Zihnî faaliyetlerimizi ferdî p(i)lândan çıkarıp topluma mâl etmek için mutlak sûrette okumak ve yazmak lâzımdır.
Şüphesiz ki, dünyayı, yeniden keşfetmiyoruz; ancak, keşfedilecek çok daha şeyin olduğunu/olabileceğini de gözden ırak tutmamak, idrâk etmek gerekir.
Bütün bunlar, akıl sâyesinde vücûd bulur ve ‘kâğıt-kalem’le başlayan ‘kayıt işi’, bizi/insanlığı ‘kitap’ yazmaya sürükler. Bilmeyerek yanlışlarımız da olabilir. Mühim olan iyi niyettir.
Bu yazımda, kısa da olsa, iki kitaptan söz edeceğim. Birincisi, Bilâl Gürer’in “DEĞERLERİMİZ VE DERTLERİMİZ ÜZERİNE” ve ikincisi de, Ömer Gül’ün, “İÇİMDEKİ MUHALİF SES” adlı kitabıdır.
“DEĞERLERİMİZ VE DERTLERİMİZ ÜZERİNE”
Bilâl Gürer, Bursa İl Müdür Yardımcılığı, Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Bursa Bölge Müdür Yardımcılığı ve Balıkesir Bölge Müdürü görevlerinde bulunmuş, bu zaman zarfından çeşitli kültürel faaliyetleri de başarıyla yürütmüştür. “Hâlimiz İlkemiz Ülkümüz” adlı kitabından sonra yayınladığı “Değerlerimiz ve Dertlerimiz Üzerine” adlı kitabıyla, emekli olduktan sonra da çalışmalarını sürdürmüştür.
Bundan önce yayınladığı “Hâlimiz İlkemiz Ülkümüz" adını verdiği ilk kitabı hakkında yazdığım tanıtım yazısında şunları demiştim:
“ Okumak, yazmak ve bu yolla yakından uzağa, beyinlere ve gönüllere ulaşmak, apayrı bir zevk, yorucu bir gayret olduğu kadar, bir yazar için sağlayacağını ümit ettiği fayda nispetinde azîm ve teşvik unsuru da olur.
Yazar veya şâir; yazdığı her cümlenin veya şiirindeki her mısrâın, kendini teşekkül ettiren hece ve kelimelerindeki feyizli mânâlar değerinde ferahlık bulur ve gönül huzuruna kavuşur.
Şüphesiz ki, her şey şimdi söylenmiyor. Fakat, buna rağmen, bilinmelidir ki, herkesin söyleyeceği bir şeyler de vardır ve mutlaka da olmalıdır. Öyleyse, yazmaya ehemmiyet verilmeli, teşvik edilmelidir.
(…) İhmâllerimizin, gafletlerimizin, bananeciliğimizin, tembelliğimizin, birbirimize karşı güvensiz oluşumuzun, Türk milleti olarak, bizi getirdiği yerin hiç de olması gereken bir yer olmadığının tahlilini yapmaya çalışıyor.” (Bknz. M. Halistin Kukul, wwwkapsamhaber.com-10 Mayıs 2017; Denge Gazetesi, 12 Mayıs 2017,Sf. 8; Aydın Efesi Dergisi, Mayıs-Haziran 2017, Sf. 3)
Bilâl Gürer; 123 sayfalık “Değerlerimiz ve Dertlerimiz Üzerine” adını verdiği eserinde de, isminden anlaşılacağı üzre, bilhassa, basit görünen fakat çok önemli olan ‘sevgi, nezâket, saygı, hoşgörü, müşâvere, dürüstlük, ümit, dostluk, güzel huy, edeb, cömertlik’ gibi, her insanda bulunması gereken/olmasını arzu ettiği üstün meziyet ve vasıflarımızdaki ihmâllerimize dâir görüş ve temennilerini yumuşak bir üslûpla ifade etmiştir.
Yazar Gürer; dâimâ, gönlünden geçen iyiliklerle ve güzelliklerle buluşulması emelini taşımış ve taşımaktadır.
Birkaç numûne nasihatle sözü yazar Bilâl Gürer’le bitirelim:
“Sözünde durmayan ve hak yiyen, kaybetmemek için işlerinde yalana başvuran, hile ve ikiyüzlülük yapan insanlar mutlu olamaz.”
“Başkalarının mutsuzlukları üzerine mutluluk kurmak zalimliktir.”
“Utanmayı bilmeyenin şerefli davranışlar yapacağını sanma! “
“Edepli kimseler, seçkin kimselerdir.”
“ Mutlu olmak için kendiniz ile barışık olun.!”
“İÇİMDEKİ MUHALİF SES”
Daha önce, “Okulla Başlar Başarı” adlı kitaba imza atmış olan ve İstanbul İl Millî Eğitim Şube Müdürlüğü görevinde de bulunan Ömer Gül, şimdi de, “İÇİMDEKİ MUHALİF SES” adlı 456 sayfalık eseriyle okurla buluşuyor.
Son dönemde, diyebilirim ki, bilhassa, kahraman subaylarımıza yapılan iftira furyasından/Balyoz, Ergenekon gibi dâvalardan sonra, haksızlıklara karşı çokça, siyâsî eser yazıldı.
Zaman zaman, daha eskilere gidilerek, 12 Eylül 1980 ve hatta 1960’lara uzanan birçok eserle hem roman, hem hâtıra ve hem de inceleme tarzında kitaplar yayınlandı.
Ömer Gül tarafından yazılan “İçimdeki Muhalif Ses”, ilk bakışta bir hâtıra intibaını veriyor. Gençlik döneminde/talebeliğinde yaşadığı ülkücü-Marksist (Leninist-Maocu-Stalinci) çatışmalarını bu türle anlatıyor.
Zaman zaman, hâdiseleri bugünün gözüyle; zaman zaman da, o zamanki açıklığıyla ortaya koyuyor.
Hâdiseler, daha ziyade, Kırşehir (Öğretmen Okulu ve Eğitim Enstitüsü)’de cereyan ediyor.
Ancak; bu hâdiseleri değerlendirirken/naklederken, Ömer Gül, yakını/akrabası birkaç genç ile, soru cevaplı bir anlatımı tercih ediyor. Bu vesileyle de, mes’elelere genişleme imkânı tanıyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bu ‘genişleme/genişletme’, bâzen, asıldan uzaklaştırıyor. Fakat ‘tercih’ böyle!..İstiyor ki; hâlihazır bu gençleri bulmuşken, hem 1974 ve sonrasının bâzı hâdiselerinde kazanılmış ‘acı tecrübelerden’ onları da istifade ettireyim, hem de, onlara verilmesi gereken bâzı bilgileri sunayım.
Muhakkaktır ki, her dönemin, her yaş temsilcilerinin, bilhassa, siyâsî makamlar tarafından uğratıldıkları haksızlıklar mevcuttur.
Ancak; Ömer Gül’ün sözünü ettiği bu haksızlıklar, öylesine sâdece ‘ferdî’, ‘gelip geçici’, ‘basit ve üstü örtülebilecek’ tarzda hâdiseler değildi/değildir.
Bu hâdiselerin arkasında , ne yazık ki, çok yönlü emperyalist güçler bulunuyor ve içte de bunların, siyâsî ve ‘silâhlı maşaları’ kol geziyordu.
Şu soruyu soralım: Emperyalist’in iyisi olur mu?
Kesin ve doğru cevap: Aslâ!..Kat’iyyen!..
Peki; bir gençlik, bütün emperyalistleri muhatap alır, “Ne Amerika, ne Rusya, ne Çin; her şey Türklük için derken”; bâzılarının, sâdece, Amerika’yı, bâzılarının sâdece Çin’i, bâzılarının sâdece Rusya’yı hedef alması veya onlara ‘uyduluk yapması’ mes’elenin özünü teşkil etmez mi?..
Anlaşılmayan veya anlaşılması istenmeyen budur!..
Yazar Ömer Gül, eserinin ilk sayfasında şöyle diyor: “1977 İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı, 1998 MHP İstanbul İl Başkanı, 21. Dönem MHP İstanbul Milletvekili Ağabeyim merhum Mehmet GÜL’e İTHAFEN…”
Hâtıralar yazılmalı!..Hangi seviyede olursa olsun, her tecrübenin, mutlaka faydası vardır!..