Soğan, patates kilosu 2 liradan aşağı yok. İyi alayım dersen 3-3,5 lira
Domates 2-3 lira,
Kiraz 3-5 lira
Elektrik 80 lira fatura civarında geliyordu şimdi 90-110 lira
Su dersen 30-40 lira civarındaydı 50-60 civarında
Beyaz peynir 30 liradan aşağı yok.
Tereyağı 36 lira den aşağı yok.
Tavuk eti 12-13 lira
Sığır eti 45-50 lira
Birde ramazan ayında bu esnaflar daha azıtıyor. Sözde rahmet ayındayız. Rahmetin içine ediyorlar. Devlet devletliğini yapıp fiyatları denetlemiyor demek ki.
Aslında sözleşip 10 gün, 15 gün bir şey almayacaksın her şey ellerinde patlasın!
Hangi birisini yazayım.
Bu fiyat artışları nereden meydana geldi.
Sözde biz tarım ve hayvancılık ülkesi değil miydik?
Eskiden haberlerde okurduk. İtalya’da halk bir tomar para ile gidip bir file ile alışverişten geldiklerini. Bizimde onlardan bir aşağılık yanımız kalmadı sayılır.
Bu fiyatların yanında bu maaşla sağlıklı geleceğe nasıl nesil yetiştireceğiz söyler misiniz?
Hastaneye gideriz katkı payı. İlaç alırsınız katkı payı. Hani Sosyal devlet halkını düşünüyordu.
Dün bir yakınım kalp krizi geçirdi anjiyo oldu. Hastaneye ziyarete gittik. Dışarıda bir hasta yakını ile karşılaştım. Bafra’da kalp krizi geçirmiş. Atmışlar ambulansa Samsun’a göndermişler. Hastanın acili yeti durumuna göre en yakında ki özel hastaneye ambulans yanaşmış. 2.000-3.000 tl para istemişler. Stentlerde Çin’i, Avrupa’sı varmış. Çin’i 1.000 tl. Avrupa’sı 1.500-2.000 lira. Parası yoksa bu hasta ölecek demek ki!
Dolar, Euro almış başını gitmiş. IMF’ye borcumuz yok deniyor. Peki bu dış borç nereden çıktı. Cari açık, faiz fazlaları nereden çıktı. 2017 yılında bir önceki yıla göre yüzde 7,4 arttı. Büyüdük! Büyüdükte ne olduk? Halka bir faydası mı oldu? Dolar bazında hesaplanaydı düşük çıkacaktı. Türk lirası bazında büyüme hesabı yapıldı. Büyüme oranı yüksek çıktı. İstediğiniz kadar makyaj yapın hesap ortada. Bir seneden fazla seçime zaman varken, (Normalde 3 Kasım 2019 yılında) paldır kültür 24 Haziran’da seçime gidiyoruz! 2003 den beridir hep seçimler zamanında yapılıyordu Ne oldu da seçimler şimdi her şey yolundayken bir seneden fazla zamandan öne alındı. Anlamış değilim.
Ekonomistler açıklıyorlar. “Borç ile büyüyorduk ancak borçlar zaten yüksek ki bunun içeriden finans edilmesi gerek. Türkiye krizin eşiğinde diyorlar. Türkiye’de kim iktidara gelirse gelsin ilk devralacağı şey bir ekonomik kriz” diyorlar. Yani bu durum iktidar kazansa da, muhalefet de kazansa ekonomik kriz hoop kucağında. “Popülist politikalar ile ne kadar düzeltilebilir ki” diyorlar. Şimdi kime inanacağız. Mutfakta ki yangın dersen yukarıda.
Ekonomist ve siyasetçiler diyor ki “Erken seçim kararı neden alındı bir ona bakmak gerekir.” Bir aydır araştırıyorum ekonomistler “ Erken seçim kararı bir anlamda ekonomideki kötü gidişatı da durdursun diye alındı. Hükümet verilerin yüksek çıkacağını görüyordu bunun önü alınmak istendi. Enflasyon ciddi arttı ve daha da artmaya devam edecek. Enflasyonu düşürmek için ilk 6 fırsat aylarıydı ancak bu fırsat kaçtı gibi. Hazirandan sonra enflasyon daha da artacak.. Maliyetler şişti. Makas daha da açıldı.” diyorlar. Eee kime inanacağız şimdi?
“Türkiye’nin bu yıldan itibaren her yıl sadece borçlar için 230 milyar dolar nakit para bulması lazım” vurgusu yapıyor ekonomistler. “Bizim milli gelirimizin 800 milyar dolar olduğunu düşünürsek tüm ülkede üretilen mal ve hizmetin parasal değerinin dörtte biri olarak nakit para bulmak lazım” diyorlar ve şu uyarıda bulunuyorlar: ”Bu durum Türkiye açısından iflaslar ve borçları çevirememe yılı olarak görülüyor.”. Hadi çıkın işin içinden!
Diğer taraftan kredi derecelendirme kuruluşu S&P’den sonra diğer kuruluşlar da not düşürebilirlermiş. Bunca haberlerden hesabın tutturulamadığı görülmekte. Ekonomistler “Orta Vadeli Program çöktü. Bırakın 4 ya da 5 yıllık programı, aylık programlar bile tutturulamıyor. Haftalık, günlük yaşıyoruz. Kırılganlık artıkça, notumuz düştükçe dışarıdan da kaynak bulunması zor.. Hepsi birbirine bağlı bir kötüye gidiş giderini tetikliyor.” Diyorlar.
Bu sorunlar ışığında gerçek “Eğer sizin ekonominiz dışa açık ise dış yatırım ile büyüyorsanız, sermayenin serbest dolaşımı var ise açıklanan bu verileri isteseniz de istemeseniz de ciddiye almak zorundasınız. Zaten bu yüzden hükümet her açıklamaları sonrasında ateş püskürdüğü kuruluşlar için ben artık sizinle çalışmıyorum” diyemiyor diyorlar.
“Ekonomide büyüme verileri şişiriliyor. Büyüme sancılı. Hiç bir şey de yolunda gitmiyor”’muş. Bizim büyümemiz borç ile büyüyormuş!. Yani zaten baştan sorunlu bir ekonomi demektir. Hükümetin el parası ile büyümenin sürdürülebilir olmadığını görmesi lazımmış! Cari açık 47 milyar dolar. 60 milyar dolara doğru gidiyor. Ekonomiye olan güven hem içerde hem de dışarıda azalıyormuş!
“2001 krizi de batık kredilerin yüzünden yüzde 10’a ulaşınca geldi, şimdi yine aynı durum söz konusu” diyorlar.
Şimdi soruyorum ekonomistler böyle diyorlar.
Artık karar verin Ülkemizde ekonomik kriz var mı? Yok mu?
Yoksa bu fahiş fiyatlar neyin nesi? Mutfak mı yanıyor? Biz mi yanıyoruz?
Saygılarımla