"Amazon", Yunanca bir kelime olup, dilimize, F(ı)ransızca'dan girmiştir.
"Amazone, n.f. Femme d'un courage mâle et guerrier. Femme qui monte â cheval. " (Larousse de Poche, Page. 13)
Yani; "Savaşçı ve erkeksi bir cesârete sahip kadın. Ata binen kadın."
Bir kelime, hangi milletin kültürünün mahsulü ise, o kültürün bir unsurunu temsil eder ve o kültüre tâbi olur.
Sözünü ettiğimiz bu kelime, umûmî olarak, Türkçe sözlüklerde de şu mânâları taşımaktadır: "Eski çağların efsânevî kadın cengâverleri...Ata iyi binen kadın. " (Misalli Büyük Türkçe Sözlük İlhan Ayverdi, Sf. 51)
"Eski çağların Amazonları'na benzetilerek: Erkek gibi, savaş alanlarında yer alan kadın. Ata binen kadın." (Hayat Büyük Türk Sözlüğü, Sf. 48)
Yani: Kadın!..Sâdece kadın!..
Erkeğinden hiçbir yerde bahis yok!..
O hâlde, "Nasıl iş?" diye sorulmalı, değil mi?
Buna ise; cevap verecek kaynak, elbette, Heredot Tarihi adlı kitaptır. O hâlde, "Nasıl iş?" sorusuna, bu kitaptaki "Amazon"u mevzû eden sayfadan nakille başlamalıyım.
İşte o satırlar: "Amazon'lara, ki Skyth'ler bunlara Oiorpata derler, yani Yunanca karşılığı erkek öldüren - çünkü Skyth dilinde oior erkek demektir, pata da öldürmek- savaş açan Yunanlılar, diye anlatırlar..." (Heredot Tarihi, Türkçesi: Müntekim Ökmen, Yunanca Aslıyla Karşılaştıran Ve Sunan, Azra Erhat, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1983, s.232 ).
Bu cümle, mes'elenin birinci faslıdır. Demek ki; 1. Bu kelime yani "amazon", "Yunanca"dır, 2. Mânâsı ise, "erkek öldüren kadınlar, savaş açan Yunanlılar" demektir.
Peki; bunların bizimle, yani Türklerle ilgisi nedir?
Devamını yine Heredot Tarihi'nden, fakat hicâb duyarak, -mecbûren- nakletmek durumdayım:
"...Öğle vakti olunca Amazonlar şöyle yapmayı âdet edinmişlerdi: Birer ikişer dağılıyorlar ve tabiî ihtiyaçlarını gidermek için birbirlerinden ayrılıyorlardı. Bunu gören Skyth'ler de öyle yapmaya başladılar. Ve içlerinden birisi bu tek başına kalmış kızlardan birisini yere yatırmak istedi. Amazon, olmaz demedi ve delikanlının kendi gövdesine yaptıklarına öfkelenmedi. Ona bir şey söyleyemezdi -çünkü ikisi de birbirinin dilini anlamıyordu- , ama işaretlerle ona anlattı ki, yarın gene gelsin, bir arkadaşını da getirsin, kendisi de bir başka kız getirecekti. Durumu gören öbür oğlanlar da, geri kalan Amazonları insanlaştırmaya koyuldular..." ( a. g. e. , s. 233)
Bu satırlar hakkında, bir tahlile gerek var mıdır, ne dersiniz? Şâyet, bunlar kabulleniliyorsa, hiçbir diyeceğim de yoktur!..Alın, Amazonlar sizin olsun!..
Fakat...Bir soru daha sormak isterim: Türk târihinin hangi safhasında böyle rezîl bir sayfa vardır?
Türkiye'de, bilhassa, Samsun ilinde, son senelerde, âdeta bir "amazon" modası alıp yürümüştür. Tespit edebildiklerimden bâzılarını sıralayayım:
"Amazon köyü, Amazon Trabzon ekmeği, Amazon festivali, Amazon köfte, Amazon pide, Amazon bar, Amazon eğlence merkezi, Amazon center, Amazon balo salonu, Amazon Ulusoy kompleksi, Amazon diyârı, Amazon parkı, Amazon kanalı, Amazon kadınları (zâten Amazon erkeği yoktur), Amazon kenti, Amazon rölyefleri, Amazon adası, Amazon elektrik ve aydınlatma, Amazon şehri Samsun, Amazon dansçıları, Amazon sokağı ve Amazon bebekleri, Samsun Büyükşehir Belediyesi Amazon Doğal Ürünler ve Hediyelik Eşya Satış Merkezi ve son olarak da, Amazon Çarşısı..."
Tabiî ki, son olup olmadığından da emîn değilim!..Fakat...
Amazon Çarşısı, çok yeni, en yenisi...08 Mart 2018 tarihli basın haberlerinde şöyle deniliyor: "Amazon Çarşısı'nda kadınların ürettiği ürünler satılacak.."
Yanlış anlamış olabilirim...Demek ki, bu çarşıda, sâdece kadınlar ürettikleri ürünleri satabilecekler...Ya erkekler???
O zaman, bu çarşı ile, "Amazon Doğal Ürünler..Satış Merkezi " çok farklı...Hani Türkçe'yi koruyacaktık!.. Niçin, "Tabiî Ürünler" değil de, "doğal" ürünler? "Tabiî" çok mu eski bir kelime?..
Bütün Türk Dünyası'nın, bildiği bu kelimeyi söylememekte elbette ki, maksat aramıyorum...Fakat, niçin "doğal" ? Böylece, daha mı çağdaş olunuyor!..
Peki, bu "Amazon Doğal Ürünler...Satış Merkezi" nerededir?
Benim için zor bir târîf ammâ yazılanı söyleyeyim: "Amisos Tepesi'nde Amisos Restaurant'ın yanında!.."
Bundan beş-altı sene önce yaptığım bir tespitte, Samsun'daki "Amisos" sayısının otuza ulaştığını yazmıştım...Şimdi kaç, bilmiyorum...Bilmek de istemiyorum...
Otuz civarında da "amazon" olunca, dilimizin ve millî kültürümüzün büyük çapta zedelendiği kanaatimiz artmaktadır. Ben, en hafifini söylüyorum: Zedelenmek!..
Samsun'un yanıbaşındaki Çarşamba veya Bafra domatesi veya biberi, bakarsınız birdenbire, Amazon veya Amisos domatesi veya biberi oluvermiş ve piyasaya sürülmüş...Buna da, hiç şaşırmam!...Sıra onlarda..