İnsanoğlu hergün heran öyle farklı duygular içerisinde ki günü gününe, saati saatine, dakikası dakikasına tutmuyor. İncir çekirdeğini doldurmayan bir çift laf yüzünden hayatlarını cehenneme bile çevirebiliyorlar.
Kimisi gururuna yediremiyor, kimisi erkekliğine ....
Sürmüyor. Aynı çatı ev yada iş yeri birbirlerine dar geliyor, cehennem olup çıkıyor. Kalkıyorlar birbirilerine zarar veriyor, sonunda kadını yada birbirlerini sokağın ortasında tavuk boğazlar gibi boğazlıyorlar.
Ama şunu bilmeliler ki "Bu hayatın provası asla yok. Bu hayatı ne yeniden yaşayabilmek mümkün, ne de yaşadıklarımızı silebilmemiz....
Ah bir bilebilselerdi önemli olanın ilk defa değil son defada olsa sevebilmek olduğunu...
Her zaman tavuk otopsisi ,muhtelif mesleki konularda yazarken bu günde farklı konularda bir yazı yazmak geldi içimden. Yıllar önce bir arkadaşımın da dediği gibi galiba ben enteresan bir insanım!..
2005 yılıydı Çağan Irmak'ın "Babam ve Ben" filmi vardı sinemalarda. İzleyen herkes sinemadan ağlayarak salya sümük çıkıyordu. Arkadaşım iki kez gitmişti anlata anlata gözleri yaşararak bitiremiyordu. Birgün koluma girdi beni de götürdü sinemaya. Bende izlemeye başladım. Sonra içerdekilere gözüm takıldı. Ağlayan ağlayana. Evet biraz üzücü senaryosu vardı ama ben ağlıyacak bişey bulamadım, ya da o anki ruhsal durumuma göre öyle denk geldi. Hatta gülmek geldi içimden birde...
Arkadaşım bana kızdı "Çok ruhsuzsun Mustafa. Kalk çıkalım" dedi. Acaba gerçekten ruhsuz muydum! Yıllarca düşündüm durdum. Yani asker olabiliriz ama etten duvar da değiliz ki! Yani asker adam sevemez mi?
Fizikte rezonans denen bir olay var. Bir köprüyü dinamitle yıkamazsınız bir bölük askerle aynı tempo adımla yürürse yıkabilirsiniz. Galiba ben o gün rezonansa giremedim ağlayamadım. Rezonansa giren girmiş ağlıyan ağladı, banada onlara bakmak düştü...
İnsanlar yaşadığı Dünya'da sevgiyi de acıyı da anında yaşayabiliyor. Ama kaybettiğimizi bulabilmek de oldukça zordur.
Konumuza dönelim:
Yaşadığımız Dünya'da olaylara, kesitlerine, yaşananlara baktığımızda sevgilerde bir anlık bitebiliyor...
Peki biten sevgiler varsa bir insan yeniden sevemez mi?
Bu soru benim kafama çok takıldı. Çok erkek ve bayan arkadaşıma sohbetlerde bu soruyu çok yönelttim. Kimisinden olumlu tepki aldım kimisinden de üzerine azar işitir gibi tepki aldım. Neler neler söylendiler bana. Sonunda dilimin döndüğunce çalakalem bir kaç satır yazı yazmaya karar verdim dostlar.
Birisi diyor ki:
"Birini gerçekten sevdikten sonra bir başka birini sevebilirsin. Ama bu dönem çok zor ve çok acı verici olabilir. Sevmeye çalıştığın insana karşı belki haksızlık olabilir! Kandırmak gibi ..."
Ve devam ediyor :
"Seveceğin insanı doğru seçmelisin. Sonradan yalnız kalmamak adına ...
Ama şunu da unutmalı ki kimseyi tekrardan aynı şekilde sevemezsin.
Ya sevgin önce ki kadar olmaz, ya da beden olarak sevmeye çalıştığın kişinin yanında olursun. Ve yahut da da ruh olarak ilk sevdiğinin yanında olursun. Hiç kimseyi ilk sevdiğin insan kadar asla çok sevemezsin ..."
Görüyorsunuz ki bir anlık öfke patlaması sonucu insan terk ettiği ilk sevdiğini hep arıyor. O zaman sormak lazım madem arayacaksın sevgiyi bitirip ayrılmak niye? Sakin sakin oturup nerelerde neyi tükettiklerini, hata yaptıklarını, niye tahammül sınırlarını aştıklarını sorgulamaları, öz eleştiri yapmaları gerekmez mi? Malesef son zamanlarda ekonomik sıkıntılar toplumumuzda sevgi filan bırakmadı herşeyi tozu duman etti çıktı.
Devam edelim:
"Terk eden kişiyi acıtmaz, sıradan bir kişiden de farkı olmaz ayrılık. Ona hissettiklerin başkasının üzerinde de toplanabilir. Yeter ki hayatında tekrardan sevebilecek biri olsun.
Önce acı çekersin. Sonra unutamayacağını düşünürsün. Bu düşünceden dolayı sonraki seveceğinle yaşamaya çalışırsın.
Önce dinlediğin müzikleri değiştirirsin, farklı ortamlara akarsın. Arkadaşlarınla daha fazla vakit geçirirsin ve bir şekilde o duygularını susturursun. Zamanla alışmaya başlarsın.
Ve bir süre sonra ne zaman boşluga düşsen onun boşluğu yine de olur ama ona olan özlemi duymazsın. Zaman daha fazla geçtikce yavaş yavaş normal hayata uyum sağlarsın" diyor bir başkasıda...
Bir başkası da diyor ki :
"İnsanoğlu unutmaya programlıdır... Dolayısıyla hayatına biri çıkınca bir süre sonra o ilk sevdiğin de unutulur...
Değil midir ki, en çok yaratıcımızı, sonra ölmüş yakınlarımızı unuturuz! ilk Sevgili dediğin kimdir ki unutulmasın. Nelerin unutulduğunun mümkün olduğunu bir bilseniz inanamazsınız. Hemde ne sevgiler ne aşklar yaşarsın. Ama elbette eskilerde bazen minik de olsa bir köşede hatıra kalır. Önemli olan gecmişin geleceğine müdahele etmesine izin vermemektir. Hayat neleri unutturuyor biliyor musunuz insana hey heyyy" diyor bir kardeşimizde...
"Zor. çok zor unutmak. Unuttum diyorsun ama unutamıyorsun maalesef. Sürekli ona benzer birilerini arıyorsun farketmeden her yerde. Ve yine farketmeden onu başka yüzlerde yaşatmaya çalışıyorsun.
Gün geliyor elinde patlıyor. O zaman kendine bile itiraf edemediğin gerçek çıkıyor ortaya. Olmuyor, olmuyor.. Unutamıyorsun..
Onu asla unutamazsın ama yeni bir sevgi bir zaman sonra yüreğinin kapısını çalacaktır yeniden. Unutmak diye bir şey yoktur, sadece yokluğuna alışmak vardır.
Sosyal medya varken dünya kadar fotoğrafları yırtsan ne olur ki ? Yarın bir gün evlenmiş belki de çocuğuyla beraber fotoğrafını görmek düşüncesi bile insanı tuhaf eder. Bir zamanlar birlikte hayal kurulan insanın artık bir yabancı olması çok zordur." Diyor bir başkası da...
Ve devam ediyor :
"Evet, tekrar sevmek mümkün. Ancak bu sorunun derinliklerinde kalp kırıldıktan sonra tekrar sever mi? yatıyor olabilir mi? Kalbini kıran birini tekrar sevebilir misin? Aslına bakarsanız bu soruların tamamının cevabı sizde.
Tekrar sevmek , bitmeyen bir sevginin göstergesidir. Aynı kişiyi yeniden sevmek ilişkilerde kırılan kalbinizin oluşturduğu baskı ile ortaya çıkar. Kırıldınız ve ya incindiniz artık onu istemediğine dair kendince fikirler edinirsiniz."
İşte dönüyor dolaşıyor hep konu ilk sevilenin unutulamıyaçağı yönünde ifade ediliyor.
Peki gerçekten bir insan birisini tekrar sever mi ?
Tekrar sevmek
için:
Kendine güvenmek ve yalnızken rahat hissetmek önemli bir yaşam becerisidir. Ancak, kalp kırıklığı ile uğraşırken, kendiniz için yapabileceğiniz çok şey vardır. Bu süre zarfında, güçlü bir destek sisteminiz olması gerekir. Bu kötü zamanlarını en güvendiğin arkadaşının yanında geçirmek, hızlı bir şekilde tekrar sevmene olanak sağlacaktır.
Etkileyici yazılar yazmak veya düşünceleriniz ve duygularınız hakkında yazmak, insanların depresyon ve anksiyete gibi kalp kırıklığından sonra getirdiği olumsuz duygularla başa çıkmalarına yardımcı olduğu kanıtlanmıştır. Dilerseniz bu gün düşünce Kataloğunda hikayenizi anlatarak kendinizi rahatlatabilirsiniz.
Düşünme ve kendi kendimize konuşma şeklimiz duygularımız üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir. Bu özellikle bir ayrılıktan kurtulurken önemlidir. Yeniden sevmeyi öğrenebilmeniz için, iyileşme sürecini kolaylaştırmak için aşk hayatınızın geleceği hakkında olumlu düşünmeniz gerekir.
Meditasyon, yoga ve egzersiz, tekrar sevmeye hazırlanmanın “kalp kırıklığından iyileşme” aşamasında size önemli ölçüde yardımcı olabilir. Meditasyon ve yoga, kaygı ve gerginliği azaltan derin nefes alma tekniklerine odaklanır. Vücudunuzu hareket ettirmenin yanı sıra, uygulamalar da şu anda yaşamayı teşvik etmeye çalışır.
Bazı durumlarda, eski sevgilinizle hissettiğiniz arkadaşlığı değiştirmek için bir ayrılıktan sonra tekrar aşık olmaya istekli olabilirsiniz. Kalp kırıklığından sonra tekrar sevmek büyük bir başarı olsa da, acele etmemek en iyisidir.
İyileşmek için kendinize yeterli zaman verdikten sonra, yeni insanlarla tanışmak için kendinizi ortaya koymalısınız.
Diyor uzmanlarımızda....
Bende naçizane diyorum ki :
Keşke söyle olsaydı!, böyle olsaydı demektense nerelerde neyi tükettiklerini, nerede hata yaptıklarını, niye tahammül sınırlarını aştıklarını sorgulamaları, öz eleştiri yapmalarının yerinde olacağını belirtmek isterim. "Dünya'da en kolay tesis edilen şey Sevgidir ve saklanması en zor olan şeyde yine sevgidir" diyorum.
Sevgi ile, sağlıcakla kalın sevgili dostlar....