Çocuklardan, bebelerden, ilkokul sıralarını işgal eden öğrencilerden dahi “en mükemmeli” isteyen müslümanlar “zulumle donanmış ve hayata küsmüş mutsuz aileler” üretmek için canla başla çalışıyorlar.
Allah “feaalun lima yürid” buyuruyor. O her dilediğini hakkıyla yapar.
Ayeti Kerimeyi yorumlayan İslâm bilginleri insan iradesi ve tabiatı tamamen telef eden bir kudret içinde Allah her an kainata müdahele eder diyorlar. O zaman bizim insana ne gibi bir sorumluluk yüklememiz gerekiyor diye sormamız gerekir. Yoksa cehennem cennet kavramlarının içi boş kalır.
İbadet de “adeta bir günah çıkarma” seansına dönüşür ve “ibadet içi” zaman ile “ibadet dışı” zaman birbirinden ayrılır.
İbadet dışı zamanda her şey helâl iken nasılsa ibadet içi zamanda bize ayrılan tevbe ve temizlenme kapısı açık. Ama sadece ibadet edenlere açık bir kapı olduğundan bizim gibi zındıklara da iş kalmıyor zaten. Uygulama ve zihniyet budur.
Tanrı insana müdahele etmez. Ama Tanrı adına hareket edenler ise her şeylerine müdahele ederler. İçinde insan ve tabiat insaf ve vicdan olmayan bir din daha baştan mağlubiyeti kabul eder. Her türlü değerler dizisi de yok olur gider.
Hem de değerler dizisi adına üretilen yarı putlaşmış şeyhler, siyasi ve askeri ilderler elinde. Tanrı insanı cehenneminde yakmak ister mi?
Aklınız alıyor mu böyle bir şeyi?
İnsan cehennemi de cenneti de kendisi elde eder. O noktada sorumluk var da neden ülke, millet söz konusu olunca sorumluluk yok.
Aileniz mi var?
Sülaleniz mi var?
Ülkeniz mi var?
Milletiniz mi var?
Siyasi ve günlük yaşamımızdaki protokol zihniyetindeki davranış ve ifade eksikliği iradei cüziye ve külliye zihniyetimizdeki dengesiz insaf ve vicdansızlıktan neşet etmektedir.
Kadiri Mutlak Yüce Allah insan başına bir sıkıntı bela geldiğinde bu Tanrı katından der.
Feemmel insanu iza mebteleaahu... Allah böyle buyuruyor. O bizi bizden iyi tanıyor.