Uzun süredir ekonomi ile ilgili yazı yazmamak için çok direndim. Ama içinde bulunduğumuz ülke koşullarından dolayı ülkücü olarak şart oldu; bir kez de olsa yazmam gerek. Herkes zaten sosyal medya hesaplarından kendi görüşlerini yazmaktalar. Bende köşemde yazmak istedim.
Aklıma gelmişken ilk başta yazmak istiyorum. “İki de bir bizim yöneticilerimiz icazet almaya gider gibi Amerika’ya neden giderler” anlamadım. Biz Amerika’nın eyaleti değiliz ki!
- Sabahleyin tüm gazeteleri internet ortamını taradım. Herkes siyasi görüşüne göre bir şeyler yazmış.
- Sabah Gazetesi Mehmet Barlas - Dolardaki tırmanış ekonomik değil siyasi bir olaydır...
- Sabah Gazetesi Şeref Oğuz – Dolar Obezitesi
- Yeni Şafak Gazetesi İbrahim Karagül - Çok büyük saldırı altındayız. Açık açık tehdit ediyorlar.. Ne yani, teslim mi olacağız? Panik yok, büyük mücadele var..
- Yeni Şafak Gazetesi Mehmet Şeker – Darbenin Ekonomik Ayağı
- Star Gazetesi Selahattin E. Çakırgil - Bu, sadece ‘ekonomik’ değil, ‘Müslüman dünyasına açılan savaş’ın bir parçasıdır!
- Ortadoğu Gazetesi ŞÜKRÜ Alnıaçık – Su uyur; Dolar Uyumaz!..
- Hürriyet Gazetesi Rauf Tamer – Eğilmek Yok
- Milli Gazete Mehmed Şevket Eygi – Sıra Hangisinde
- Yeniçağ Gazetesi Arslan Bulut – Allah Dolar Basmıyor ki
- Yeniçağ Gazetesi Yavuz Selim Demirağ - 24 Haziran seçimlerini okumak -3-
- Kaynak Yeniçağ: 24 Haziran seçimlerini okumak 1, 2, 3
- Sözcü Gazetesi Necati Doğru – Dolar ve Allah
- Cumhuriyet Gazetesi Özgür Mumcu - Yazık ettiniz efendiler
- Cumhuriyet Gazetesi Ahmet İnsel - İş Allah’a kalınca....
Evet, basınımızdan bazı yazarlara ait bu gün ki köşe yazılarının başlıklarını yazdım. Genelde yazılanların yüzde 70’i ülkemizin düştüğü ekonomik krizle ilgili yazılmış. Ortak payda ve tepki neredeyse doların 7000 sınırına yükselmesi ve Türk lirasının aşağı yukarı yüzde 24,5 buçuk gibi devalüasyonu (Uluslar arası paralar karşısında değer kaybı) ile ilgili.
Peki, biz bu duruma nasıl ve nereden geldik? 16 senedir iş başında kı Ak Parti hükümeti bu ekonomik krizi neden gideremedi. 24 Haziran seçimler öncesinde hükümet ısrarla ülkemizi “güllük gülistanlık” gösterildi. “Hiçbir kriz yok” dendi. “Merkez Bankası kasaları para ve altınla dolu” dendi. “İ.M.F’ye ödenmemiş tek kuruş borcumuz yok” dendi. Dün itibariyle de Amerika’ya neden gittiklerini anlamadığım Hükümetimiz temsilcileriyle her şey patlak verdi. “Türk lirası değer kaybına uğradı.” 24 Haziran’dan bu yana dış borç ve şirket borçları neredeyse iki katına tırmandı. Çok acil tedbirler alınmazsa resmen ülke iflas durumuna göre sürüklenebilir.
Günümüze kadar ekonomi yönetiminde bariz hatalar yapıldı. Bunlar;
- Ülkemize süreklilik haline gelen sıcak para ilişkisine çok güvenildi. Sürekli devamı gelecek sanıldı. Gelen paraların ülkenin iç ve dış politikalarına ve yönlendirmelerine göre geldiği göz ardı edildi. Sıcak parayı getirenler ülkemiz öksürse parasını ve gelirini anında dışarı çıkarabilmekte. Kısacası affedersiniz tabiri caizse“nikâhı birinin üzerinde kullanımı başkasında” gibi
- Ekonomi yönetimine dirayetsiz ve deneyimsiz yöneticiler getirildi. İç politikalara, halka, türibinlere oynamak uğruna Devlette tasarruf tedbirlerine yönelinilmedi. Aksine tribünlere oynamaya devam edildi.
- İhale kanunları sık sık değiştirildi. Yapılan tüm ihaleler incelenmeliydi. Devlet bu ihalelerden sanırım çok gelirden oldu.
- Özelleştirme gelirleri nereye harcandı hala ben anlayamadım. Bu gelirlere rağmen, alınan dış borçlara rağmen devlet hala neden borçtadır halka açıklanması gerek. En sonda şeker fabrikaları satıldı! Yine basından öğrendiğim kadarıyla özelleştirme değerinin altında parti tabanına yakın kişi ve kuruluşlara satıldığı basından öğrenildi? Ya da basın bize yalan yazıyor!
- Devlet zaten hantal bir yapıdaydı iyice hantal bir yapıya kavuşturuldu. Sayın Devlet Başkanı bunu gördü ama geç gördü. Merkeziyetçilik kararları tek ekonomi yönetimi de dâhil tek kişide toplanılması mevcut sistemi hantal yapıya dönüştürebilir, hata yapma riski daha da artabilir.
- Kamuoyuna yansıyan şaibeli ihaleler ve yolsuzlukların üzerine gidilmedi. Ya da basından saklanıldı. Kaynaklar bu şekilde de heba oldu.
- Devletin kemer sıkması gerekirken gereksiz lüks harcamalara yönelindi. Bu da bu günkü durumda ki halimize getirdi.
- Basiretsiz ve liyakatsiz yöneticileri ekonomi gibi çok önemli derecedeki yönetimlerin başına getirildi. Sırf İmam Hatip Kökenli diye hamasetle yönetici atanması yanlıştı. Sonuç da işte burada.
- Dış politika da bariz hatalar yapıldı. Zikzaklar çizildi. Amerika’nın dost olamayacağı bu güne kadar ki tarihsel çizgisinden belli idi. Ama hala Amerika’nın peşine gitmekteyiz. Biz Amerika’nın eyaleti değiliz ki ikinin biri icazet alınır gibi gidilmesi hatalıydı. Nihayet son Amerika istişare gezisi de bunun tesciliydi.
- Enflasyon yönetimi, para yönetimi, çok kötü idare edildi. Türkiye İstatistik Kurumu verilerde maniple etti. Gerçek veriler saklandı. Ekonomi Güllük gülistanlık gösterildi. Madem iyi idi bu günki durumda neyin nesidir?
- Ülkede ki tarım ve hayvancılık dış güçlerin politikalarına göre şekillendirildi. Ülkede dış güçlerin isteklerine göre tarım ve hayvancılık politikalarımız özelleştirildi. Samanı Bulgaristan’dan, Canlı karkas hayvanı Sırbistan bölgesinden ithal ettik. Geldiğimiz son nokta patatesi bile ESET’in ülkesinden yapar olduk! Milli tarım ve hayvancılık politikalarımız olmadığı için adeta döküldük. Tarım ve hayvancılıkta devasa bi hgelir kaybına uğradık. Eğer tarım ve hayvancılığımız güçlü olaydı bireyler krizi kolay atlatırdı. Şimdiye kadar krizler oldu. Tarım ve hayvancılık güçlü olduğu için hissedilmedi. Kolay savuşturduk. Gelinen son noktada tüm halk neredeyse banka ve kredi kartlarına borçlu durumda bu nedenle halka ve kuruluşlara ait borçlar ikinci bir talimata göre ertelenmeli, durumu iyi olanlar için yapılandırılmalı tahsil edilmelidir. Aksi takdirde iç isyan tehlikesi doğabilir! Köye dönüş başlamalı, arazilerimiz çoraklaşmadan işlenmelidir. Büyükşehir yasaları gözden geçirilmelidir.
- Büyükşehir yasaları tüm ilçe ve köyleri adeta yuttu. Köyler mahalle oldu. Tüm tarım arazileri, hayvancılık meraları arsa statüsü kazandı. Mahalle oldukları için köylü ahırını bile tamir edemedi. Toprağına gübre dahi serpemedi. Meralar Fabrika statüsü kazandı. Tarım ve hayvancılık masraflı olmaya başladı. (gübre, mazot, fide, tohum işçilik v.a) ürün ise masrafı karşılayamadı. Köylü boşuna uğraşacağını düşünerek toprakları arsa olarak değerlendirme yolunu seçti. Kooperatifçiliği teşvik edemediler. Sonuç malum
- Basın özgürleşmelidir. Basının tekelleşmesi de işe yaramadığı ortada. Ne kadar saklarsanız saklayın, mutfağa yangın düştüğü an sizin basınınızı kimse iplemez. Ülkemizin düştüğü durum budur. Umarım ders çıkarılır!
- Eğer Ak Parti seçimlerle iş başına geldiği günden beridir (2003) devletin ekonomik yapısı ile uğraşıp, halkın gelir refahını yükseltmekle uğraşsaydı bugün Sayın Devlet Başkanının heykeli dikilirdi. Ama Ak Parti Teşkilatı komple Devletin teşkilatı ve sistemiyle uğraştı. Fetö gibi gurupların devlette kümelenmesine göz yumdu. En sonunda gelinen son nokta ekonomideki durumumuzun Allah’a kalmasıdır.
Bu nedenler böyle uzar gider. Ama ana hatlarıyla yukarı da ki belirttiğim nedenlerdir. Umarım köklü ve acil tedbir alınır. Yaşadıklarımızın özeti “Deneyimsiz ve yeteneksiz kişilerin ekonomi ve devletin makamlarına sırf dini inancı nedeniyle getirilmesiydi.”
Saygılar