Endonezlerin kara büyü (ilmu santet) dedikleri bizim halk lisanında cinci, büyücü dediğimiz lânet etme yemini (sumpah pocong) İslâm zihniyetinin nerede olduğunu gösteriyor.
“Vallahi de billahi de tallahi de ben yapmadım bu kötü işi” anlamında Endonezya’da icra edilen bir yemin türüdür. Kefen yemini anlamındaki yemini eden kişi bazı din adamlarına göre icra edilmesi durumunda Tanrı 40 gün içinde cevabını Tanrı’dan alır. Ya ödül ya da ceza.
Müslümanlar icra ederse minber yemini (sumpah minber) adıyla da anılır. Camide Tanrı’nın huzuru kabul edilen minber önünde icra edilir. Hindu veya Budistler icra ederse “tapınak temini (sumpah kleteng veya keleteng) adını alır. Tapınakta sunak masası üzerinde tavuk kesen ve kanını bir kapta biriktiren ardından kanı bedenine süren Budist vatandaş yalan söylemesi böylece kestiği kümes hayvanı gibi ceza göreceğini anlatmak ister.
Endonezya hukuk sisteminde ise aynı gelenek karar yemini yani “sumpah pemutus”
adı ile anılır. Cinayet, arazi, kara büyü davalarında kanıt olarak kabul edilir.
Endonez müslümanlar geleneği Ali İmran suresi 61. ayete dayandırırlar. Ayet mübahele ayeti olarak bilinir. Kuranı Kerim’de Ali İmran Suresi 61. ayet Necran hiristiyanlarının Hazreti İsa’nın durumu ile ilgili olarak peygamberimizle tartışmak istemeleri üzerine lanetleşme veya yeminleşme kuralının uygulanması olayına dayanır. Allah sert ifadelerle insanları ilim açığa çıktıktan sonra merhametinden dolayı iyiliğe rehberlik etmelerini ister. Ayeti kerimenin tercümesi şöyledir:
"Sana bu ilim geldikten sonra seninle bu konuda çekişenlere de ki: Geliniz, sizler ve bizler de dahil olmak üzere, siz kendi çocuklarınızı biz de kendi çocuklarımızı, siz kendi kadınlarınızı, biz de kendi kadınlarımızı çağıralım, sonra dua edelim de Allah'tan yalancılar üzerine lânet dileyelim.”
Bu ayeti kerimeye dayanarak karşılıklı birbirinden nefret etme, nefretleşme, lanet etme hukuku ortaya çıkmıştır. Mübahele ayeti ( آية المباهلة) olarak bilinir. Hazreti Muhammet 70 kişilik Necran hiristiyanlarının karşısına damadı Hazreti Ali, (62 yaş) kızı Fatma (25 yaş) ve torunları Hasan (47 yaş) ile Hüseyin (57 yaş) olmak üzere ehli beytinden 4 kişi ile çıkmıştı. Bunun anlamı şu idi: Eğer söylediğinden emin değilse ailesini tehlikeye atmazdı. Bu durumu Oskof adlı tercüman Necranlılara anlatınca onlar da “Muhammet ciddi olmasaydı ailesini tehlikeye atmazdı. En iyisi biz onunla yeminleşmeyelim, bir anlaşma yapalım” diye düşünmüşler ve Hazreti Ali’nin evinde anlaşma yapmayı kabul etmişlerdi.
Mübahele eskidenberi süregelen bir adet idi. Aile de bir şeref ve namus değeri idi. Ailesini ortaya koyan kişi her şeyini ortaya koymuş, haysiyetiyle özdeşleşmiş derecede hususa kendini vermiş kişi demekti. Birlikte bir yerde toplanıp kendi inanç ve iddialarının doğruluğunu savunup ve sonunda "Allah'ın laneti yalancının üzerine olsun." derlerdi. İşte Necranlılar bu âdete uyarak Resulullah’a bu şekilde mübahale yapmayı teklif etmişlerdi. Kısaca başlarına bir şeyler gelir diyerek sonucundan korkup kendi tekliflerinden vaz geçmişlerdi.
Bir de mülaane (اللعان) geleneği vardır ki hanımının zina ettiğini, doğan veya doğacak çocuğun zina ürünü olduğunu iddia eden kocanın hâkim huzurunda bunu yeminle teyit etmesi, hanımının da kocasının müfteri, kendisinin ise mâsum olduğuna aynı tarzda teyit etmesidir.
İşte Hazreti Muhammet zamanındaki böylesi uygulamalara dayanan Endonezya Sumpah Pocong geleneği; hem halk tarafından camilerde veya uygun yerlerde icra edilmekte hem de polis tarafından da sorunları çözmek için kullanılmaktadır.
Sumpah pocong neyi izah eder?
Sumpah pocong; haysiyetin iman adına nasıl yok edildiğini izah eder.
Sumpah pocong; bağdaştırmacı ve devşirmeci İslâm zihniyetinin İslâm ülkelerinde ne kadar önemli olduğunu ülkemizdeki İslâm adına yazan çizen camiaya kanıtlayan canlı bir belgedir.
Sumpah pocong; Güneydoğu Asya’da din kardeşlerimizi tanımak için altın bir fırsattır.
Sumpah pocong; din adamlarının din işi hukuk adamlarının da hukuk işi yapmaları gerektiğini kanıtlayan ibret verici bir uygulamadır. Aynı zamanda ülkemizin lâik yapısının İslâm’ın taa kendisi olduğunu kanıtlayan bir belgedir.
Sumpah pocong; kara büyü (santet) ile dinin nasıl bir arada et-tırnak misali yaşadığını gösteren, yazılı olmayan İslâm geleneğinin açık kanıtıdır.
Akide konusunda icra edildiğini ve bir İslâm öğretisi olmadığını (Bukan ajaran İslâm) Endonezya Diyanet İşleri Başkanlığı diyebileceğimiz Merkez MUI teşkilatı yani Endonezya İslam Bilginleri Meclisi (Majelis Ulama Indonesia) açıklamasına rağmen aynı teşkilatın taşra ulaması katillerin savunulmasına alet olacak derecede imana meftun bir haleti ruhiye içinde uygulamaktadırlar.
Neymiş; Tanrı 40 gün içinde cezasını verecekmiş. O naneyi yiyen insanı katleden, milyonlarca doları götüren kişi zaten inkar etmeye hazırdır.
Karadenizli Temelin ulama olması gibi, “uşağum ayın 32. günü kar geliyi kar” demesi gibi bir şey.
Sumpah pocong; aklı aşağılayanların ve ülkemizde ne olur sadece aile hukukunda şeriat uygulayalım diyen aklı evvellerin ilk önce öğrenmeleri gereken sadre şifa bir husustur.