. Kuru sözlerle ya da çapsız kişilerin liderliğinde bir hareketin sadece varlığını koruması, amacına ulaşması için yeterli değildir.
Geçmişte Ülkücü Hareket’e büyük emekler vermiş kişileri dışlamak, teşkilatın dışında bırakmak adaletsizliktir. Hareketin, kendisine katkı sağlamış bu değerli insanları yok sayması, saygısızlık ve vicdansızlık olur. Ülkücü Hareket, geçmişine sahip çıkarak ve geleceğe umutla bakarak, köklü değerlerini koruyarak yeniden güçlü bir yapı kurabilir.