Ülkücüler arasından birinin heykeli dikilmesi gerekseydi, emin ol senin heykelinin dikilmesi isabet olurdu. Ülkücü şahsiyetler arasında anılması ve örnek alınması gereken abide ve nadide şahsiyetlerden biriydin.
Yaşarken gösterdiğin kahramanlığı ölürken de gösterdin; hayattayken verdiğin mesajları ölürken de vermeyi ihmal etmedin.
Umutlar tükenmeye yüz tuttuğu, ülkücü olmanın suç sayıldığı, acı ve gözyaşlarının dinmek bilmediği, korku ve endişelerin panik yarattığı zamanlarda, yiğitçe, mertçe duruşun takdire şayandı.
Seninle, hayal tarlasında bile umut çiçekleri açıyordu. Her dem Ülkücü Hareket’in doğuşundaki tezahürleri yaşatarak bizi en soğuk iklimlerden sıcak iklimlere taşıyordun. Espri ve mecaz yeteneğinle, içinde bulunduğumuz zor şartlarda bile seninle gülmeyi öğrendik.
Genç yaşlarda teslim aldığın vatan, millet ve Allah davasının sancağını her türlü olumsuzluk ve zorluklara rağmen taşıyarak, azmini, kararlılığını, sabrını ve samimiyetini gösterdin; bize ve neslimize örnek oldun. Yüzlerce, binlerce insanın bu vatana ve millete ülkücü olarak kazandırılmasında katkılarını ve kattıklarını unutmadık.
Zulüm mekânı olan Mamak zindanlarında geçirdiğin, hayal edilmesi bile mümkün olmayan işkencelerin insan dengesini bozduğu zamanlarda, Ülkücü olmanın gurur ve şuurunu kaybetmedin. Şer odaklarının, menfaat şebekelerinin ve düzenbazların oyununa aldırmadan, kapılmadan erkekçe yürüyüşüne şahit olduk.
İçinde bulunduğun kaygan ve kaypak zemin üzerinde, doğru bildiğin yol ve iz üzerinde yalpalamadan mücadelene devam ederek, umutsuzluk tohumlarının serpildiği, karamsarlık rüzgârlarının estiği dönemlerde moral oldun, kuvvet oldun, dinamo oldun, akl-ı selim oldun. Düşenin peşinde ve yanında oldun.
Paran pulun, dünyalık makam mevkiin de olmadı; fakat gönüllerin en yüksek yerinde, dost makamlarında yerini buldun. Emin olasın ki; sen hep orada kalacaksın. Seni unutmayacağız, sen hep bizimle yaşayacaksın. Bayrağını kirletmedin, yere düşürmedin; emanetin, emanetimizdir.
Sen büyük bir insansın... Büyük insan demek, kilo cinsinden ağırlığı olan insan demek değildir. Büyük insan, kafasını ve gönlünü içinde yaşadığı toplumun refahı, mutluluğu, saadeti için fikir ve duygularla dolduran, tüm bedeni ve ruhi enerjisini milletine armağan eden insandır. Büyük insan, bu inanç uğruna çileye, işkenceye, yoksulluğa ve cümle olumsuzluklara göğüs germiş; makam, mevki gibi hırslardan nefsini temizlemiş, toplum menfaatlerini kendi menfaatlerinden üstün tutmuş, davasından taviz vermeden Allah’ın emrettiği yaşam çizgisinin son raddesine kadar böyle yaşayan insandır.
Bir başkaydın sen, kendi içinde yanmışlığını, kavrulmuşluğunu, yalnızlığını ses çıkarmadan, inlemeden, ah etmeden yine kendi içinde yaşadın. Söylemedin, söyleyemedin kimselere… Tebessüm gömleğini hiç çıkarmadın üzerinden. Yüreğindeki temiz duygular kirlenmedi; kalleşliğin, namertliğin, ihanetlerin, dalkavukluğun, merhametsizliğin her yanımızı sardığı dünyada.
Vefatından önce, seni son defa görüşümüzde, konuşarak yorulmanı istemediğimiz halde tüm enerjini topladıktan sonra tane tane söylediğin son sözlerin ne kadar manidardı:
"Bir hareketin inanç, fikir ve eylem adamları var oldukça, o hareket güçlü bir harekettir; o hareket iktidara layık bir harekettir. Olmazsa olmaz kaynakları İslam ve Türk Milliyetçiliği olan Ülkücü Hareket, Türkiye'de milletimizi huzura götürecek en iyi fikir hareketidir. Elbette Ülkücü Hareket muhteşem bir fikir hareketidir."
Milliyetçi Hareket Partisi Samsun-Bafra Bölge Davası sanıklarından olup yaklaşık 11 yıl cezaevinde yattıktan sonra, 1991 yılında tahliye olan Kemal Yalçın, yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayarak 26 Ekim 2008 tarihinde Hakk’ın rahmetine kavuşmuştu.
Evli ve iki çocuk babası olan ülküdaşımız Kemal Yalçın’a Allah’tan rahmet ve mağfiret, kederli ailesine ve yakınlarına sabır, ülkücü camiaya başsağlığı dileriz.
Ramazan Çağlar