Türkiye Cumhuriyeti Devlet’i kuruluşundan bu zamana kadar her daim ‘Çakallar ve tilkilerin’ sinsi oyunları ile karşı karşıya kalmıştır. Evveline baktığımız zaman Beylikten Devlet’e geçiş döneminden ; Devlet’ler kurup, Devlet’ler yıkan Türk Milleti ne acıdır ki ‘Hainler’ ile imtihan edilmiştir. Bu sinsi oyunların daima arka kısmında ‘Emperyal’ düzenin soytarıları ve ‘Siyasal İslam’ leş kargaları olmuştur. Ya ‘Din elden gidiyor’ diyerek kalkışmışlardır. Ya da ‘Millet birbirini yiyecek’ diyerek Devlet yönetimini sekteye uğratacak eylemlerde bulunmuşlardır. Bu bahsettiğim eylemlerden biri şudur ki ; Askeriyenin yönetimi ele geçirmesi, yani ; Darbe dediğimiz eylemdir. Mevcut olan yönetime ‘Emperyal’ sistemin uşaklığını yapan üniformaya bürünmüş sözde askeri kesimin yani kızılların yaptıkları harekettir.
Bu hareketlerden biri de 15 Temmuz 2016 senesinde; Siyasal İslam’ın baş aktörü, münafıklığın vücut bulmuş hali, emir ve talimatlarını localardan alan, Salyangoz satıcısı, Türklük ve İslam düşmanı, Bölücülük ve emperyalizmin uşağı FETO denilen okyanus ötesinde barınan ; Mezopotamya ve Amerika karışımı olan melez faredir. Yapmış olduğu darbe girişimi ile Türkiye Cumhuriyet’i Devlet’inin yönetimini kendi örmüş olduğu örümcek ağı ile çepe çevre sarmak ve Türkiye üzerindeki böl parçala sisteminin sahiplerine zemin hazırlamak idi.
FETO demek PKK demektir. Farkı yoktur. Aynı düş ve düşüncenin yapıtları ve sözcüleridirler. FETO demek YPG demektir. Marksist yapının Emperyal yapı ile olan aşkı sonucu hareket etmektedirler. FETO demek Okyanus ötesinde Türklüğün ve İslam’ın düşmanlığını yapan Kızıl oyun demektir. Yıllarca Türkiye’de ve yurt dışında Siyasal İslam teorileri ile timsah göz yaşları ile her yere çöreklenen ve bu yapıya müsaade eden yönetici ve ileri gelenlerin göstermiş oldukları hain tutumlar ile FETO siyasi ayağı halen tamamıyla temizlenmiş değildir. Torpilin ve Liyakatsizliğin baş gösterdiği her yerde FETO otu bitmektedir. Hainliğin ve Din istismarının olduğu her yerde FETO denilen tapınak Donkişot’u bitmektedir.
15 Temmuz Türklüğe ve İslam’a çekilen kılıç demektir. Bu şuursuz eylemin ardı arkası topyekun araştırılmalı ve gerekli siyasi ayak temizlenmelidir. Milli ve mukaddes değerlere düşman olan bu sistemin çarkına çomak sokan yine Türk Milliyetçileridir. 15 Temmuz gecesi bu yapılan kahpe girişimin ardından Türk Milliyetçilerinin Lideri, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ Beyefendi ;Parti Genel merkezine gelerek, partinin bütün ışıklarını yakarak gerekli çağrıyı vermiştir. Sözde ‘Vatan, Millet, Sakarya’ naraları atanlar ‘Etekler ardında’ saklanırken Milliyetçi Ülkücü Hareket Genel merkez lambalarını yakarak ‘İşte Biz buradayız’ demiştir. Bu ruh Türk Milliyetçiliğinin esasında ve varoluş sebebinde yer almaktadır. Bu ruh Milliyetçi Türkiye ve Kızıl Elma ülküsünün mayasında yer alan ve Nizamı Alem kavgamızda; Devlet-i Ebet Müddet ilke ve ülkümüz ile harmanlanan ruhtur.
15 Temmuz da Türk Milletinin ve Devletimizin dibine döşenen Emperyalizmin dinamitlerinin fitillendiği andır. Bu dinamit ve ateşi dört gözle bekleyen sadece FETO değildir. Avrupa başta olmak üzere, FETO gibi terör örgütlerinin her kanadı leş kargası misali bekleyiş içindeydiler. Sınırlarımızda hazır halde bekleyen PKK, YPG birlikleri ve bahsi gecen kelplerin iplerini tutan sahipleri..
Bugün 15 Temmuz için masal diyenler, Yeni kapı ruhunu tuz ruhu misali idrak edenler, 15 Temmuz gecesi yapılan o eylemi ; Tırnaklarını yiyerek heyecanla seyredenlerdir. Siyasal İslam da, Marksizm de benim penceremde aynı yapıdır. Her ikisi de Emperyalist bir akımdır. İpleri tutan kimi zaman Kandil, kimi zaman ABD, kimi zaman ise Kızıllar. Ama sonuç itibari ile aynı halin lacivert kısımlarıdırlar.
Terör örgütünün iyi ve kötüsü olmaz. Hain haindir. FETO ve PKK farkı olmayan yapılardır. Yıllar evvelinde FETO denilen mendeburun faaliyetlerinin durdurulması çağrısını yapan Dr. Devlet BAHÇELİ Beyefendiye ; üslupsuz bir tavır ile karşı çıkanlar bugün o kucakta dans edenlerdir. İleri görüşlülüğü ile Devlet Adamlığı ile 15 Temmuz gibi sinsi bir halin ayyuka çıkmasından bu yana da, bu leş kargalarına aman vermeyen yine Devlet BAHÇELİ beyefendidir.
Son olarak şunu belirtmek isterim Türk Gençliği Milli kin ile yetişmeli. Bu yapılan eylem parti tekeline girmemelidir. 15 Temmuz da meydanlarda baş kaldıran ülkücüler ‘Sosyal Medya’ için veya afişler için yapmadı. O sebeple Türk Milletinin Milli direnişidir bu olay. Herhangi bir zümre ya da partinin tekelinde olan bir eylem değildir. Her zaman Ülkücü Hareket olarak üzerimize düşeni yaptık ve yapmaya da devam edecez.