Ey İslam'ın nuru, Türklüğün gururu Ayasofya!
Şerefelerinde fethin, Fatih'in şerefi,
Işıl ışıl yanan muhteşem mabet!
SERDENGEÇTİ
Evveli de, ahiri de Türk İslam’ın ebedi mabedi olan Ayasofya; Bizim haklı davamızdır. Türk İslam Ülkücülerinin kırmızı çizgisidir. İslam âleminin gözdesidir. Fatih Sultan Mehmet Han Hazretlerinin bizlere kutlu emanetidir. Ayasofya demek İstanbul demektir. Ayasofya demek; Türk İslam âleminin nişanesi demektir.
Ayasofya neden Türk İslam Ülkücülerinin kırmızı çizgisidir; şöyle belirteyim. Ayasofya davası cennet mekân Osman Yüksel Serdengeçti’nin, hâkim karşısına çıktığı ve uğrunda türlü yaptırımların yaşandığı kutlu bir kavgadır. Ulu ceddimiz Fatih Sultan Mehmet’in, kutlu emaneti olan Ayasofya davamızda; müze halinden çıkarılıp yeniden kilise haline getirilmesi içim, neşriyatlarında yunanlar ve İstanbul da bulunan yerli Rumların bu tutumlarına karşı Türk İslam ülkücüsü Osman yüksel beyefendi ‘’ kalemini şahlandırarak’’ Ayasofya yazısını neşreder. Ayasofya davası bu şekilde zuhur eder.
Serdengeçti; 1944 Türkçülük Turancılık davasında, Ankara DTCF felsefe öğrencisidir. Öğrenimi sürdürürken, komünist Sabahattin Ali adlı konservatuar öğrencisine attığı ilk tokat ile başlar tabutluk destanı. Tek kişilik düzenli ordu olarak bilinen Serdengeçti milli ve manevi değerlerin yok edilmeye çalışıldığı bu sürede öğrenimini tamamlayamamış ve daha sonraki müracaatları netice vermemiştir. Türk İslam ülkücüsü Serdengeçti, tarih sahnesine 1944 Türkçülük Turancılık davası ile destan yazmaya başlar. Akabinde Ayasofya’nın yeniden kilise olmasını talep deden Rumlara tepki olarak bir Müslüman Türk genci olarak, 33 sayılık Serdengeçti dergisinin 17. Sayısında MEŞHUR Ayasofya yazısını neşreder.
Yazının neşrinin akabinde savcılık Serdengeçti’nin yazısını TCK 161. Madde ‘’ milli menfaatlere zarar verici, herhangi bir faaliyette bulunan’’ kişi babında mahkeme süreci başlatılır. İşin en garip tarafı şudur; Ayasofya yazısının neşrinden tam 9 ay sonra yapılır mahkeme süreci. Milli mukavemete zarar verici gördükleri Ayasofya yazısı için Serdengeçti hakkında 24 ay ağır ceza hapsi istenir. İlk celse 30.05.1953 tarihinde olur ve hakkında idam istenir.
Serdengeçti böyle bir süreçte ‘’ Savcı iddianameyi yanlış yeri şaşırmış olsa gerek, bunu milli mücadele döneminde açtıkları yaraları, hala kanayan, söndürdükleri ocaklar halen tütmeyen camileri yıkıp taşlarını helâ yapmak için kullanıp Kıbrıs meselesini bahane ederek Atina sokaklarında nümayişler yapan aleni Türk düşmanlığı yapılan yunus dostlarımıza(!) göndersin. Böyle bir mahkemenin Türkiye de yapılması üzücü ve ürpertici bir durumdur. İfadesi ile tepkisini belirtmiştir. Gerçekten, şaşılacak bir durum söz konusu. Topyekûn bize ait olan Müslüman Türk’ün heyecanını dile getirdiği için, Ayasofya Müslüman Türk’ün haklı davasıdır dediği için ve Ayasofya’nın o halinden rahatsızlığını beyan ederken ‘’ Milli menfaatlere zarar ve kışkırtmadan ötürü yargılanmaktadır.’’
1944 de Türkçülük Turancılık davasında yargılanan serdengeçti yine aynı milli değerlere sahip çıktığı ve haykırdığı için aynı yargı huzurundadır.
Ayasofya,
Ey muhteşem mabet;
Gel etme,
Bizi terk etme!
Bizler, Fatih'in torunları, yakında putları devirip,
Yine seni camiye çevireceğiz.
Savcı gerçekten bu davayı yanlış yere getirmiş. Kendi değerlimizi ve kendi kimliğimizi korumak, yaşamak ve yaşatmak gayesinde olan Serdengeçti Ayasofya Türk ve Müslüman mabedi dediği için sorgulanmakta ve ifade vermektedir. Biz ne vakitten beri, kendi değerimizi koruduğumuz için bu hale düşer olduk diye sorgulamak da hepimizin hakkıdır. Bugünkü süreçte Sosyalist kafalar ve Marksist zihniyetler aynı fikrin zuhurundan yola çıkarak, Ayasofya ruhuna karşıdırlar. Zilletin ittifakının baş borazanları Ayasofya davamızdan rahatsızdır. Ayasofya Türk ve İslam düşmanlarının kalbinde yaradır. Rum sözcülüğünü yapan kimsesizle neden Ayasofya ruhundan rahatsızdır. Bugün Ayasofya rahatsızlığı çekenler; Kandil, Moskova, Pensilvanya, Mezopotamya mikrofonluğu yapanlardır. Alenen bu düşmanlığı yapanlar ‘Diyalog ve Mozaik’ bir zihniyetin ürünleridir.
‘’Sanki karşımda Müslüman bir Türk değil! Athenagoras’ın mümessilini görüyorum’’ derken Serdengeçti, tam da bugünkü doğacak sorunların ardında ki elden bahsediyor. Osman Yüksel’in yazısından ötürü bilirkişi tayin edilen Prof. İsmail Hakkı BALTACIOĞLU raporunda ‘’ Mili menfaatlere zarar verici ve kışkırtıcı nitelikte olmadığını’’ beyan eder. Lakin raporun bu hususu dikkate alınmaz ve yine bildiklerini okurlar. Bilirkişi raporunun dikkate alınmasını ifade eder Serdengeçti. Lakin bilirkişi raporunu hazırlayan kişinin ‘şahsi görüşü’’ diyerek konuyu o şekilde kapatırlar.
Vakıflar kanunu gereği, Ayasofya; Müslüman Türk’ün mahiyetinde olduğunu hukuki bir dayanak olduğunu da ekler Serdengeçti beyefendinin avukatı. Hangi yolu deneseler de Ayasofya Türk ve İslam’ın haklı ve meşru davası olduğunun önüne geçememişlerdir. Türk ve Yunan dostluğunun, bozulacağını beyan edenler ; yakıp yıkan Rumlardan bihaber midirler !
Doksan iki kere mahkûmiyet kararı verilen serdengeçti Ayasofya davası esnasında, Malatya hadisesinden ötürü mahpusta verir müdafaasını.
Ayasofya’da yeniden ezan okunmasını, Kuran tilavetini arzulayan Osman Yüksel Serdengeçti, Kutlu davamız olan Ayasofya için bu şekilde çile çekmiştir. Ayasofya Türk İslam Ülkücülerinin haykırışıdır. Fatih Sultan Mehmet Hz. Bizlere emanet ettiği bu mübarek ve bu kutlu mabet: EZAN SESLERİ İLE YENİDEN ALTINDA TOPLAYACAKTIR MÜSLÜMANLARI !!!
Putperest Roma'ya yeni bir mezar kazacaklar, sessiz ve öksüz minarelerinden yükselen ezan sesleri fezaları yeniden inletecek! Şerefelerin yine Allah'ın ve O'nun sevgili peygamberi Hz. Muhammed'in aşkına, şerefine ışıl ışıl yanacak; bütün cihan Fatih Sultan Mehmet Han dirildi sanacak
Bu olacak Ayasofya,
Bu muhakkak olacak...
İkinci bir fetih, yine bir ba'sü ba'delmevt...
Bugünler belki yarın, belki yarından da yakındır,
Ayasofya, belki yarından da yakın!
ERTUĞRUL SUBAŞI 10.06.2020