Seçenek sunar. Dini en başta nasıl tasarımlarsak hayatımızı da da o istikamette yönlendiririz. Hedeflerimizi, tarzımızı, siyasi idaremizi velhasıl her şeyimizi. verelim; Ebu Lehep sözcüğü bir şahsa işaret eder. Ama bu yetmez. Tanrı’nın bir şahıstan alıp vereceği olamayacağına göre “Ebu Lehepgillere bak diyor.” Sevdiği insanı rahatlatmak için adını koyuyor ama bize de türünü işaret ediyor.
Hz. Muhammet soylu iblisler bugün İslâm dünyasının en büyük sorunlarından birisidir. Adamlar için özel yasalar, anayasalar bile çıkardık. Fas. Öyleyse yemeğin içine dışkısını onun da içine altın koyup yedirtmek için otelde şenlik düzenleyen seyyit sıfatlı Ebu Lehepgillerden iblisleri nasıl izah edeceğiz? Bu iblislere her yıl mütemadiyen ağırlıklarınca altın toplayıp zekât veren yıllık geliri 500 dolar civarında olan yoksul müslümanlar var bugün bu Dünyada. bizim canlarımız ölü, beyinlerimiz kurumuş olmalıki böyle oluyor. Biraz nemlendirelimki çiçekler yeşersin. Bu da kuşku, şüphe ve merakla oluyor. İman bile şüphe ile başlar.
O zaman kuramımızı şöyle başlatalım: Tanrı’nın sözü net ve berrak, anlaşılır olmak zorundadır. Biz böyle davranmak zorundayız. Zor olanı basitleştirmek ciddi bir iştir. Neden esatir ürettiğimizi de bu noktada çözeriz. Çünkü bilmediğimiz yerleri destanlara doldurtuyor din egemenleri. Bunların çoğu “İslâm’ın şartı beş altıncısı insaf“ atalar sözünden habersiz akademik ünvanlı ve din önderi kişilerdir. Şeyh, ulema falan filan.
Eğer adına muhkem ve müteşabih diyorsak müteşabihleri muhkeme dönüştürmek zorundayız. Kısacası Tanrı’nın müfessiri peygamberi ise şimdi de akıl olmalıdır.
ifadeleri bir “tür” içermelidir. Çünkü Tanrı’nın ilmi sadece Samanyolu galaksisisinde 250 milyar yıldızın ismini yazacak sözcük hafızası üretemeyen insanoğlunun sözlük dağarcığıyla kısıtlanamaz. Sadece bir göz 10 milyon rengi ayırt edebiliyorsa 10 milyon sözcüklü bir lisana ihtiyaç olduğu aşikardır. Ama bugünkü koşullarda insanoğlunun ürettiği 3500 lisan 10 milyon sözcük dağarcağı civarındadır.
Buna göre Kuran ifadelerinın bir “tür” içereceği bir yaşam tasarımlamaya ihtiyacımız vardır. O da akıl ile olacaktır.
Ne yapacağız? Balık1....balık sonsuz, yıldız1.....yıldız 250 milyar, renk 1.....renk sonsuz diye numaralandırmaya kalksak kağıtlar yetmeyecek.
Kısacası bu temel doğrultu bizim İslâma bakışımızı değiştirmelidir. Tanrı kendini Kuran ile sınırlandıramaz. Çünkü Tanrı muğlak konuşmaz. Belirsiz, anlaşılması zor, çapraşık ifadeler Tanrı’nın şanına yakışmaz.
bir yere astığımız ve yere göğe sığdıramadığımız ulu Allah’a ulaşamıyoruz. Halbuki o bize şah damarımızdan daha yakın ise –Kuran’da öyle buyuruyor- kelimeleri de o kadar açık ve berrak olmalıdır.
bilişim çağında dinimizi yeniden ele alıp yeniden iman tazelemeliyiz. Yoksa din baronları daha çok futbol topu oynanacaklar beynimizin içinde. Hem de en sevdiklerimizi satarak; vatanımızı, ailemizi.