Sağlık kurumlarında yapılanma ve dönüşümün üçüncü bölümündeyiz. Sağlık sektöründe özelleştirme ile ilgili gelişmelerin safahatını öğrenmedikçe ülkemizdeki sağlık sınıfındakiyapısal sorunları ve çözümünü asla idrak edemeyiz. Çünkü bu sektördeki yapılanmaların hepsi uzun yıllarda ki ekonominin kötü gidişatının sonunda dayatma sonucu başlamıştır. Artık iş bizim kontrolümüzden çıkmıştır. Çünkü yapılanmada, özelleştirmelerde yabancı ve yerli sermaye kullanılmıştır. Geri dönüş yapsanız bile devlet bu kadar özel ve yerli sermayenin harcadığı sermayeyi karşılayacak güçte değildir. Tek yapılacak kamuda savurganlığı azaltıp halkın gelir seviyesini yükseltmekten geçer. Bu nedenle en ince detayına kadar atlamadan konuyu sizlere taşıyorum.
İşte bu şartlar ve dayatmalar altında 2010-2014: de 20 Hükümet programlarında yer alan bu temel hedeflerden yola çıkılarak, Sağlık Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ortak öngörüsü ve işbirliğiyle Sağlıkta Dönüşüm Programı taslağı hazırlanmıştır
Sağlıkta Dönüşüm Projesi Konsept Notu, 2003: 2).Sağlıkta Dönüşüm Projesi’ ile gerçekleştirilmek istenen uygulamalar şunlardır:
• Genel Sağlık Sigortası yoluyla, hizmeti sunanla finanse edeni birbirinden ayırmak ve dolayısıyla hizmetin verildiği kurumun değil hizmete ihtiyacı olanın destekleneceği bir sisteme geçmek,
• Hastaneleri özerkleştirerek kaliteli ve verimli hizmet sunmalarını sağlayan gelirleri ile giderlerini karşılayabilen, yönetiminde merkeziyetçilikten arınmış sağlık işletmelerine dönüştürmek, dolayısıyla hizmette devlet kontrolünde rekabeti sağlamak,
• Birinci basamak sağlık hizmetleri denilen, hasta ile hekimin ilk karşılaştığı sağlık
hizmetlerinde, Aile Hekimliği modeline geçmek,
• Sağlık Bakanlığı’nı ülke genelinde sağlık politikaları belirleyen, hizmete yönelik standartlar koyup izleyen, tedavi hizmetlerini değil koruyucu sağlık hizmetlerini sunan bir yapıya kavuşturmaktır (SB,2003).
Bu gelişmenin ardından 2006yılında hazırlanan IX. Kalkınma Planı’nda (2006-2011) da Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın amaçları doğrultusunda sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması, hizmet kalitesinin artırılması, Sağlık Bakanlığının planlama ve denetleme rolünün güçlendirilmesi, sağlık bilgi sistemlerinin geliştirilmesi, akılcı ilaç ve malzeme kullanımının sağlanması ve GSS sisteminin oluşturulması planlanmıştır.
Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında yukarıda belirtilen unsurlar kamuoyunda
tartışılmaya bile fırsat kalmadan hızlı bir şekilde uygulamaya konulmuştur. Bu durum bir çok aktör tarafından tepki ile karşılanmıştır. Örneğin; SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devrinin 2005 yılında TBMM tarafından onaylanmasının ardından Sendika Konfederasyonları (Türk-İş, Hak-İş, KESK) ve TTB desteğinde eylemler düzenlenerek bu durum protesto edilmiştir. Bu iş o kadar kısa sürede halledilmiştir ki sessiz sedasız kulaklar tıkanarak adeta yağmurdan kaçarcasına meclisten gerekli yasalar anında çıkarılıp uygulamaya başlanmıştır. Kimse ne olduğunu bile uzun yıllar anlayamamıştır. Ama günümüze gelindiğinde işin bizden götürdükleri tamamen görülmeye başlamıştır.
Kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması programı çerçevesinde 2003 yılının başında hazırlanan kanun tasarı taslaklarında, Sağlık Bakanlığı’nın taşra teşkilatının kaldırılması ve devletin sağlık tesislerinin yerel yönetimlere devredilmesi planlanmıştı. 15 Temmuz 2004 tarihinde kabul edilen 5227 sayılı Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanunda da aynı amaç esas alınmıştır.
Diğer yandan da Hükümetlerin neoliberal ekonomi politikalarının bir uzantısı olarak 2003 yılında “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adıyla topluma sunulan reform kapsamında öncelikle ilk basamak sağlık hizmeti için 2004 tarih ve 5258 Sayılı Aile Hekimliği Kanunu çıkarılarak sağlık ocağı sisteminden aile hekimliği uygulamasına geçilmiştir. Bu sistemle ana-çocuk sağlığı, bağışıklama gibi çocuk sağlığı ile ilgili doğrudan hizmetler başvuruya tabii tutularak toplumun tümü yerine yalnızca talep edenlere birinci basamak sağlık hizmeti sunulmaya başlanmıştır.
Bunun ardından, 6 Ocak 2005 gün ve 5283 sayılı Kanunla SSK sağlık tesisleri Sağlık
Bakanlığı’na devredilmiştir. Sağlık Bakanlığı bu kanunla 2005 yılında SSK’ya ait 146 hastane 212 dispanser,11 ağız ve diş sağlığı merkezi ve 2 dal merkezini devralmıştır.
Bu düzenleme ile SSK’nın hizmet sunumundan çekilerek sadece finansman alanında faaliyet göstermesi amaçlanmıştır. Böylelikle SSK hizmet sunumunda tasfiye edilerek SSK sağlık kuruluşlarının SB’na devri ile özelleştirilmeleri için alt yapı hazırlanmaya başlanmıştır.
Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi yönünde üçüncü adım, Sağlık sektöründe kamu özel ortaklığı uygulamasına ilişkin olarak Temmuz 2005 tarih ve 5396 sayılı yasanın çıkarılmasıdır. 5396 sayılı yasa ile, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nda hizmet alımı, sunumu, örgütlenmesi ve finansmanı açısından değişiklikler getirilmiştir.
Sonraki adım, 16.05.2006 tarihli ve 5502 sayılı yasa ile SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’nın birleştirilerek sosyal güvenlikle ilgili tek bir kuruma (SGK) dönüştürülmesidir. Böylelikle sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında toplanarak yeniden yapılandırılması için temel oluşturulmuştur.
Sağlık alanında özelleştirmenin beşinci adımı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce kabul edilen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası’dır. Primli Sosyal Güvenlik Sistemi’ni getiren 31.05.2006tarihli 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu sağlık alanının piyasaya açılması çalışmalarının başka bir aşamasıdır. Söz konusu kanun genel gerekçesinde “Sosyal güvenlik sisteminin yaşadığı finansman sorununun, ekonomik göstergeleri de olumsuz etkilediği son yıllarda bizzat sosyal güvenlik sisteminin kendisinin ülke ekonomisinde istikrarsızlık yaratan ana sebeplerden biri haline geldiği” belirtilerek, söz konusu tasarının çıkış amacının yaşanan bu finans ‘sorununa’ çözüm getirmeyi hedeflediği ifade edilmektedir. Bu kanuna göre asgari ücretin 1/3’den az kazananların sigorta primi devlet tarafından karşılanırken, bu kriterin üzerindeki herkes belirli oranlarda destek primi ödemek zorunda bırakılmaktadır.
Konu o kadar önemli ve uzun ki 3 ncü bölümde bile tamamlayamadık. .Ama bilinen bir şey varsa sağlıkta dönüşüm projesi ülkemizin iç ve dış borçlarından dolayı ekonomik kıskaçta olan ülkemize yapılan zorunlu dayatmadır. Sağlıkta dönüşüm projesi sağlık sektöründe iç ve dış sermayeye kazanç kapısı açılmak için yapılan özelleştirme hareketlerinden başka bir şey değildir. Bu proje devletin yapması gereken yatırımları ekonomik sıkıntılardan dolayı ö yerli ve yabancı özel sermayenin sermayesini kullanmaktır.
Sağlık alanında özelleştirmenin son ayağı 2011 yılında çıkarılan 663 sayılı KHK’dir.663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname 2/11/2011 tarihli ve 28103 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve Bakanlık Teşkilatı Sağlık Bakanlığı, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Türkiye İlaç ve Tıbbî Cihaz Kurumu ve Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü şeklinde yeniden yapılandırılmıştır.
Kanun Hükmünde Kararnamede taşra teşkilatı da, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarına göre yeniden yapılandırılmıştır. Bu yapılandırmada İl ve İlçe Sağlık Müdürlükleri ile Sağlık Grup Başkanlıkları Bakanlığın; Kamu Hastane Birlikleri, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun; Halk Sağlığı Müdürlükleri ise, Türkiye Halk Sağlığı Kurumunun taşra yönetim teşkilatı olarak belirlenmiş ve bunlara bağlı hizmet birimleri öngörülmüştür.
Bu KHK ile Bakanlığın sağlık sistemi içerisinde politika belirleme, düzenleme ve denetleme konumunun ön plana çıkarıldığı, il düzeyinde Bakanlığa bağlı hastanelerin kamu hastaneleri birlikleri çatısı altında birleştirildiği ve birliklerin de bağlı kuruluş statüsündeki Kamu Hastaneleri Kurumu’na bağlandığı, Kamu Hastaneleri Birliklerinde profesyonel yönetime geçildiği, sağlık hizmeti sunan kuruluşların yönetiminin basamak esasına göre sınıflandırıldığı ve sağlık hizmetlerinin daha fonksiyonel birimlere ayrıldığı bir teşkilat yapısı oluşturulmuştur (Lamba vd.,2014: 64)). Görüldüğü gibi; Türk sağlık sisteminin son reform projesi olan Sağlıkta Dönüşüm Programı, DB raporlarında tasarlandığı gibi dört kollu bir yapı olarak uygulamaya konulmuştur. Bunlardan ilki 05. 2006. 5502 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’nın birleştirilerek sosyal güvenlikle ilgili tek bir kurumun oluşturulmasıdır. SGK’nın oluşturulmasının ardından 5510 sayılı “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu” (SSGSSK) ile toplumun tamamının dahil edildiği Genel Sağlık Sigortası (GSS) uygulamaya konmuştur. Sağlık ocaklarının aile hekimliğine dönüştürülmesi reformun ikinci kolunu oluşturmaktadır. Reform projesinin üçüncü kolu, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmeti veren sağlık kurumlarının sağlık işletmesi haline getirilmesidir. Sağlık Bakanlığı’nın düzenleyici ve denetleyici bir rol kazandırılması yönündeki değişiklikler ise reformun son aşamasıdır
Konu o kadar çetrefilli ki üçüncü bölümde de işin içinden çıkamadık. Bu konuya devam edeceğiz.
KAYNAKLAR:
Deloitte Sağlık Çözümleri Merkezi - Sağlık ve İlaç Sektörü 2020 Öngörüleri
Prof.Dr. Paşa Göktaş - Türkiye’de sağlık sisteminin temel sorunları
Harun KIRILMAZ Sağlık Bakanlığı, Ankara - Sağlık Sisteminin Sorunları ve Bilgi Teknolojileri
Prof.Dr. Paşa Göktaş - Türkiye’nin sağlık sorunları ne tür bir sağlık bakanını gerekli kılıyor?
Prof.Dr. Paşa Göktaş - Sağlık sisteminin temel sorunları sürüyor
Dr.İlhan Korkmaz. Ataevler A.S.M Nilüfer-BURSA – Aile hekimlerinin Sorunları
Dr. Nuri Seha Yüksel – Aile Hekimliği 2016
Yrd. Doç. Dr.Yasemin Mamur Işıkçı – Bir Kamu Politikası: Sağlık Politikasında Dönüşüm
Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) – Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları
Havva Öztürk Acıbadem Hastanesi - Hastanelerde İşe Yeni Başlayan Hemşirelerin Sorunları
Celil Çağlar ÖZLÜ - Hastaların İhtiyacı Olan Moral ve Motivasyon
Murat Tuzcu - Net Gazetesi Hastanelerdeki sorunlar ve çözümleri
Dr. Ensar DURMUŞ - Acil Sağlık Sisteminin Sorunları
Öğrt. Gör. Aysun Yılmaztürk - Türkiye’de Sağlık Reformlarının Tarihsel Gelişimi ve Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın Küresel Niteliğinin Değerlendirilmesi