Biliyorsunuz mesleğim icabı neredeyse il il gezmekteyim. Benim için her vilayette, her kasabada ve her köyde girip sohbet edip bir çay icebilecegim yer vardır. Her gittiğim yerde sohbet ederim. Görüşlerine önem veririm. Beni kendilerinden görürler bu nedenle sohbetlerimiz telefonda da olsa uzun sürer.
Yine bu sohbetlerin birinde Kahraman Maraş bölgesinden iki çocuk annesi kardeşim öyle güzel şeyler anlattı ki beni aldı götürdü ta geçmişe...
Kendisinden rica ettim bana bunları bir yazı haline getir söz veriyorum yazdığını köşemde yayınlayacağım diye...
Bakalım korona salgını nedeniyle bunalımlı günler geçirdiğimiz bu dönemde neler yazmış :
Yazısının adını da yazmış "Çocuklarımıza bıraktığımız Dünya" ...
Ben çocukluğumu hatırlıyorum da, gün boyu tüm çocuklar dışarı çıkar akşama kadar oyunlar oynardık. Akşam ezanı da hepimiz eve gider yemek yer yorgunluktan uyurduk. Annelerimiz ve babalarımız bizi hiç bekleme ve takip etme ihtiyacı duymazlardı. Bilirlerdi ki güvendeydik. Mahalledeki büyük abilerimiz bizi baba gibi bizleri korur ve gözetirlerdi.
Mahallede ki hiç bir erkek mahallelinin kızına yan gözle bile bakmaz, bizleri korumaya çalışırdı.
Yabancı biri oyun alanımıza hiç giremezdi. Suça meyilli insanlar, suç işlemeye korkardı! Çünkü dışlanırlardı, utanırlardı. Ahlâk değerlerinde utanma, arlanma ve koruma vardı. Ben ve benim kuşağım bunlarla büyüdük.
Okula giderken beslenme çantası bile almazdık. Çünkü alamayan varsa canı çeker diye saygıdan almazdık.
Bir yaşlının elinde poşet görsek hepimiz bir olup yardim etmek için koşardık.
Ne mutlu bana ki bizim kuşaklar böyle bir dönemde büyüdük.
Peki şu anda ne haldeyiz bir karşılaştıralım. Inanın içim acıyor. Yaşlının poşetini taşıma bir yana çocuklar toplu taşıma araçlarında oturdukları yerden onlara yer bile vermiyorlar
Evlilik programlarını öyle bir izledik ki onu normal gördük.. Dizilerde ki ensest ilişkileri gözümüzü kırpmadan takip eder olduk, normal karşılar olduk...
Sohbeti unuttuk, dizilerin yeni bölümlerini heyecanla bekler olduk...
Bir yemek programı icat ettiler, yemek ne kadar kötü olursa olsun övgüler düzdük...
Bu güzelim Dünya'mızı ne hale getirdik....
Dahası var :
Kız çocuklarımızı tecavüzcüleriyle evlendirdik adına namusunu temizleme dedik. Bana değmeyen yılan bin yaşasın dedik meydanı suçlulara bıraktık, Adını da modernlik koyduk...
İnsanlarımız öyle an geldi ki kameralara bile aldırmadan suç işler oldular. Ne utanma kaldı, ne de ceza...
Çocuklarımızı yalnız başına kapı önünde bile oynatamaz olduk...
Gelecegimizin mirası çocuklarımıza bırakacağımız atmosferin bile dengesini bozduk...
Mevsimleri değiştirdik, iki kişi kavga ederken sinema seyreder olduk...
Komşumuz açmış, tok muş bakmaz olduk....
Güven, dostluk, saygı, sevgi hiç mi hiç kalmadı...
Dolandırıcılar bile rahat gezinir oldular...
Dört duvar evin içine sıkıştık kaldık...
Toprak ve güneş gören çocuğumuz kalmadı. Çünkü dışarısı artık güvenli değil..
Çocuklarımızın ellerine bir tablet, cep telefonu ya da bilgisayar tutuşturup kolayci olan bizi rahatsız etme diye kendi kendilerine oyalanmasını istedik...
Küçücük cocuklarımızın bunu doğru kullanamayacağını düsünmeden bile bile ellerine verdik....
Yaptığımız doğru bir şey mi diye hiç düşündük mü ?
Kocaman bir hayır...
Sırf sokağa çıkamadıkları için tepemizde zıplamasınlar diye onları başımızdan savdık. Çünkü rahatlığımız işimize geldi.
Şaçma sapan film, çizgi film, yok mavi balina gibi oyun tuzaklarına düşmelerinin önünü açtık, imkan verdik...
O güzelim toplum kurallarımızı hiç öğrenmediler, öğretmedik. Simdi de ağlaşıyoruz...
Açığımızı, görmezden gelip, hasta ya da hasta olur diye onların üzerine gitmemek adına kılıf ayarladık. Bilsek ki asıl hasta bizdik....
Erkek ne derse o olur, kadının söz hakkı yok... Gelinliğinle gider kefeninle gelirsin anlayışı ile çocuğa anne haricinde herkes söz sahibiydiler...
Kadın söz sahibi olmalıydı. Bir çocuğu anneden başka kim eğitebilirdi!
Halbu ki peygamber efendimiz islam dinini yaymaya başladığında ilk önce kadınların hayatını yani aile hayatını, kadının sosyal haklarını düzeltmeye çalışmamış mıydı?
Gazi Mustafa Kemal Atatürk daha Dünya'nın hiçbir ülkesinde yokken kadın haklarını savunmamış mıydı !
Erkek egemen bir dünya olarak hep kadınlari dışladık. Su bir gerçek ki kadının dışlandığı bir toplumda herşey tepetaklak gider.
Kurtuluş savaşını kazandığımız zamanlarda ki ve meclisi kurduğumuz zamanlarda ki o birbirimize bağlılığımızdan bir eser kaldı mı sizce?
Birlik olmadan, birlikte mücadele etmeden toplum olarak başarmamız mümkün değil!
Görüyorsunuz ki nerden nereye geldik. Biz nasıl bir dünya aldık, nasıl değiştirdik, şimdi çocuklarımıza nasıl bir Dünya teslim ediceğiz bir fikri olan varsa söylesin!
Evet sevgili dostlarımız sevgili kardeşimiz böyle söylüyor. Varsa bir fikri olan buyursun buna cevap versin...
Çocuklarımızın önce üçkağıtçılığı öğrendiğinde çok önemli meziyetmiş gibi öğünerek ballandıra ballandıra anlattığımız çocuklarımızı eğer özümüze döndermezsek mezarda kemiğimiz sızlayacaktır haberimiz olsun...
Saygılarımla...