Siyasetten krizlerden uzak, bir türlü hatırlayıp da acaba bize neler oluyor, hazımsız olduk, duygusuz olduk, kavgacı olduk, deyip aklımıza gelmeyen bir konuyu sizlere taşıyacağım. Öyle bir dünyadayız ki her şey hızla gelişiyor ve geriye dönüp bakıncaya kadar bir bakmışsınız ki başta en yakınlarınız değişime uğramış bir anda düşman ilan edilebiliyorsunuz!
Günümüzde ki emperyalist süper güçler, artık prensip olarak devlet kurulması için değil, kurulu devletleri parçalanması ve yok edilmesi, kaynaklarının yutulması adına mücadelelerini sürdürmektedirler
Ülkenin en önemli sorunları unutturularak Dünya’nın en seviyesiz programları televizyonda en çok seyredilen saatlerde yayınlanarak toplumun ruhsal ve fiziksel değerleri yok edilmektedir. Örf ve adetlerimiz unutturularak adeta insanımız uyuşturulmaktadır.
Kısacası insanlarımız robotlaştırılmaktadır. Asimetrik psikolojik, para psikolojik savaşın her türlüsü günümüze kadar toplum üzerinde emperyalist dış ülkelerin etki ajanları, sistem mühendisleri tarafından uygulanmış, hala da tüm şiddetiyle de uygulanmaktadır. Artık tankla, topla, füzeyle savaşma sistemi geride kalmıştır. Bir mermi atmadan bir ülkeyi ele geçirmek artık mümkündür. Size bazı kesitlerden örnekler vereyim.
Bildiğiniz gibi bilgisayarlarla tanıştığımız 19.yüzyılın sonunda ilk printerler (Bilgisayar yazıcıları) nokta vuruşluydu. Cızır cızır yazar çıktı alırdık. Sonra inkjet mürekkep püskürtmeli yazıcılarla tanıştık. Sonra da laser jet yazıcılarla. Bize göre büyük gelişmeydi. Ama gerçekte öylemiydi bu gelişmeler!
Teknolojik yenilikleri iyi okumak gerek!
Nokta vuruşlu yazıcıların yazdığını çıkan sesten ne yazıldığını ele geçirmek mümkündü. İnkjet yazıcılarda aynı akıbete uğradı. Bir makineden çıkan sesleri nasıl deşifre edilebilir diye dudak bükebilirsiniz! Mesela nörologların beyin dalgaları yöntemi E.E.G (Elektroensefalografi: beyindeki sinir hücreleri tarafından hem uyanıklık, hem de uyku halindeyken üretilen elektriksel faaliyetin kağıt üzerine beyin dalgaları halinde yazdırılmasıdır) ve E.M.G de (Elektromiyografi: EEG'den farklı olarak beyin dalgalarının değil, vücudumuzdaki sinir ve kasların elektriksel yöntemle izlenmesi) uygulanan yöntem de nasıl ki çıkan dalgalar kağıda dökülüp teşhiste bu dalgalardan yararlanabiliniyorsa her türlü beyin dalgalarını kontrol altına tutmak, yöneltmek de artık mümkündür.
Uzaktan kontrol etme üzere yapılan çalışmaların ortak amacı bilinci etkileyip, değiştirip yönlendirerek; sorgulamayan, mukayese etmeyen; beyni olan ama düşünmeyen kukla insanlar üretmektir. Yapılan araştırmalar beynin yaydığı sinyallerin çok miktarda nörolojik bilgi saklandığını ortaya çıkarmaktadır.
Beynin yayımladığı elektriksel sinyallerin frekanslarının 3Hz ile 30 hertz arasındaki değiştiği belirlenmiştir. Bu sinyallere beynin parmak izi denmekte ve kişiden kişiye değişim göstermektedir. Beynin ürettiği sinyaller kaydedilerek, beynin fonksiyonel olarak görüntülenmesinin yapılabileceği, kişinin uzaktan takip edilebileceği ve hatta yönetileceği de artık günümüzde mümkündür. Zaman zaman buna benzer çalışmaların yapıldığı internet ortamında araştırdığınızda doğruluğunu görebilirsiniz.
İnsanın öfke, acı, endişe, küçümseme, ümitsizlik, dehşet, sıkıntı, kıskançlık, korku, uyku, terör gibi durumlarda yayınım frekansları farklıdır ve kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Yayınım frekansları kişiden kişiye değişiklik gösteriyor. İnsanın ruh halini yansıtan bu sinyalleri yapay olarak beyne yöneltilirse, insanda duygusal değişim yaratılabilir, insanlar istenildiğinde çıldırtılabilir!
Beynin ürettiği sinyaller ile başka bir insanda hatta makinede davranış değişiklikleri oluşturulabilmektedir. Beyin sinyallerinin uzaktan algılanması ile sistemlerin fonksiyonlarını yönetmek artık mümkün olabilmektedir.
Elektromanyetik dalgalar ile beynin belirlenmiş noktalarına şok uyarılar verildiğinde görülen tepkisel davranışların analizi üzerine çalışmalar yapılmaktadır.
İngiliz fizikçi ve evrenbilimci Stephen Hawking,1960'ların başında 21 yaşındayken tedavisi olmayan Amyotrofik lateral Skleroz (ALS)hastalığına yakalandı. Motor nöronların zamanla yüzde seksenini öldürerek sinir sistemini felç eden; ancak beynin zihinsel faaliyetlerine dokunmayan bu hastalık, Hawking'i tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkûm etti. Ünlü bilim adamı, 1985 yılından bu yana sesini de yitirmiş olduğu için, koltuğuna yerleştirilmiş, yazıları sese dönüştürebilen bilgisayarı sayesinde insanlarla iletişim kurabilmekteydi.
Beyin-makine ara yüzleri sayesinde robotlar, ölçerler, algılayıcılar ve elektrotlar nano bilgisayar teknolojileri ile düşünerek davranış geliştirebilir.
Bu teknoloji sayesinde canlı veya cansız her nesneye yerleştirilecek alıcılar aracılığıyla tüm nesneler birbiriyle bağlantılı hale gelmeye başladı. Örneğin kullandığınız arabayla evdeki kahve makineniz birbiriyle bağlantılı olacağından siz arabaya bindiğinizde ve eve doğru gitmeye başladığınızda kahve makinesi de sizin geliş saatinize göre kahvenizi hazırlamaya başlayacak. Gelecek bir sensörler ağı olacak. Canlı-cansız her şey birbiriyle bağlantılı hale gelecek.
Ve yine bazı devletlerin (Amerika, İsrail ve Rusya gibi) uzaktan karşısındaki kişinin düşüncelerini algılamak ya da kendi düşüncelerini de karşısındakine aktarabilme tekniği olarak telepatik çalışmaların yapıldığı, mesafe kat edildiği de bilinmektedir.
İşte okuduğunuz gibi günümüz teknolojileriyle beyinin dalgaları artık her türlü kontrol altına alınması mümkün olup, günümüzde asimetrik psikolojik, parapsikolojik harp unsuru olarak da kullanıldığında olayın vahametini varın siz düşünün.
Bu çalışmalar öyle bir boyut almaya başladı ki, öyle bir insanlık yetiştirilmeye başlandı ki etki ajanları sayesinde robot insanlar artık sağımızı solumuzu resmen sardı. Duygusuz, makineleşmiş, bir insanlık yetiştirildi. Tabi halkımızın açık tehdit altında olduğunu düşündüğümüzde umarım devletimizde bu çalışmalara karşı tedbir alıyor diye düşünmek isterim.