1980'li yıllar.
7 arkadaş görevimizden istifade edip, Türk Silahlı Kuvvetleri saflarına katıldık. O zamanki Askeri Hara halk dili adıyla As.Vet. ok. Ve Eğt. Mrk. K.lığı (Gemlik-BURSA)'nda göreve başladık. 5 bin dönümlük arazide At üretim ve Eğitmi, Köpek üretim ve Eğitimi, sığırcılık, koyunculuk, tavukçuluk derken orada rahmetli Veteriner Hekim Tuğgeneral Orhan ÖNCÜL, kendisini rahmetle anıyorum kendisi birlik komutanıydı.
Birliğimiz,1 nci Ordu Bölgesinde ki bir çok birliğin et, süt, yumurta, zeytin, peynir ihtiyacını karşılamaktaydı. 5 bin dönümlük arazide atların ve diğer hayvanların ihtiyaçları da üretilmekteydi. Buraya gelen çocuklarımız burada öğrendikleriyle memleketlerine gidip hayvancılığı layıkı ile yapmaktaydılar.
Bataklık bir bölgeyi kurutup veteriner sınıfı o araziyi Türk Silahlı Kuvvetlerine kazandırdı.
Gıda kontrolu, mikrobiyoloji v.s ana laboratuvarları, Veteriner Sınıfı yedek subay okulu, veteriner hekim subay tekamül kursları, veteriner teknisyeni astsubay okulu derken bu veteriner birliği akademik bir çerçevede hizmet vermekteydi.
Ta ki 1983 lü yıllarda Sayın Genel kurmay başkanlarımızdan birisi birliği denetlemeye gelmesiyle birliğin arazisini OYAK konutları adı altında bir planlama ile parçalanma planı olduğu ortaya çıktı.
Hala dün gibi kulaklarımdadır rahmetli Tuğgeneral Orhan ÖNCÜL komutanımıza "Sen Et ve Balık Kurumumusun evladım. Ben size istediğiniz kadar etinizi, sütünüzü, yumurtanızı temin edeyim. Birliğin yarısı size yeter bölün diğerlerini bir yere taşıyın" diye emir verdi.
Ve birliği parçalamaktan Cavit Çağlar aracılığı ile Sayın Süleyman DEMİREL engel oldu.
Türk Silahlı Kuvvetlerinde önce askerlik deyip meslek erbaplarına çok fazla hareket kabiliyeti tanınmadı. Ama bizler Veteriner Hekim Subaylarımızla et ve tırnak gibi olup asla disiplinsizlik ve saygısızlık yapmadık.
Kara Kuvvetleri karagahında veteriner sınıfının projeleri ile uğraşırken seyyar 23 adet Gıda Kontrol Müfrezeleri mobilize hale getirilirken de yine aynı kafalar "bu kadar ödeneğe gerek varmı?" demeye başladı.
Aynen dedim ki:
"Sizler görünür düşmanla savaşıyorsunuz. Biz görünmeyen düşmanla, mikroplarla savaşıyoruz. Eğer bu veteriner sınıfına ihtiyaç yok ise bu mesleği kaldırın bizde ne olduğumuzu bilelim. İllaki veteriner sınıfı olarak bir genelkurmay başkanının kahvesine zehir konunca mı akla geleceğiz!" dedim.
Yıllar sonra Manisa'da başka yerlerde askerlerimiz gıda zehirlenmesiyle yine veteriner sınıfı akla geldi.
Veteriner sınıfını silemezssiniz,görmezden gelemezsiniz...
Gelelim madalyonun diğer yüzüne....
Bir kaç tane veteriner fakültesi var iken şimdi sayısını bile bilmediğimiz veteriner fakültelerinden her yıl binlerce mezun verilmekte.
Yine 4 tane veteriner sağlık teknisyeni meslek lisesi var iken yerine şimdilerde Tarım Meslek Lisesi adı altında sayısını bilmediğim okullar var.
1977'li yıllarda okula girdiğimizde sun'i tohumlama, anatomi, mikrobiyoloji, dış hastalıklar, iç hastalıklar, zootekni, parazitoloji gibi mesleki dersler vardı. Hala da var ve okutulmakta.
Bunları ders olarak kim veriyor? veteriner hekim hocalarımız. Bizlere bu dersleri veren hocalarımızdan hayatta olanlarına Rabbim uzun ömürler versin. Ölenlerine de mekanları cennet olsun diliyorum.
Şimdilerde veteriner sağlık teknisyen/teknikerlerimize "enjeksiyon yapamazsınız, sun'i tohumlama yapamazsınız şeklinde veteriner hekim odalarımızca, veteriner hekimlerimizce aşağılayıcı davranışlar kulaklarımıza gelmekte.
Bu dersleri sizler verdiniz ve hala da vermektesiniz. Enjeksiyona kadar siz öğretmektesiniz! Madem yasak ve yapamıyacaklarsa neden öğretiyorsunuz? Ve ders müfredatına neden aldırdınız ve hala okullarda öğretiyorsunuz?
Bu meslek mensuplarının muadilleri ebe, hemşire ve insan sağlık memurları cayır cayır doğum yaptırırken, enjeksiyon yaparlarken, köylü vatandaşa enjektörünü verip "sen evinde yaparsın!" derken bu tezatlık değil midir?
Bunca yıldır sırt sırta çalışmış iki meslek mensubu etle tırnak gibi olmuşken bu davranış sizce etik midir?
Veteriner hekimlerimiz, veteriner sağlık teknisyeni/teknikerlerimiz bir çok çiftlikte kahyaların emrinde çalışırken, bu deontoloji ve etik davranış akıllarına gelmiş midir?
Kaç yıldır veteriner sağlık teknisyeni/teknikerlerinin onca boş kadro olmasına rağmen atanma dahi yapılmamıştır.
Memleketin hayvancılıkla ilgili manzaraları böyle iken bu davranışlar normal bir şey midir?
Tüm yetkililere şimdi soruyorum:
Eğer atama yapılmayacaksa, buradan mezun olacak çocuklar bir enjeksiyon dahi yapamıyacaklarsa bu okularda bu çocukları okutmanın esprisi nedir?
Ülkemizin hayvancılıkta ki şu an ki durum işte bu kısır rant kavgası çekişmelerinin yüzünden hep hayvancılık geri gitmiş, memleket zarar görmektedir.
Sizlere çok basit iki örnek verdim. Kısacası bu rant meselesi yüzünden şimdiye kadar kader birliği yapmış iki meslek arasında derinleşen anlayış memleketin en hayati meselesi hayvancılık günden güne yara almaktadır. Bu okullardan mezun olanlar bir enjeksiyon dahi yapamıyacaksa niye bu çocukları okutuyorsunuz? Bu okulları kapatın gitsin!
Bu konuda sayın Tarım ve Hayvancılık Bakanı ve Devlet Başkanından konuya el atmasını, gerekirse zatına kadar bu konuyu taşıyacağımı şimdiden arz ediyorum.
Saygılarımla.....