Mevsimin yağışlı ve nemli olması nedeniyle ülkemizin muhtelif yörelerinde kolera belirtilerine rastlanılmasından dolayı kanatlı kolerası ile ilgili hayvan sahiplerimize bilgi verme, uyarma ihtiyacı doğmuştur.
Kanatlı kolerası tavuk, hindi ve diğer kanatlıların, kuşların bakteriyel bir hastalığıdır. (Gram negatif bakteriyel bir enfeksiyon) Perakut (çok şiddetli), akut (şiddetli), septisemik (kan zehirlenmesi), kronik olarak seyreder, bulaşıcı ve öldürücü bir hastalıktır. Kuş pastörellozu, kuş hemorajik septisemisi olarakda anılır.
Bulaşma ve ölümler ani şekillenmektedir. Pasteurella multocidanın üç alt türü içermesine rağmen tek bir tür olarak kabul edilir: multocida , septica ve gallicida . Alt tür multocida , hastalığın en yaygın nedenidir, ancak septik ve gallicida da kolera benzeri hastalığa neden olabilir .
Tavuk kolerası sıcak ve ılık yağışlı ülkelerde daha çok görülmektedir.
Hastalık enzootik bir seyir takip ederek kanatlılar arasında büyük ekonomik kayıplara yol açmaktadır.
Hastalığa birçok kanatlı hayvan duyarlıdır. Ancak hindiler tavuklara, ergin tavuklar genç tavuklara ve tavukların bazı ırkları da diğer tavuk ırklarına oranla çok daha fazla duyarlıdır.
Tavuk kolerası daha çok tavuk, ördek, hindi, kaz gibi evcil kanatlılar ile sülün, keklik gibi av kuşlarında görülür. Serçe ve güvercinler deneysel infeksiyonlara çok duyarlıdırlar.
Bulaşma:
Sindirim, solunum, deri, konjunktiva yolu ile olabilir. Kanatlı kolerası, kontamine (bulaşık) içme suyu, dışkı ve burun akıntısı yoluyla sürüye yayılabilir.
Kanatlı kolerasından ölen kuşların leşleri oldukça bulaşıcıdır.
Hastalıktan kurtulan veya gizli infekte olan kanatlılar yaşlı hindi ve tavukların dışkıları ve ağız salgıları ile mikrop çıkartmak suretiyle infeksiyonun bulaştırılmasında önemli rol oynarlar
Yayılışı :
Hastalık etkenine sağlam hayvanların yutak, larinks (gırtlak) ve sindirim sistemlerinde fakültatif patojenik (Konakçı direnci kırıldığında hastalık oluşturan) olarak rastlamak mümkündür.
Yorgunluk, açlık, susuzluk, fena bakım ve beslenme, soğuk, rutubetli ortam, kafeslerin dar oluşu ve mevsim değişiklikleri gibi doğal direncin kırıldığı durumlarda mikroorganizma üreyerek dokuları istila edip, hayvanları hastalandırır.
Gram negatif bakteriyel bir enfeksiyonun çıkış ve yayılmasında insektaların, (bilhassa keneler) serçe, karga, atmaca, akbaba, güvercin gibi yabani kanatlıların rolü bulunmaktadır.
Sindirim sisteminden giren ve gerekse larinks (gırtlak) ve farinks (yutak) mukozasında bulunan mikroorganizmalar, buralarda üredikten sonra mukozaları geçerek kan dolaşımına ulaşırlar.
Kanda septisemi tarzında çoğalarak tüm organ ve dokulara yayılırlar.
Kan damarlarının cidarlarında da zedelenmeye neden olan hastalık etkenleri kanın dışarı sızmasına yol açmak suretiyle tipik bir hemoraji (kanama) tablosu oluştururlar.
Hastalık etkeni doku ve organlardan başka eklem, sakal, ibik, kulak ve yumurtalıklara lokalize olabilir.
Belirtiler :
Akut vakalarda kuluçka süresi 2-3 gün kadar kısadır. Hastalığın etkisi ani olur ve ölüm hastalığın ilk belirtisi olabilir.
Etkilenen kanatlılar aşağıdakileri içeren semptomları gösterebilir:
- Yüksek ateş
- Siyanoz (cilt, dal ve tarakta mavimsi renk değişikliği)
- İştah kaybı
- Karıştırılmış tüyler
- Ağızdan mukus akıntısı
- Yeşil sulu ishal
- Solunum zorluğu
- Ani ölümler
- Eklemler, ayak pedleri, gözler, boğaz şiştir.
- Ölümden hemen önce, taraklar ve gerdanlar şişer ve mavimsi veya mor renge döner.
Hayatta kalan kanatlılar ya kronik olarak enfekte olur ya da iyileşir, diğerleri ise aşırı kilo kaybı ve dehidrasyon nedeniyle ölür. İyileşen kuşlar taşıyıcı olarak kalabilir.
Bakımsız ve özellikle, A vitamini noksanlığı gösteren hayvanlar hastalıktan çok etkilenirler.
Akut olgularda kanatlıların ölmesi hastalığın ilk belirtisi olabilir.
Şekillenen lezyonların çoğunun vasküler (damar sistemi) bozukluklarla ilgili olduğu ortaya konulmuştur.
Özellikle, şekillenen hiperemi (kanlanma), karın boşluğunda bulunan bağırsak damar cidarlarında daha da belirgindir. Peteşiyel (Ciltte nokta biçiminde kanamalar) ve ekimotik hemorajiler (Kanın veya alyuvarların kalp ve damarlar dışına çıkması) özellikle, subepikardiyal (Miyokardta epikard tabakasının altı) ve subserozal kısımlarda oldukça yaygındır.
Peritoneal (karın zarı) ve perikardiyal sıvılarda sık sık artış gözlemlenir.
Karaciğerde ödem şekillenebilir ve üzerinde multiple küçük nekrotik odaklar dikkati çeker.
Pneumoni (zatürre) de şekillenebilir ve özellikle, hindilerde daha dikkat çekicidir.
Kronik olgulardaki belirtiler ve lezyonlar, genellikle, infeksiyonun lokalizasyonu ile ilişkilidir.
Sternal bursa, sakal, eklem, tendo kılıfı ve ayak tabanı, genellikle, fibrinosuppuratif eksudat birikmesinden dolayı şişmiştir.
Perakut form: Hastalık hiçbir klinik belirti göstermeksizin ani ölümlerle kendini gösterir.
• Akut ve subakut form:
Ateş, depresyon, durgunluk, iştahsızlık, titreme, tüylerin kabarması, uyuklama, solunum sayısının artması ve ağızdan
mukoid bir akıntının gelmesi gibi genel belirtiler yanısıra yeşil bir ishal, ibik ve sakalların morarması gibi tipik belirtiler dikkati çeker. %5-20'lik ölüm oranları hastalığın erken evrelerinde oldukça yaygındır ve hatta %45'e kadar çıkabilir. Hastalık kronikleştikçe mortalite ayda %2-5'e düşebilir.
Kronik form:
İnfeksiyonun kronikleştiği durumlarda hasta hayvanlar uzun süre ayakta kalırlar. Mortalite oranı düşüktür. Mikroorganizma birçok doku ve organlara yerleşerek ürediği için çeşitli lokalize lezyonlar şekillenir.
a) Nezlevi şekil: Lezyonlar, genellikle, burun ve sinuslarda yerleşmişlerdir. Hayvanların başı şişkin, ağız ve burundan kirli akıntılar gelir. Eksudatif konjunktivitis ve farinjitis de şekillenebilir.
b) Otitis şekli: Lezyonlar çoğunlukla orta kulak ve beyinde şekillenir. Hayvanlarda tortikollis sonucu boyun çarpıklığı ve denge bozukluğu ortaya çıkar.
c) Deri şekli: Lezyonlar sakal ve ibiklerde meydanagelir. Sakallarda oluşan ödemler başlangıçta sıcak ve ağrılı olup, sonraları soğur ve sertleşir.
d) Artiritis şekli: Lezyonlar kanat ve bacak eklemlerinde lokalize olur. Eklemlerde ödemler şekillendiğinden hayvanlarda topallık gözlenir.
e) Peritonitis şekli: Yumurtalık ve içorganlardaki yangı sonucu lezyonlar oluşur. İştahsızlık ve zayıflama ile birlikte yumurtlayan hayvanlarda yumurta veriminin düşmesi dikkati çeker.
Kısacası :
- İştahsızlık
- Durgunluk
- Titreme
- Tüylerde kabarma
- Krem beyaz rengi ve yeşil renk ishal ve dışkılarda uzama
- Ibiklerde ödem
- Gaga ve göz etrafinda siyahlık ve ödem
- Sakallarda ödem
- Burunda akıntı
- Ağızdan su akıntısı
- Tortikollis dediğimiz boyun eğrilikleri
- Denge bozuklukları, geriye takla atmalar
- Bacak eklemlerinde ödemler, ayaklarda kısmi felç
- Verimde düşme
- Çoklu ölümler
Otopside :
Epikardiyal yağ dokusunda peteşiyal kanamalar ve karaciğerde fokal nekrozlu miyokard otopsi bulgularına dayanarak olası tanı konulabilir. Kış aylarında çok sayıda su kuşunun, kanatlının ani ölümü, kümes hayvanı kolera teşhisi için daha fazla destek sağlar. Kesin tanı, taze bir örneğin kalp kanından P. multocida'nın izolasyonu ve tanımlanmasına dayanır .
Perakut şekilde yaygın bir hemorajiden başka bir şey görülmez.
Akut ve subakut formlarda ise; kalp üzerinde ekimozlar ve bağırsaklardaülserler görülür.
Karaciğer koyu renkte olup üzerinde toplu iğne başı büyüklüğünde yaygın nekrotik odakların şekillendiği dikkati çeker. Yumurtalıklar yer yer yırtılmış ve solgun bir renktedir.
En belirgin brüt lezyonlar epikard ve miyokardda ve bazen de taşlık yüzeyinde peteşiyal kanamalardır. Karaciğerde fokal nekroz ve akciğerlerde hemorajik konsolidasyon sıklıkla görülür. Solunum tutulumu ile, üst trakeada en belirgin olan nezle eksüdasının kanıtı vardır. Bağırsak yolu genellikle boştur veya ince yeşilimsi bir sıvı içerir ve serozal yüzeyde kanamalar olabilir.
Kısacası otopside :
- Karaciğerde kanama, renk koyuluğu, çabuk parçalanma ve necrotik odaklar
- Böbreklerde kanama
- Dalakda kanama
- Bağırsaklarda ülser,
- Eklemlerde iltihap
- Yumurtanın karın bosluğuna düşmesi
- Kalpte kanama
Bu hastalığı birçok hastalık ile karıştırmak mümkündür. Bunlar arasında Botulismus, Hemorajik enteritis, Newcastle, Tavuk tifosu, Newcastle, İnfeksiyöz koriza, Avitaminozis Çiçek, Enteritis, Crd, İnfectiosa Bronchiatis, Psittakozis/Klamidiyozis, CRD, Adeno virus infeksiyonları, ve Toksikasyonlar gibi hastalıklarla karıştırılabilmektedir.
Koruma ve Kontrol :
.
İyi bakım ve işletme yönetimi hastalığı önlemek için önemlidir.
Hastalıktan korunmak amacı ile hindiler tavuklardan ayrı yerde yetiştirilirler.
Yaşlı tavuklarla gençler bir arada bulundurulmaz.
Hastalıktan şüphelenildiği durumlarda gerekli sanitasyon ve medikasyon işlemlerine başvurulur.
Kümeslerde çok iyi dezenfeksiyon yapılmalıdır. Hastalar sağlamlardan ayrılmalıdır.
Yem ve sulara hekiminizin önereceği ilaçların yanısıra kombine vitamin takviyesi yapılır.
Rinitis, topallık, zayıflama, ishal, tüylerin kabarması, iştahsızlık ve yüzün şişmesi gibi klinik belirti gösteren hayvanlar kümesten çıkarılmalıdır.
Ölümden önce, kuşlar konvülsiyonlar, koordine olmayan çırpınma, sertlik ve hızlı nefes alma sergileyebilir. Akut ölmeyen kuşlar, halsizlik, titreme ve büzülme belirtileri gösterebilir. Bazen solunum sesi, hapşırma ve yapışkan burun akıntıları gözlenir. Havalandırmayı çevreleyen tüyler, gözler ve gaga, salgı ile keçeleşebilir. Macunsu ve sarı olarak başlayabilen dışkılar, bağırsak ülserasyonuna bağlı olarak kanlı hale gelebilir. Kanatlı kolerasından kronik olarak etkilenen kuşlarda kilo kaybı, karında şişkinlik, topallık ve eklem büyümesi görülür.
Kümese dışarıdan kontrol edilmemiş hayvanlar sokulmamalı ve mevsim değişikliklerinde, özellikle, soğuk havalarda veya stres faktörleri olabilecek koşularda hayvanlara iyi bakım yapılmalıdır.
Kümesler, suluklar ve yemlikler daima temiz tutulmalı ve hastalık görüldüğünde iyice dezenfekte edilmelidir.
Diğer taraftan yabani kuşların kümeslere ve yemliklere girip ulaşmasına engel olunmalıdır. Kanatlı kolerasının su kuşları arasında yayılma mekanizması bilinmemektedir. Evcil kümes hayvanlarında hastalık yayılması yutma, mekanik olarak eklembacaklı vektörleri veya soluma yoluyla olduğuna inanılmaktadır.
Bir dizi ilaç kümes hayvanı kolerasından ölüm oranını azaltacaktır; bununla birlikte, tedavi kesildiğinde ölümler devam edebilir, bu da tedavinin sürüden P multocida'yı ortadan kaldırmadığını gösterir. Enfeksiyonun ortadan kaldırılması, nüfusun azalmasını, binaların ve ekipmanların temizlenmesini ve dezenfeksiyonunu gerektirir. Öncül daha sonra birkaç hafta boyunca kümes hayvanlarından arındırılmalıdır.
Antibiyotik kullanıldığında erken tedavi ve yeterli doz önemlidir.
KAYNAKLAR/ ALINTILAR
1. Mustafa Kemal Bektaş - Tavuk Kolerası
2. Uzm. Vet. Hekim Yücel Ası - Tavukculuk Kılavuzu
3. Prof. Dr. Müjgan İzgür & Doç. Dr. Mehmet Akan - Kanatlı Hayvan Hastalıkları
4. Cemal Erensayın - Tavukculuk 1,2,3
5. Vet. Hekim Velican Çelik - Kanatlı Sağlık Temel ilkeler ve Uygulamaları