Yogyakarta; Endonezya Cava Adası, Orta Cava bölgesinde ülkenin en büyük kentleri arasında 4. sırayı işgal eden özel ve muhtar bir kenttir. 2010 itibariyle 3 milyon 140 bin nüfuslu olup ülkenin en büyük kentleri arasında 4. sırayı işgal eden çok ayrıcalıklı bir kentidir. Devlet içinde devlet denecek derecede “krallık olmayan monarşi” şeklinde
akademisyenler tarafından tanımlanır.
İdari yerleşim birimi olarak kısaca DIY denen ve Ayrıcalıklı Özerk İdare anlamındaki bu ifadeyi halk pek kullanmaz. Sadece Jogya veya Yogya der.
Ülkede 34 eyalet bulunmakta olup 33 tanesinde 5+5 esaslı seçim sisteminde toplam 10 yıl boyunca “belediye başkanı+kent valisi” işlevli kişi; ikil sıfatlı olarak seçilmektedir.
Ancak Yogyakarta Endonezya’da ülkesel sistemin içinde ama sözkonusu seçim sisteminin dışında olup özel yasa ile idare edilir. Bu yasa 1950/3 tarih - sayılı ülkenin kurucu devlet başkanı Sukarno Rejimi (1945-1965) tarafından çıkarılan “Ayrıcalıklı Özerk Yerel İdare Yogyakarta Oluşturulması” yasasıdır.
Sözkonusu yasa ile Yeni Mataram İslâm Krallığı (13.18. Asır) döneminde ülkeyi idare eden Sultan Agung (17. Asır.) soyundan gelen “Hamengku Buwono Hanedanı” “İslâm Halifesi” olmasının yanısıra “Kent Valisi” sıfatıyla da ikicil işlevli olarak seçimsiz yani kalıtım yoluyla entin en üst idarecisi olduğu onaylandı.
Sultan Agung asil bir kral olarak Yogyakarta merkezli Hindu Devletini İslâm devletine çevirmiş Mekke’ye gönderdiği elçi vasıtasıyla “seyit” ve “halifetullah” sıfatını almış tı. Devlet yargılama sistemi ve takvim düzenini İslâmileştirmiş Felemenk sökedüşlere karşı savaşlar yaparak şanlı bir tarih yazmıştı. Bu asil kralın soyundan gelenler 1755 sıralarında tahtı paylaşamamışlar, aralarında taht kavgası çıkınca Felemenklerle yani ortak düşmanlarıyla anlaşıp diğer adayları alt eden bugünkü Hamengku Buwana atası olan kişi Hamengku I, sıfatıyla tahta oturmuştu. Ancak Felemenkler 1755 Giyanti Anlaşması (Perjanjian Gianti) ile söz konusu hanedana sarayı ve ailesi olan ama vatanı ve milleti olmayan bir statü vererek vergileri sadece sadece kendilerinin toplayacaklarını onaylatmışlardı . Bugünkü vali o günkü derebeyi kullandığı sıfat ve ünvanları da bu anlaşma ile elde etmişti. Endonezler söz konusu anlaşmaya ülkenin bölünmesi anlamında “Palihan Nagari” de derler. Bu mütareke ile sultan artık bir protokol ağası olmaktan öteye gidemedi.
1755-1941 arasında Felemenkler’in kuklası olan ağalık düzenini 1942-1945 arasında Japonlar Yayla İdaresi (Koochi) adı altında sürdürdüler. 1945-1949 arasında Felemenklere karşı verilen bağımsızlık savaşlarını destekleyen derebeyi kenti Yogyakarta; Sukarno rejimine de bir ara başkentlik yaptı.
Sukarno Dönemi’nde kurulan sistem bugün de devam etmektedir. Kısaca yasada değişiklik olmadığı sürece sözkonusu hanedan mirasçıları Dünya durdukça hem vali olarak kentin en üst düzey amir hükümranı, hem de Sri Sultan Hamengku Buwono ünvanıyla dini lider olarak tanınmıştır. İnsanları dürüstçe koruyan, Tanrı’nın Halifesi, halka hizmet vermekten mutlu olan, evreni ve insanları yönetmeye hazır olan anlamındaki “Hamengku Buwono” ünvanlı sultan efendi hazretlerinin kenti Yogyakarta’da 2016 yılı itibariyle asgari ücret 127 dolar civarındaydı.
2 Nisan 1946 doğumlu son sultan ve vali efendi; tek hanımlı, 5 kızlı (putri) bir baba ve “Sri Sultan Hamengku Buwono X” lakabıyla anılmakta olup sadece kızları olduğundan ortaya bir sorun çıktı:
Kendisinden sonra kimin vali olacağı değil kimin halifetullah olacağı sorunu gündemi 2013’lerden beri işgal etmektedir. Bir prensesten vali olabilirdi ama “halifetullah olup olmayacağı” gündemi işgal etmeye başladı.
Ortalığı dedikodular sarınca Majesteleri Sultan Hazretleri 16. Yüzyıldan beri sülalenin kullandığı “Khalifatullah" sıfatını 30 Nisan 2015'te Yogyakarta Hadiningrat Sarayı'nda (keraton) Siti Hinggil Köşkü’nde okuduğu fermanla (sabdaraja) iptal edip krallık ilkesini değiştirdiğini duyurdu. Böylece ileride yerine geçeceğini ilân edeceği en büyük kızının
(putri sulung) önünü açtı.
Açtı ama polemik de başlamış oldu. Tartışma ve çekişmeler sürdü gitti.
Yogyakarta Keraton ailesinde yaşanan iç anlaşmazlık olarak görülen bu durum Yogyakarta Sultanlığı'nın kraliçesi olacak olan en büyük kızı GKR Pembayun'un Sultan Hamengku Buwono X'un halefi haberleriyle başladı. Sultan'ın küçük kardeşleri, Kralın emrini (dawuh) ve politikasını şiddetle reddetti.
Ülkenin en büyük İslâmi cemaati olan Nahdetul Ulama ile Muhammediye önde gelenleri basına verdikleri demeçlerde “kültürel intihar” olarak gördüklerini ve protesto ettiklerini duyurdular.
Ayrıca Sultanın kardeşleri de vardı. Onlar da Yogyakarta, Bantul ilçesi İmogiri’de bulunan Hanedan Mezarlığı’nı 7 Mayıs 2015 günü ziyaret edip kararı kabul etmediklerini artık toplantılarına katılmayacakları duyurdular. Pisowanan Agung denen halkın büyük toplantısı veya halkın tümünün sultanı ziyareti denen geleneği canlandırmak istediklerini söylediler.
Yine 15 Mayıs 2015 de kyai (hocaefendi) sıfatlı ulamadan bazı kişiler kararı kabul etmediklerini ve eski duruma geri dönmesi gerektiğini Cuma namazından sonra duyurdular.
Onlara göre sultan, müslümanların kalbini kırmıştı.
Tartışma ve çekişmeler sürüp gitmekte. Olaki gelecekte hak vaki olup derebeyi hazretleri ünvanında üç değişiklik yapıp İslâm halifesi sıfatını feshetmesi Endonezya dahilinde ekmek kavgası veren yoksul halkın gündemini ne kadar işgal ettiği de ayrı bir nokta. Ancak İslâm dünyasının pek ilgilenmediği ama İslâm dünyasını yakından ilgilendiren bir zihniyet sorunu olduğu da aşikâr.
Ayrıca İslâm dünyasında düşmanının verdiği bir ünvanla bir ülke ve millet inşa etmenin imkânsızlığının tartışılmayacak derecede açık olduğunu düşünemeyen bencil önderlerin elinde ne halde olduğumuzun belgesidir. Olduğumuzun diyorum çünkü kalbimiz Endonez din kardeşlerimizle birlikte atıyor.
Felemenk sömürgen, kemirgen ve ırz düşmanlarının (sökedüş) verdiği bir ünvanla İslâm halifesi olmak? İşte sorunumuzun özü budur.
İslâm dünyasının en doğu ülkesi Endonezya ile en batı ülkesi Fas, benzeri zihniyet sorununu yaşamaktadır.
İslâm ümmetinin (milletlerinin) saf ve temiz bir ruhla bağlandığı İslâm dini ve Mekke -Medine toprakları benzeri zihniyetin elinde idare edilmekte, Cliffort Geertz’in tabiriyle sıradan müminlerin “sizin Tanrınız öldü” pankartlarıyla sokağa dökülmesini beklemektedir. Biz de pankartlara ilâve yapıyoruz: “BizimTanrı yaşıyor.” Bunun için sadece akla ihtiyacımız var.