(Yukarıdaki fotoğrafın açıklaması: Jawa Adası, Batı Jawa, Banten Eyaleti, Tangerang Kenti, Zekat Toplama Örgütü. Badan Amil Zakat Daerah Kota Tangerang, yazısı, imsakiyeden alınmıştır. Foto:5.8.2012, Ali Osman Muş)
İslam ülkelerinde zekat toplayan o kadar çok kurum vardırki bazen zekat verenlerin sayısı ile toplayanları kıyaslamak geliyor içimize. Türkiye’de okurdan çok yazar olması gibi. Biz bu yazımızda Endonezya’daki zekat toplayan kurumlar hakkında genel bir değerlendirme yapacağız. Ramazanın başlaması-bitmesi konusunda ‘rüyet’ yani gözle görme üzerinde ittifak etmelerine rağmen uygulamada hangi gün başlayacağı hususunda ise farklı günlerde başlayarak ittifakı icraata dönüştüremeyenler, hesaplama taraftarı olsalar bile sorunun aslında dini zihniyetlerinden beslendiğini alenen gösterdiler. Zekat konusu ise para ile doğrudan ilişkili olduğundan böylesi hassas bir konuda, özellikle rüyet hususundaki tutumlarını izledikten sonra; anlaşabileceklerini ummak her halde saflık olur. Nitekim aşağıdaki manzara da bu durumu kanıtlamaktadır:
Zekât toplayanları isim isim alt alta yazmaya kalksak herhalde bir kitap sayfası kadar olurdu. O nedenle biz zekât toplayanları önce iki ana guruba ayırararak öbek öbek sınıflandırmak isteriz:
Birinci guruba girenler zekâtı dini ideolojilerine sömürü aracı yapanlar ki bunların en başında gulatı şiadan İsmailiye mezhebi gelir. İmanlarının bir esası olarak adı belli bir kişiye her yıl zekat adı altında ödeme yapmaktadırlar. Pakistan, Hindistan, Özbekistan gibi ülkelerde yaygın olan Endonezya’da çok az da olsa bulunan İsmailiye mezhebi mensupları; liderleri Ağa Han’ın torununun beden ağırlığı miktarınca altın olarak her yıl zekat toplamaktadırlar. Paralar mezkur şahsiyetin hesabına yatırılır. Böylece sulbunden zuhur edecek olan 12. İmam yani mehdi hazretlerine hizmet ederek dini görevlerini ifa eden milyonlarca; yıllık geliri 500 doların altında garip ve fakir fukara müslümanlar İngiliz vatandaşı olan bir aileye hizmette devam etmektedirler. Buna benzer başka bir uygulama var mıdır bilemem ama eski Hindistan geleneğinin islâm içine sokulmuş bir devamından başka bir şey değildir. İran’da humus adı verilen ve Ayetullahlara vatandaşın ödediği “beşte bir” anlamındaki ödemeyi de bu gurup içinde mütalaa edebiliriz. Bu uygulama Şah rejimi öncesi mevcut olup şu anda devam edip etmediği hususunda bir bilgimiz yoktur.
İkinci gurub ise tüm İslâm ülkelerinde çok yaygın olan ve bir kısmısı da ülkemizde görülen bir sınıflamayı içermektedir: Bunların özü de şudur: Paranı bana ver, yüzde yirmisi zaten benim, kalanını da bana güven, zekat yapacağım, mantalitesinden başka bir şey değildir. Ülkemizde laikliğin etkisiyle belgesiz olarak yapılan ve alan-veren arasında görülen bir hesap olduğundan cirosunu tahmin etmek mümkün değildir. Ama Endonezya’da ise durum aşırı bir serbestlik göstermekten öteye, serbestlik mi kargaşa mı, kaos mu diyebileceğimiz bir çokluk içinde cirosu oldukça büyük olduğunu tahmin ettiğimiz bir pazar oluşturmaktadır. Arz-talep gereği gerek şeriat gerekse muhafazakar adı altında faaliyet gösteren bankalar “zekât” toplayan yan-kurumlarıyla tatlı paraları toplamaktadırlar. Hatta bu konuda bankaların; 800 bin-1.200.000 rupi; yaklaşık 90-120 dolar ortalama gelir aralığındaki standart Endonez vatandaşının islâm dinine olan bağlılığı nedeniyle yüzde 2.5 zekât ödemesi yapacağı verisinden hareketle; ülke zekât cirosu üzerinde araştırma yaptırdıklarıda bilinmektedir. Baznas adlı kurumun resmi sitesinden aldığımız bilgiye göre IPB BAZNAS (Badan Amil Zakat Nasional=Ulusal Zekat Teşkilatı) işbirliği ile yapılan son bir araştırmada; Endonezya yıllık zekat potansiyeli 217.000.000.000.000 trilyon rupi olarak tahmin edilmektedir. (Potensi zakat di Indonesia menurut hasil penelitian terbaru yang dilakukan Baznas bekerjasama dengan IPB adalah sebesar Rp 217 triliun per tahun). Buna göre bir dolar 9.500 rupi üzerinden hesaplama ile yılda yaklaşık 22 milyar dolarlık bir potansiyel piyasadır. (2012 yılı itibariyle) İcrai para olmamasına rağmen yekunun büyüklüğü ve oradan akara dönüşecek paranın azameti de kurnazların dikkatinden kaçmamaktadır. Ciro bankacıların ve ikizleri din şeytanlarının iştahlarını kabartmaktadır. Tahmini arzı böylesine büyük bir rakam olan ülkede adım başı caddelerde sık sık zekât kurumlarının panolarına raslamak pek şaşırtıcı olmamalıydı. Ama nesillere miras bırakılan zihniyet ise zekât ile fakirliği ve sefilliği satın alma, topyekün refaha ulaşmamaya adeta yemin etmiş bir cemiyette yaşamayı doğal olarak benimseme idi. Bu ise şaşırtmaktan öteye düşündürücü ve islâm adına üzücü idi.
Evet aylık geliri böylesi düşük insanların ceplerine din üzerinden çöküp el koyan toplu dilencilik uzmanlarının İslâm’ın neresinde durdukları bir yana ödeme yapanların ne zaman uyanacaklarını beklemeden durumu yazmayı yaşadığımız olaylardan sonra bir görev bildik. Tangerang -Bintaro Bank Muamelatta işlem yaparken genç bir hanım kız Baznas adlı bir resmi kurumun zekât buroşürünü verdiğinde hanımın yüzündeki ifade; kin ve kızgınlık, ağzından çıkan söz ise ‘korupsi’ yani yolsuzluk idi. Yine yetmiş yaşındaki yaşlı bir kadına ‘Endonezya’da her mevsim mısır var, sofralar çok zengin ama sokaklar öyle değil’ deyince o da aynı ifade ile ‘korupsi’ dedi. Zekât ve yolsuzluk, ibadet ve rüşvetin birlikte çok doğal ikiz kardeş gibi yaşadığı bir ülke olamazdı Endonezya. Yakışmıyordu ama gördüğümüz manzara buydu.
İkinci üniteyi şöylece alt başlıklara bölümleyebiliriz:
1. Bankalar aracılığı ile zekat toplayanlar. Gerek şeriat bankaları denen dram, gerekse muhafazakar bankalar içindeki şeriat işlemi yapanlar vasıtasıyla toplanan vergisiz paralar: Baitulmaal Muamalat (BMM), Baitul Mal Ummat Islam Bank Negara Indonesia (Bamuis BNI) gibi.
2. Özel şirket gibi büro açıp zekat toplayanlar: Endonezya’da bu uygulama vardır.
3. Cemaatler, tarikatlar guruplar aracılığı ile zekât toplayanlar. Türkiye’de de son zamanlarda oldukça gelişen ve altın dönemini yaşadığını düşündüğümüz ve İslâm dünyasında hiçbir şekilde bir araya gelip de ortak bir hayırlı işe imza atamayanların para toplama sürüleri. Endonezya’da Lembaga Zakat Infaq dan Shadaqah Muhammadiyah (Lazismu), Lembaga Amil Zakat Infaq dan Shadaqoh Nahdlatul Ulama (Lazisnu) gibi. Bu iki kurum Endonezya’nın en güçlü iki islâmi örgütü olup Muhammadiyah ve Nahdatul Ulema adına çalışmaktadırlar.
4. Devlet adına resmen zekat toplayan kurum: Endonezya’da Badan Amil Zakat Nasional (Baznas) bu işle görevlidir. Ülke çapında örgütlenmiştir.
5. Camiler aracılığı ile zekat toplayanlar: Mahalle, kent camileri aracılığıyla para toplayanlar.
6. Bazı İslamcı ideolojik örgütler aracılığı ile para toplayanlar:
Endonezya’da Hızbu Tahrir, Front Pembela İslam gibi
7. Sivil toplum kuruluşları: Dompet dhuafa, Rumah zakat gibi organizasyonlar:
Çalıştıkları bankalara bakarak hangi guruplar ve zihniyet için insanların din duygularını kemirdiklerini tahmin etmeye çalışıyoruz. Laz Yayasan Baitul Maal Bank Rakyat Indonesia gibi.
9. Kamu ekonomik kurumlarının (KIT) zekat toplayan teşkilatları:
Endonezya’nın milli petrol şirketi bünyesinde ‘Baituzzakah Pertamina’ gibi.
10. Hemşeri dernekleri bünyesinde zekat, sadaka ve benzeri bağışları toplayanlar:
Bu şekilde para toplayanlar mezkur dernekler bünyesine Kantor Lembaga Amil Zakat (Laz) adı altında büro açarak çalışmaktadırlar. Gedung Pertemuan Silunkang, Persatuan Keluarga Silungkang (PKS) Cileduk, Jakarta, adlı Batı Sumatra Silungkang Köyü Dayanışma Derneği binası bünyesinde açılan ve yukarıda adı geçen zekât bürosu gibi.
11.Vakıf adı altında zekat toplayanlar: Badan Wakaf Al Quran adlı örgüt gibi.
12. Doğrudan zekat toplamak için kurulmuş teşkilatlar: Badan Amil Zakat (Baz)
13. Sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumları bünyesinde bir kurum olarak kurulmuş (şube vesaire gibi) zekât toplamakla görevli teşkilatlar: Lembaga Amil Zakat (Laz)
14. İlkokul, lise gibi eğitim kurumlarını yönetimleri resmen rakamı da bildirerek fitre toplarlar. Bazı özel okullar öğrenci başına 20-25 bin rupi gibi 3-4 dolarlık bir rakam belirleyip resmen kurban parası bile isterler. (Endonezya)
15. Okullarda fitre için resmi yazı gönderip toplama yöntemi de uygulanmaktadır. Üstelik fiyatı da belirterek. Örneğin; Jakarta Selatan Bintaro Yayasan Kartika SMA adlı özel lise 2012 yılı için 25 bin rupi (yaklaşık 2.5 dolar) isteyen yazıyı okuduğumuzda Türkiye ve Endonezya’daki benzerliğe dikkatimiz yöneldi. Türkiye’de 27 yıllık öğretmenlik deneyimi sırasında THK adına her yıl vatandaştan okullarda fitre toplanmasının yanlışlığını bizzat yaşadık. Şeriat adına hareket edenlerin de Endonezya’da aynı yanlışı tıpatıp benzeyen bir yöntemle sürdürmekte olduklarını şaşırarak gözlemlediğimizi buraya kaydetmek isteriz. Demekki züppelik ve dilencilik insanın ruhunda olunca ister şeriatçı ol, ister laikçi müslüman hiç farketmemektedir. Elmanın iki yarısı gibi bir şeydir bu. Sokaklarda neden yüzbinlerce dilencinin dolaşmakta olduğunu ve islâm ülkelerinde sürüler halinde gezen dilencilerin sayısının neden azaltılamadığını ve dilenciliğin kökünün neden kurutulamadığını bu zihniyette aramak gerekmektedir. Dilencilerimiz boy boy, soy soy, öbek öbek teşkilâtlanmıştır. Kimilerinin televizyon kanalları bile vardır. Gişelerde insanları sıraya sokarak ellerini sıvazlamaktadırlar. Kimileri de otobüslerde gitarla şarkı söyleyip günü kurtarmaya çalışmaktadır. Onlar kazanmakta, ülkeleri ise kaybetmektedir.
Anladığımız kadarıyla, dernek, topluluk olan her yerde zekat ile ilgili bir çalışma mevcuttur. Başıbozukluk, düzensizlik, boşluk, gaile ortama hakimdir. Durum Cenabı Hak’kın her an kainata müdahele etmesi kadar uyanık olması gereken İslam insanının eğitim seviyesinin yükselmesi ve bağış kavramının özünü kavraması ile düzelebilecektir.
Fakirliği yaşatma kurumu gibi algılayıp da uygulanan zekât, müslüman toplumların şiddetle ihtiyacını hissettikleri; “hep birlikte refaha ulaşma” emeline odaklanmaları gerektiğini göstermektedir. Durum aslında birbirini tetikleyen üçlü sanal mutluluk zinciri (zekât verenler, zekât toplayanlar, faydalananlar) piramidi içinde rahmet yağmurlarını beklemektedir. Aile, akraba çerçevesini aşamayan dünya görüşü millet bazında ölçeğe dönüşmedikçe yoksulluk, zekat kurumunda olduğu gibi, tüm dini hususlarda hem zihnen düşüklük hem de ekonomik sefillik olarak sürüp gidecektir. Endonezya ibret vermekte, ibret almayı beklemektedir. Biz genel manzaraya bakarak laik bir ülke örgütlenmesinin sorunu vatandaşın evine, cebine ve yaşadığı ortama taşımadan kendiliğinden çözdüğünü gösterdiğini rahatlıkla görmekteyiz. Böyle olmasına rağmen yine de bir ara Başbakanlığın sadece “bursları düzenleyelim bir öğrenci beş altı yerden burs alırken hiç alamayanlar da var onlara aktarmaya aracılık edelim” anlamında bir düzenlemeye kalkmasına ilk ve şiddetli tepkiyi; hürriyetimizi engelliyorsunuz diye verenler de dini bütün islâm geçinen, cemaatler, tarikatler ve türdeşleri olmuştu. Demekki amaçları islâm değil, disiplin ve ülke adına düzenleme yapmanın önüne dikilmek; kendilerine esir, kontrol ettikleri cirolara köle olacak yandaş yetiştirmek olduğunu görmekteyiz. Sadaka kültürünü canlı tutmak için ellerinden gelen tüm gayreti gösterenler, islâm yükseldiği için değil, sadece kendi işleri iyi gittiği için gülümsemekte arabalarının arkalarına da ‘smile muslim’ yazma utanmazlığını gösterebilmekteler. Türkiye’de ve Endonezya’da manzara özünde aynıdır. Dilencilerimiz iyi teşkilatlanmıştır. Kapıdan kovsanız, pencereden, oradan da kovsanız, bacadan evinize girecek ve üç beş kuruş helâl rızkınıza el uzatacak kadar da fütursuzdurlar.
Güzel giyimli, hitabet yetenekleri yüksek, yakışıklı ve yalancıdırlar. Milletçe refaha ulaşmak için çalışmak diye bir emelleri yoktur. Sizin karşınızda gözü yaşlı din dilencisi paranızı aldıktan sonra öbür sokakta kravatlı son derece modern giysili Amerikalı iş adamıdırlar. Bu bir benzetme değil yaşanmakta olan bir olgudur.
İslâm ülkelerinde Allah’ın emri zekât, ayaklar altındadır. İslâm dini ile birlikte yükselmemiz gereken yerde İslâm dinini ayaklar altına alarak hem kendimize hem ülkemize hem de biricik Allah’ımıza karşı edepsizlik etmekteyiz.
(03.08.2012, Tangerang Selatan, Pondok Aren, Kalimongso)