Dünyanın bir çok yerinde bunalım var. Terör olayları ve savaşlar. Özellikle Ortadoğu bir batakhane gibi. Bütün ülkeler Ortadoğ bataklığında hakimiyet kurmaya çalışıyor. Emperyalist ülkelerin kanla beslendiğini artık bilmeyen yok. Bu bölgelerde Emperyalizmin ayak sesleri hiç eksik olmadı. Olmayacaktır da. Demokrasi ve insan haklarından, özgürlüklerden bahseden bu ülkelerin iyi niyetli olmadıklarını dünya tarihinde hep gördük ve bugünde görmekteyiz.
“Kuvvetlinin ahlaka ihtiyacı yoktur. Ahlak kuvvetlinin iradesidir. Ahlak esirler için vardır. Halk müstebitlerin çizmelerini yalar ve secde eder” (Sokrat)
Dünyanın sömürücü ve hayatı yaşanmaz hale getiren devletleri, bir araya gelemeyen, bencillikleri ve egoları sayesinde ne aklını nede Allah’ın bahşettiği yer altı zenginliklerini kullanamayan İslam alemini bertaraf edebilmek, zenginliklerini gasp edebilmek için şeytanın dahi aklına gelmez projelerle hedeflerine doğru adım adım yürüyorlar. Önce Ekonomiyi çökertiyorlar, halkı yoksullaştırıyorlar, kin ve öfkenin aklın önüne geçmesini sağlıyorlar. Sonra yok ederek her şeyi kendilerine göre yeniden planlıyorlar. Halk bunu anladığında maalesef çok geç oluyor.
Türkiye’nin baş belası haline getirilen PKK’nın bu kadar nasıl rahat hareket ettiğini anlamayacak kadar aptal olmamalıdır. Emperyalist ülkelerin para ve silahlarıyla beslenen ve köpek gibi saldıran PKK, “kürt halkının menfaatleri doğrultusunda örgütlendiğini özgürlükleri için savaştıklarını” söylemelerine inanan insanlar ve bunu kamuoyu gündemine taşıyan ve tartışan insanlar, ya ülkelerine ihanet içindedir yada cehaletlerindendir.
Akıllı insanlar ve siyaset ilmine sahip olan Devletler böylesi ucuz yalan ve sakat sözlerin peşine takılmazlar. Yakın bir tarihte, günü kurtarmak adına yapılan ucuz politikalar Türkiye’nin başına daha sonraları bela olmuştur. Terör odaklarıyla, teröristlerle masaya oturan istek ve arzularını kabul eden devletlerin sonu her zaman hüsran olmuştur.
Suriye, alternatif enerji koridoru açmak veya buna engel olmak, engel olunamazsa ortak olmak isteyen dünya devlerinin savaş alanı olmuştur. Suriye’de, ırak’ta yaratılan savaş alanlarını veya yeniden yaratılmaya çalışılan savaş alanlarını anlamadan PKK ve diğer yasadışı örgütleri anlamak mümkün değildir. İki zıt kutup olarak takdim edilen, ABD'nin ve Rusya’nın bölgede hasım oldukları kadar hısım olduklarını da bilmek gereklidir.
Kuzey Irak’ta Barzani’nin bir kuyuya attığı taşı çıkarmak için 40 akıllı uğraşıp duruyor.Rusya ve Amerika referandum karşısında yerini aldığını söylüyor ve sert tepkiler gösteriyor. Gerçekten öyle mi? Barzani’nin bu referandum hareketi Türkiye’ye karşı kullanılan bir yaptırım veya bir tehdit olmasın.
Türkiye Devleti elbette bütün bunları değerlendirebilecek siyasi ve askeri hafızaya akla ve zekaya sahiptir.
Ancak;
Türkiye, Barzani’nin Referandum salatasına limon sıkacak afaki konuşmalarla, hal ve hareketlerle meseleyi sulandırmamalıdır. Aldığı kararların arkasında durmalıdır. Muhalefetiyle iktidarıyla hiçbir fire vermeden tüm Türkiye olarak Barzani’ye gerekli cevap verilmelidir. Belki de bu bir fırsat olacaktır Türkiye için…
Barzani referandumda ısrar ettiği taktirde Türkiye o bölgeyi Barzani’nin kafasına geçirmelidir ki, hiç kimse bir daha böyle bir şeye ne cesaret edebilsin ne de tevessül edebilsin.
“Yerinde sayanlar Yürüyenlerden çok patırtı eder” sözünü unutmamaklıdır.