KAZLARDA PSİKOLOJİK DAVRANIŞ ANALİZLERİ ÜZERİNE
Kaz, ördekgiller familyasında olup otçul su kuşları cinsleri arasında yer almaktadır. Kazlar, gri ve beyaz tüylere, geniş perdeli ayaklara sahip, geniş yassı gagasıyla bilinen bir hayvandır. Erkek ve dişi kazlar boyut olarak hemen hemen birbiri ile aynıdır. Kazlar zeki hayvanlardır. Dünya da kırka yakın kaz türleri vardır. En çok bilinen kaz türleri; Yaban kazı, Puslu turna kazı, Angut kazı, Büyük kar kazı, Kanada kazı, Ak yanaklı kaz, Mamut, Rahibe kazı, Toulus, Endem, Mast, Çin, African, Linda v.b. olarak sıralanabilir.
Kazların yapısal özelliklerine gelince :
Kazlar; genellikle ot ile beslenen bir hayvan türü olarak da bilinse bazı türleri böcek gibi yumuşakçalar ile beslenir. Erkek ve dişi kazların beden yapıları hemen hemen aynı sayılır. Türlerine göre bazen erkek kaz daha iri olabilir, bazanda dişiler... Kazların kanatları enli uzun olup uç kısımlara doğru bir daralma görülür. Oldukça yumuşak tüylere sahip olan kaz kanatlarını kaldırdığında daha yoğun tüylere sahip olduğu görülebilir. Kazların bu tüyleri oldukça kıymetli ve değerlidir. Yetişkin bir kaz her yıl kuyruk kısmından tüylerini dökerler. Her yıl tüy dökülmesinin sebebi daha rahat uçmak ve sağlıklı tüylere sahip olmaktır. Ülkemizde önceleri Doğu Anadolu Bölgesinde Kars yöresinde sıkça beslenirken şimdilerde her yöremizde ticari olarak beslenmektedir.
Kars bölgesinde ise hem etin den ve hemde tüyünden yararlanmak için beslenmektedir. Kazlar hem karada yaşarlar hemde su da yüzerek uzun zaman su altında durabilirler. Boyları bedenlerine göre oldukça kısadır. Yassı olan gagaları baş kısmına bağlı olan kısmı daha geniş ve kamburdur. Kazların psikolojik yapıları oldukça farklıdır. Sosyal yaşantıyı severler, etkiye tepki misali sinirlenince uçabilir ve boyun kısmında ki tüyler kabarır ve korna sesine benzer sesler çıkarırlar. Uykuları oldukça hafif olup, resmen alarm görevi yaparlar ve çok zeki hayvanlardır. Bu özellikleri sayesinde gece bekçiliğini de yapabilirler. Kazların ağırlığı türlerine göre değişmektedir. Genellikle 4 ile 12 kilo arasında ağırlıkta olabilir, ağır cinsleri 20 kg.mı bulabilir.
İstedikleri zaman uçabilir ve göç ettiklerinde "V" şeklinde uçarlar Sıralarını asla bozmazlar. Göç sırasında en önde erkek kaz grubun lideri ve en deneyimli olan kazdır. Oldukça zeki olan bu hayvanlar göç ederken yıldızların yönüne doğru hareket ederler. Türkiye’de olan kazlar göç etmez. Genellikle Kuzey ve kutup bölgelerinde yaşayan kazlar göç ederler. Ülkemizde ki kazların Çorum Alaca yerli kazları ile Linda ve Çin kazları ülkemiz iklim şartlarına adapte olmuş olup, mutasyon şartlarını tamamlamışlardır. Eksi 25 derecede bile sorunsuzca yaşayabilirler. Diğer ırklar henüz ülke şartlarına adapte olmamamışlar mutasyon şartlarını tamamlıyamamışlardır.
Kazlarda Üreme ve Çiftleşme :
Kaz ömürleri boyunca tek eşli yaşayan su kuşu türüdür. Eşleri ölen kazlar, eş bulmakta yıllarca bekleyebilir veya yalnız yaşamaya devam ederler. Genelde bir erkeğe 1/1, 1/2, 1, 1/3 oranı olarak bakım beslenme ve sürü olarak beslenirler. Aksi takdirde sürüde hiyerarşi bozulur aşırı kavga, döğüş yaralanma beraberinde gelir.
Kazlar eşlerine oldukça sadık hayvanlardır. Kaz türleri yaşama alanları birbirinden farklı olabilir. Genellikle doğada bataklık olan su kenarlarında, sığ yerlerde ve tümsekler de yuva kurarak yaşamını sürdürürler. Kazların kuluçka süreleri 30-34 gün arası olup, doğada kasım ayından itibaren çiftleşmeler, yumurtlamalar başlar. Nisan ve Mayıs ayında 5 ile 12 arası yumurta ile kuluçkaya yatar Mayıs ve Haziran ayında yavrular yumurtadan çıkar. Bu süre içinde yumurtaları koruma görevi erkek kazlara aittir. Doğada ki döngü bu şekildedir. Evlerimizde yetiştirdiğimiz kültür ırklarında ise yılın her ayında yumurta ve kaz civcivi kuluçka ile alınabilir.
Kaz yavruları ilk çıktığında renkleri açık sarı olurlar. Kaz yavruların adı, kaz palazı olarak bilinir. Kaz yavrularına 4 ay bakıldıktan sonra uçmayı öğrenirler. Kazlar 3 yaşında da ergenlik dönemine girmiş olur
Kazların göç ederken "V” şeklinde uçtuklarını söylemiştik. "V" şeklinde uçulduğunda, uçan her kuş, kanat çırptığında arkasındaki kuş için onu kaldıran bir hava akımı yaratmaktadır. Böylece “V” şeklinde bir formasyonda uçan kaz grubu, birbirlerinin kanat çırpışları sonucunda, ortaya çıkan hava akımını kullanarak, uçuş menzillerini %70 oranında uzatabilmeleri mümkündür. Yani tek başına gidebilecekleri maksimum yolu, grup halinde neredeyse ikiye katlamaktadırlar.
Uçuş hızı yavaşladığında ise gerideki kazlar daha hızlı gitmek üzere öndekileri bağırarak uyarmaktadırlar.
Gruptaki bir kuş hastalanırsa ya da bir avcı tarafından vurulup uçamayacak duruma gelirse; düşen kuşa yardım etmek üzere, gruptan iki kaz ayrılmakta ve korumak üzere hasta/yaralı kazın yanına gitmektedir. Tekrar uçabilene (ya da eğer ölürse, ölümüne kadar) onunla beraber yaralı kazı asla terk etmemektedirler. Gurupdan kaybolsalar dahi daha sonra kendilerine başka bir kaz grubu bulup birlikte yaşamaya devam ederler. Hiçbir kaz grubu, kendilerine bu şekilde katılmak isteyen kazları reddetmezler !..
Doğadaki yaşayışları bu şekildedir. Evlerimizde ki beslediğimiz kültür kaz ırkları ise tam bir sosyal yaşantı örneği göstermektedirler. Her gidecekleri yere piyade bölüğü gibi giderler. Önde öncü liderler yorulan bir arkaya geçerek önde liderlik el değiştirir, arkada ise geride kalanları toplayarak varacağı yere birlikte varırlar. Sürüdeki dişileri küçükleri, hastaları sürünün ortasında götürürler.
Kazlar, ayakta kalabilmek için, birbirinden güç alarak uzun yollarda daha kolay mesafe alabilmek için, içgüdüsel olarak kollektif çalışırlar, davranırlar. Hasta veya yaralanıp düşenlerini asla yalnız başına bırakmazlar. Bu da yaradan tarafından onlara verilmiş bir içgüdüsel olan bir davranıştır...
Peki doğada ki kazlar, kışın güneye uçmayı nereden biliyor?
Kazların beyinlerinde her gün ne kadar güneş ışığı olduğunu ölçen resmen bir saat vardır. Yaz sonu ve sonbahar başlarında günler kısalıyor ve kazlar bu şekilde güneye doğru yolculuğa hazırlanma zamanının geldiğini anlıyorlar.
Kazlar, sonbaharda göç etmeye hazır olmak için yaz ortasında göçe hazırlanmaya başlarlar. İlkbaharda doğan kaz yavruları çoğu göç zamanına kadar büyümüş olurlar. Yetişkin kazlar, eski tüylerini döktükten sonra, tüy dökümü adı verilen bir işlem olan yeni bir tüy dizisi üretir. Evcil kültür ırklarında bile bu tüy dökme faaliyeti sürmektedir.
Önlerindeki uzun uçuşlarda iyi durumda olmak ve vücutlarını kış soğuğundan korumak için vücut tüylerine ihtiyaçları vardır. Bu süreçte birkaç hafta boyunca kazlar uçamazlar ve avcılardan kaçınmak için su üzerinde kalırlar.
Sonunda kazlar dahil tüm kuşların Dünya'nın Manyetik Alanını Nasıl Görebildiğini bilim adamları buldular :
Dünyanın mevcut bulunan manyetik alanı, hayvan göçünden tutun Dünya'yı Güneş'in sert güneş rüzgarından korumaya kadar insanlar dahil tüm canlılar için hayati bir rol oynar. Şimdi, yakın tarihli bir çalışma, nihayet bazı kuşların Dünya'nın manyetik alanını görsel olarak nasıl gördüklerine ışık tutuyor. Kuşlar, Dünya'nın manyetik alanını, dünya üzerinde gezinmelerine yardımcı olmak için bir tür baş üstü ekran olarak kullanır.
Dünyanın manyetik alanı, dış çekirdekteki sıvı demirin hareketinin veya taşınımının bir sonucudur. Dış çekirdekteki sıvı metal hareket ederken, manyetik alana yol açan elektrik akımları üretir. Sıvı metalin bu manyetik alan boyunca sürekli hareketi, daha güçlü elektrik akımları ve dolayısıyla daha güçlü bir manyetik alan yaratır. Bu pozitif geri besleme döngüsüne jeomanyetik dinamo denir.
Bilim adamları, kuşların Dünya'nın manyetik alanını görebildiklerini bir süredir biliyor olsa da, kuşların bu manyetik alanı nasıl görselleştirebildikleri tam olarak belirsizdi. İsveç'teki Lund Üniversitesi'nden ve Almanya'daki Carl von Ossietzky Üniversitesi'nden Oldenburg'daki araştırmacıların yaptığı iki yeni araştırma, yeteneğin kuş gözlerindeki özel bir proteinin sonucu olduğunu keşfetti. İki araştımada Avrupa kızılgerdanları ve zebra ispinozları incelendi ve Cry4 adlı olağandışı bir göz proteini için kanıt bulundu. (Kriptokrom proteinleri uyku-uyanıklık döngüsünü, vücut sıcaklığını, kan basıncını ve hormonların salgılanma düzenini Güneş'in doğuşuna ve batışına yani aydınlık ve karanlık döngüsüne göre ayarlayan biyolojik saatlerde rol oynar.) Cry4 proteini, mavi ışığa duyarlı kriptokrom adı verilen bir protein sınıfının parçasıdır. Kriptokromlar hem bitkilerde hem de hayvanlarda bulunur ve çeşitli türlerde sirkadiyen ritimlerden sorumludur. (Dünyanın kendi ekseni etrafında yaklaşık 24 saat süren dönüşünün canlılar üzerinde oluşturduğu biyokimyasal, fizyolojik ve davranışsal ritimlerin tekrar edilmesi olarak tanımlanmaktadır.) Yukarıdaki iki kuş türünde, kriptokromların, özellikle de Cry4 proteininin varlığının, kuşların Dünya'nın manyetik alanını görsel olarak algılama yeteneğinden sorumlu olduğu görülmektedir.
Magnetoreception (manyetik algılama) olarak bilinen Dünya'nın manyetik alanını görme yeteneği, özellikle ışığın mavi dalga boyunun varlığına dayanır . Karmaşık süreç, Dünya'nın manyetik alanına duyarlı olan "radikal" ara molekülleri içerir. Dünyanın manyetik alanı, kuşun baktığı yönle ilgili olduğu için, ara radikal molekülleri farklı şekilde değiştirebilir ve kuşa Dünyanın manyetik alanıyla ilişkili olarak nereye baktığı konusunda bir fikir verebilir.
Araştırma ekibi ayrıca Cry4 proteininin göç mevsimi boyunca Avrupa kızıl gerdanlarında çok daha yüksek miktarlarda üretildiğini buldu. Kuşların Dünya'nın manyetik alanını tam olarak görselleştirme şekli daha fazla araştırmanın bir parçası olsa da, bilim adamları Cry4 proteininin kuşun görüşü üzerinde bir tür filtre görevi gördüğüne inanıyor. Bu filtre, kuşların Dünya'nın bir tür pusulasını görmelerini ve göç uçuşlarını buna göre yönlendirmelerini sağlayacaktır.
KAZLARDAKİ PSİKOLOJİK DA VRANIŞLAR:
- Kazlar için kısa mesafeyi uçmak yerine kısa mesafeyi yürümek daha kolaydır. Kazlar sürü halinde iken yakınlarında başka kazlarında olduğunda, diğer tarafta otlatmak için yolun karşısına geçmek sıklıkla meydana gelir, çünkü ebeveynler gençleri oluşacak tehlikelere karşı diğer kaz gruplarından uzak tutmak ister.
- “Göçmen kazları gece uçarlar mı ve uçarlarsa nereye gittiklerini nasıl bilebilirler?
Kazlar geceleri uçar. Harika hafızaları var ve gidecekleri yeri bulmak için hem karada hem de gökyüzünde yer işaretlerini kullanıyorlar. Kazların ayrıca gözün arkasındaki retinada insanlardan yaklaşık 12 kat daha büyük olan fotoreseptif konileri (Fotoreseptör hücre retinada bulunan ve ışığı elektrik sinyallerine dönüştürebilen özelleşmiş bir nöron tipidir.) vardır. Renkleri ve doğal noktaları insanlardan daha net görürler.
- Kazlar bir gözü açık ve bir gözü kapalı uyuyabilir. Bu yırtıcıları izlemek için kazların aşağıdan yukarıya kapanan göz kapakları vardır. Kazlar yorulduklarında tek ayak üzerinde dururlar, ancak bunu kışın ayakları sıcak tutmak için daha sık yaparlar, bu da vücudun geri kalanını yalıtır.
- Kazlar ayakta uyuyabilir. Bütün grubu korudukları için, çoğunlukla uyurken ayakta duran erkek kazlardır. Kazlar, bir helikopter uçtuğunda korna çalacak, ancak bir uçak uçtuğunda korna sesi çıkarmayacaktır. Kazlar gökyüzüne bakarken başını yana yatırır ve tek gözle yukarı bakar. Kazların inanılmaz hafızaları vardır. Yıllardır görmediğiniz kazlarla karşılaştığınızda ve sanki günler önce görmüş gibi insanı selamlıyorlar. Kazlar, insanları alçak bir homurdanma sesiyle selamlarlar. Sürekli sevdikleriyle fısıltı ile konuşur ve selamlaşırlar.
- Kazlar insanlarla birlikte sosyalleşmeyi severler. Eşler yan yana yatarken garip bir şekilde birbirlerini “ısırırlar”.
- Kazlar banyodan sonra kuyruklarını “sallarlar”.
- Kazlara önce onlara göz kırparsanız (sizi tanıyorlarsa) size onlarda göz kırpacaklardır.
- Kazlar kendileri için gerekli yiyecek, su, barınak ve üreme alanlarını sağlayan sulak habitatlarda yaşamayı sever. Ayrıca, ister doğal ister insan yapımı olsun, nehirler, göller üzerinde veya çevresinde yaşarlar. Kazlar iyi tanımlanmış ve korunan bölgelere sahiptir. Başka bir kazın kuyruğunu veya kanatlarını kovalayan ve ısıran bir erkek gördüğünüzde, bölgesini, eşini veya yavrularını savunuyor demektir.
- Kazlar, yuvalama mevsimi boyunca yuva yapan kaz (eşi) için son derece savunmacıdır.
- Kazlar, her zaman bir tehdit veya yırtıcı olarak yaklaşan insanın kusurlu olmasına rağmen, yuvalama mevsimi boyunca saldırgan olma ününe sahiptir. İnsanların yabani bir kuş gibi vahşi yaşamın davranışlarını anlaması ve yuva yapan kaza eşini koruyan kazlara yaklaşmaması gerekir. Bu kazlar sadece doğaları tarafından programlandıklarını, yani eşini korumak ve savunmak için bu saldırganlığı yapmaktadırlar. Sorumlu yetişkin olun ve yuva yapan kazlara asla yaklaşmayın ve çocuklarınıza kazların nasıl yuvalandıklarını anlatın; kazlara yaklaşmalarına veya koruyucu kazı kovalamalarına izin vermeyin.
- Yumurtadan çıktıktan sonra, kazların tutumunda inanılmaz bir değişiklik olur. Daha önce bölgedeki diğer kazları kovalarken, şimdi onlara karşı çok daha hoşgörülü hale geliyorlar. Bazen, bölgede başka kaz yavruları varsa, genellikle "kreşler" adı verilen sürüler halinde toplanırlar ve tüm yetişkinler tarafından onlara bakılırlar. Daha yaşlı, deneyimli kazlar bazen daha genç, deneyimsiz kazlardan (genç çiftin kazlara dikkat edemediğini görürlerse) kazları “kaçırır” ve yavrularıyla birlikte yetiştirirler. Orijinal ebeveynler ise geride kalacak ve grubu takip edecek, ancak kazlarını geri almalarına izin verilmeyecektir.
Kazlar kendi bölgelerinde savunma yapmada çok agresiftir. Erkek yuva ve beslenme alanlarını çevreleyen alanı korurken, dişi yalnızca yuva alanının kendisini korur. Erkek, yüksek sesle "ahonk ahonk" çağrısı yaparak davetsiz misafirleri uyarır. Bu davetsiz misafiri korkutmazsa, yuvarlanan boyun görüntüsünü verir (boyun dışa doğru uzatılır, baş ve boyun yay şeklinde ileri geri sallanır). Davetsiz misafir hala ayrılmazsa, saldırı hızlı bir şekilde takip eder.
- Kazlar çok çeşitli gıda maddelerini yerler. Kazlar otçuldur (bitkileri yerler) ve otlayıcılardır (otları yerler). Genellikle sabah erken ve öğleden sonra isw geç saatlerde beslenirler. Otlar, sazlar, tohumlar, meyveler, su ürünleri ve kökler gibi bitkileri yerler. Kazlar sarı ve beyaz nilüferler, gölet otu, milfoil (civanperçemi) 'nin tadını çıkarır. Kazlar darı, mısır, yulaf, soya fasulyesi, yeşil arpa, buğday, çavdar, yonca ve sorgum gibi ekili gıdalardan hoşlanırlar. Sonbaharda kazlar, onlar için iyi bir protein kaynağı olan meşe palamutlarının tadını çıkarır. Sonbaharda, yerden düşen yaprakları yemekten zevk alırlar.
- Tüm su kuşları gibi, kazların da bir çakıl kaynağına ihtiyacı vardır. Mozaik tipi çakıl yuttuklarında bu çakıl taşlıkta kalır ve bu da yiyecekleri sindirilebilir kısımlara ayırmaya yardımcı olur. Kalsiyum ihtiyacınıda sağlar. Su kuşlarında gaganın şekli (gaga değil) çok belirgindir. Tasarı, üst ve alt çeneye sahiptir. Kazların kemikten yapılmış dişleri yoktur, ancak çenelere karşı dizilmiş enine diş benzeri sırtlara (tırtıklı) kıkırdaktan (çıkıntılar/pürüzsüz) sahiptir. Bu sırtlar, göletlerin dibinden kökleri ve bitki örtüsünü çekmeye ve otları yukarı çekmeye yardımcı olur. Kazlar yemeğini çiğnemez, ancak yiyeceğini bütün olarak yutar ve sindirim sistemindeki çakıl, yiyecek parçacıklarını parçalar. Tıkanma ve solunum yolu enfeksiyonlarını önlemek için burun deliklerinin temizlenmesi gerekir. Kaz, tekrar tekrar suya sert üfleyerek burun deliklerini temizleyecektir. Kazlar su içerken gagasını suyu ağzına götürmek için kullanır ve ardından suyun boğazından aşağı akması için kafasını geri atar.
Kazların verimli ve dayanıklı yüzme için geniş perdeli ayakları vardır. Ayrıca inerken ayaklarını kırmak için kullanırlar. Ayaklar ayrıca kışın onları sıcak tutar. Ayaklar, sudayken veya tüylerinin içine sıkışmış durumdayken tüm kazın vücudunu sıcak tutar. Kazlar, donmuş bir gölet veya kar üzerinde yatarken ısınmak için ayaklarını tüyün altına sokar.
- Kazların sağlıklı kalabilmek için tüylerini her zaman temiz ve kuru tutmalıdır. Çenelerindeki çıkıntıları kullanarak her tüyü tek tek çekerek tüylerini temizlerler. Bu çok karmaşık bir iştir ve her tüyden kiri ve suyu çekmek için çok zaman harcarlar. Ayrıca fazla sudan kurtulmak ve havanın tüylere akmasını sağlamak için tüylerini sallar ve karıştırırlar. Daha sonra gagalarını ve kafalarını kullanarak (kuyruğun dibinde bulunan) yağ bezinden yağ alırlar ve göbek de dahil olmak üzere tüm tüylere yağ sürerler. Tüyleri yağlayarak kaz kuru, yalıtılmış ve parazitsiz kalır. .
- Kanatların üst kenarı omuzdur. Kanadın ön yarısının arkasında iki takım uçuş tüyü bulunur. Kazın bu tüyleri sağlıklı tutması hayati önem taşır. Bu tüyler birincil ve ikincildir. Kanatların üst ve alt kısımları, yırtıcılardan kamuflaj sağlayan farklı renklerdedir. Kanat açıklığı, altı fit uzunluğunda olabilir.
- Kazlar kuyruklarını yönlendirmek, suda dengelemek, havuz dibindeki köklerini oluştururken dengelemek, uçuş sırasında dengelemek ve iniş sırasında fren yapmak için kullanırlar. Kazlar kur yapma davranışı sırasında kuyruğunu kullanır. Bazen, çok üzgün olduğunda kuyruk tüylerini "yelpaze" olarak gören bir kaz göreceksiniz. Bu davranışı erkek kazın eşine veya kaz yavrularına çok yaklaşan başka bir erkek kazın saldırmak için koştuğunda da görülebilir.
- Kazların yaşayışları aile odaklıdır. Aile grupları çiftleşme mevsimine kadar bir arada kalır. Büyük ailelerin küçük ailelere üstünlüğü vardır. Herhangi bir büyüklükteki aile, aileleri olmayan eşleştirilmiş veya eşleştirilmemiş olanlara baskındır. Büyük sürü içindeki kazların sıralaması, yakın aile grubunun büyüklüğüne bağlıdır. Kazlar ömür boyu çiftleşir, çok sesli canlılardır ve dikkatli bakarsanız dillerini anlamak hiç de zor değildir. Kısa bir süreliğine de olsa ayrılan çiftler veya aile üyeleri, ayrıntılı bir selamlama gösterisiyle birbirlerini selamlarlar. Bu görüntü, çift arasında yüksek sesli korna ile erkek tarafından baş yuvarlama veya boyun germe içerir. Başın yuvarlanması sırasında boyun uzatılır ve baş ileri geri yuvarlanır. Kazlar da başlarını ve gövdelerini kaldırır ve kanatlarını çırpar. Lider kaz grupları, grubun geri kalanını yırtıcılardan korumak için yaralı bir kazı kovalar ve dışlar. Aynısı, bir grubun üyesi olmadığı bir gölete gelen veya yerleştirilen bilinmeyen bir kaz için de geçerlidir. Bu nedenle, kazların yaralandığında bulduğu gölete geri döndürülmesi hayati önem taşımaktadır.
Kazın sesi çok daha hızlı ve tiz bir "hink" veya "ka-ronk" iken, kaz daha yavaş, düşük perdeli bir "ahonk"a sahiptir. Eşleşen çiftler, çağrılarını o kadar hızlı değiştirerek birbirlerini selamlayacaklar ki, sanki sadece biri konuşuyormuş gibi görünecek. Tipik "h-ronk" çağrısı sadece erkekler tarafından verilir. Dişiler daha yüksek perdeli ve daha kısa bir "kısıltı" veya "hıh" verir. Perde de boynun konumuna göre değişir ve görüşmenin süresi bağlama göre değişir. Baskın bireyler, itaatkar sürü eşlerinden yaklaşık 60 kat daha seslidir. Kazların sesleri, orta ve büyük ırkların derin ka-lunk'larından daha küçük ırkların yüksek perdeli kıkırdama seslerine kadar uzanır. Araştırmacılar, kazların yüksek sesle selamlama ve alarm çağrılarından, besleyen kazların alçak gıcırtılarına ve mırıltılarına kadar yaklaşık 13 farklı çağrıya sahip olduğunu belirlediler. Dikkatli bir kulak ve sadık bir gözlemci, her sesi honking kaz/kaza koyabilecektir.
- Kaz yavruları, henüz yumurtadayken ebeveynleri ile iletişim kurmaya başlar. Çağrıları, selamlama “dikizleri”, tehlike çağrıları ve memnuniyet bildiren yüksek perdeli trillerle sınırlıdır. Kazlar, farklı yetişkin çağrılarına farklı şekillerde yanıt verir; bu, yetişkinlerin gençleriyle iletişim kurmak için çeşitli anlamlara sahip çeşitli çağrılar kullandıklarını gösterir. Kuşların, farklı kısımlarda olabilen hırıltılı yumuşak bir sesi vardır - "wheep-wheep-wheep" - ya da gergin bir kişneme - "wheee-oow". Tıpkı ergen insanlarda olduğu gibi, kaz olgunlaştıkça ses değiştiğinde, genellikle "çatlar" ve korna ile hırıltı arasında bir çarpı işareti gibi ses çıkarır. Bu, kazlar tamamen tüylenmeye başladığında ve iletişim kurmak için vücut hareketlerini kullanmaya başladığında fark edilecektir. Bir sürü havalanıp uçmaya hazır olduğunda, genellikle aynı anda korna çalarlar. Dişi, sürünün geri kalanı hep birlikte çalarken, gitme zamanının geldiğini belirtmek için ilk kornayı çalar. Dişi, sürüyü uçuşta uzaklaştırır.
- Seslendirmelerin yanı sıra, kazların gözlemlenmesi de çok ilginç olan bir "beden dili" kelime hazinesi vardır. Kazlar üreme davranışlarında tek eşlidir. Kazların kur gösterileri çok ayrıntılı olabilir. Gerek kışlama alanlarında gerekse yuvalama alanlarında bir bağ (erkek ve dişi kaz arasındaki bağ) kurarlar ve bu bağ ömür boyu sürer. İlk kur yapma davranışı, ikisi arasında karşılıklı boyun eğmeyi içerir, daha sonra yüzerler ve yüz yüze gelirler; ikisi de boyunlarını aşağı yukarı eğmeye başlarlar. Üreme mevsimi değişiklik gösterir, ancak genellikle şubattan nisan ortasına kadar gerçekleşir.
Eşini davranışlarına ve onu koruyabildiğini ne kadar iyi gösterdiğine göre seçen dişidir. Dişi, bir erkeği karada veya suda takip etmeye başlayarak veya her zaman yanında durarak seçimini belirtir. Çiftleştikten sonra kazlar, çiftin bir üyesi ölene kadar bağlı kalır. Kısa bir süreliğine de olsa ayrılan çiftler, özenle hazırlanmış bir selamlama gösterisiyle birbirlerini selamlarlar. Bu görüntü, çift arasında yüksek sesle korna sesi ve erkek tarafından kafa yuvarlanmasını içerir. Başın yuvarlanması sırasında boyun uzatılır ve baş ileri geri yuvarlanır. Kazlar da başlarını ve gövdelerini kaldırır ve kanatlarını çırpar. Çiftleşme mevsiminde çiftler birlikte dışarı çıkar ve yalnız kalırlar. Ofis binalarında yol kenarlarında orta şeritler halinde otlayan çiftler göreceksiniz. Havuzlarda ve göllerde daha az kaz göreceksiniz, çünkü çiftler seçilen yuvalama alanının yakınında kendilerine kapalıdır. Gölde yada, erkeklerin her yerde diğer erkekleri kovaladığını göreceksiniz. Kazlar kimin eş alacağı ya da onu seçen eşi koruyacağı konusunda kavga ederken şu anda çok fazla gürültü vardır. Kendi karmaşık kur davranışlarını geliştirip, çiftleştikten sonra kazlar, çiftin bir üyesi olarak ölene kadar bağlı kalır. Bir eş kaybolursa, hayatta kalan kaz uzun bir süre yas tutar. Uzun yasta istisna, ilk yıl için çiftleşen ve eşini kaybeden genç bir kaz; Çiftleşme mevsimi erken ise, hayatta kalan kişi başka bir eş seçebilir. Bir sonraki çiftleşme mevsimine kadar en az iki yıl yaşlı kazların yasını tuttuğunu gözlemledim. Gölde erkeklerin her yerde diğer erkekleri kovaladığını göreceksiniz. Kazlar kimin eş alacağı ya da onu seçen eşi koruyacağı konusunda kavga ederken çok fazla gürültü olur. Kendi karmaşık kur davranışlarını geliştirirler. Çiftleştikten sonra kazlar, çiftin bir üyesi olarak ölene kadar bağlı kalır.
Bir sonraki yazımda yine bu konularda buluşmak üzere..
Üreticilerimize hayırlı bol kazançlar dilerim.