Uzun bir yazı dizimle sizlerleyim. Iki yada üç bölüm olarak yazacağım bu yazımla ne kadar başarılı olurum bilemiyorum ama dilimin döndüğünce bu pandemi sürecini fırsata nasıl çeviririz daha ziyade bu sorunun cevaplarını aramayı hedef edindim.
Kapitalist bir dünyada tüm milletler gelişmişi yada gelişmemişleri olsun her türlü sürprize hazırlıklı olunmalıdır.
165 yılında başlayan Antonine vebası (veba olarak nitelendirilse de hastalığın çiçek ya da kızamık olduğu değerlendiriliyor.), 542 yılına gelindiğinde 25 milyon insanı öldüren bu hıyarcıklı veba, 541 yılında başlayan Justinian Vebası, 14. yüzyıla damgasını vuran olaylandan veba salgını kara ölüm, 1852-1860 yılları arasına denk gelen 3. Kolera salgını, 1889-1890 da görülen
Asya gribi ya da Rus gribi, 1960’lı yıllarda başlayan 7. Kolera salgını, Birinci Dünya Savaşı’nın son yılında H1N1 olarak sınıflandırılan influenza pandemisi, 1956-1958 Asya gribi, 1968 yılında grip hastalığının mutasyona uğramış versiyonu, 1976 yılında karşılaşılan AIDS salgını ve şimdide Covit-19 Korona pandemisi kabus gibi tüm Dünya ülkelerinin üstüne çöküverdi...
Dünya salgınlar tarihini incelediğimizde pandemiler her zaman tüm ülkeleri şekillendirmiştir. Ancak günümüzde ki gelişmelerden bu pandeminin kasıtlı cıkarıldığı görüşü daha hakimdir.
Pandemi dolayısı ile tüm Dünya ülkelerinde A'dan Z'ye toplumun her kesiminde ciddi ciddi başta ekonomik sorunlar olmak üzere çözülmesi gereken dağ gibi sorunlar şimdiden tüm iktidarların kucağında !...
Şöyle bakalım bizi neler bekliyor :
- Tüm işyerleri dönüşümlü de olsa kapalı kaldığından, sokağa çıkma yasağı da olduğundan yeterince para kazanamadığı için çalışanlarını işten çıkaracaklar, kiralarını ödeyemeyediklerinden mali borç dengesi sonucu iflaslar hükümetleri bir hayli zorluyacaklar...
- Öte yandan, başta turizm, hava yolu şirketleri, diğer ulaştırna şirketleri, tur acenteleri, turizm şirketleri, oteller, büyük sabayi ticari müesseseleri ve diğerleri büyük müşteri kaybı yaşadıklarından özetle söylemek gerekirse, ekonomide zincirleme bir daralma yaşanacak.
- Modern devlet bürokrasinin en organize, hazır ve hızlı tepki veren kurumları olan Silahlı Kuvvetleri bile bu pandemi nedeniyle, askerlerin kışlalarda toplu bulunnası, eğitime çıkması, yemek yeyip dinlenmeleri bile değişmesi gerekecek. Pandemi dolayısı ile bugün askerlerin standart tutumunu temelinden sarsan bir tehditle karşı karşıya kalındığı aşikardır. Doktorlar, korona salgınını önlemenin yolunun ‘sosyal mesafeyi korumaktan’ geçtiğini söylüyorlar. Ordular için ilk zorluk bu noktadadır. Doktorların sosyal mesafe tavsiyesi ile manga komutanın dirsek teması komutu arasında zorluk ortaya çıkıyor. Günlerce denizin dibinde sessizce yatan 150 metrekarelik denizaltıda 45 personelin bulunduğu ya da personelin tıkış tıkış işini yaptığı tankta bu kurallara ne kadar uyulabilir? Dahası, orduların ücretsiz izne çıkma lüksü de yok. Yine, henüz evden muharebe, barışı koruma, sivil otoriteye destek de mümkün değil.
- Dahası, orduların ücretsiz izne çıkma lüksü de yok. Yine, henüz ‘evden muharebe, barışı koruma, sivil otoriteye destek mümkün değil.
- Bu problemler gösteriyor ki, tüm kurumlar ve bireyler gibi, orduların da önünde ciddi bir değişim sorunu bulunmaktadır. Koronalı bir dünyada profesyonelliğin gereklerini yerine getirmeyi yeniden tasarlamak, yaşadığımız tatsız tecrübe siyasi karar alıcılara, güvenlik çalışanlarına ve generallere askerlerin iş yapma biçimini, lojistiğini, emir komuta sistemini, personel güvenliğini, moral motivasyonunu, sağlık sistemini, asker ailelerinin koşullarını yeniden tasarlama görevini vermektedir. Aksi halde, kışlalar savaşacak askerden çok, salgınların potansiyel kurbanlarını barındıran mekanlara dönüşebilir.
- Bütün dünya bu pandemi krizinden yoksullaşmış ve çok borçlu olarak çıkacak, devletin ekonomideki rolü artacak ve günlük hayatı düzenlemedeki erişim alanı genişleyecektir. Çok taraflı kurumların önemi bu krizle daha da belirgin hale geldiyse de, etkisizlikleri ve dünyadaki içe kapanma eğilimi onların varlığını sorgulatacak bir dinamik üretebilir.
- Başta ABD olmak üzere İngiltere, İtalya gibi sömürgeci ülkelerin bu krizden ciddi bir hasarla çıkacağı, imajının ve prestijinin fena halde sarsılmış olacağı gerçegi gerçekçi olarak bu güne kadar ki gelişmelerden tescillenmiştir.
- Salgının ilk çıktığı yer olan ve başlangıçtaki vurdum duymazlığı ile sistemindeki çürümüşlük nedeniyle dünyaya yayılmasını da engelleyemeyen Çin, uyguladığı tavizsiz politikanın başarısı nedeniyle görüntüyü kendi lehine çevirmeyi becermiştir. Ancak bu pandemi nedeniyle bir çok ülke bireylerin anayasal haklarını aşırı şekilde zorluyarak otoriter rejim haline dönüşmüşler, ekonomik olarak hasta durumda ki ülkeler halkına yeterince yardım edemediklerinden bu pandemi dolayısı ile bu iktidarların el değiştireceği, popilerliklerinin kaybolduğu, kahbolacağı açık seçik anlaşılmaktadır.
- Bu pandemide özünde bir Soğuk Savaş yapılanması olan AB ise Avro alanında para politikası uygulama ve sınırlarını kapatma dışında kolektif hareket edemedi. Finansal kriz ve mülteci krizi sonrasında olduğu gibi, bu kez de üyeler arasında dayanışma görülmedi. Bazı gözlemciler ise gerçekte yaşananın görünenden daha olumlu olduğunu, özellikle Almanya’nın bazı kritik konulardaki kör inadının kırılmaya başladığını savunuyorlar.
- Bu pandemide dünya ekonomisini bir resesyona (durgunluk) sürüklendiği açıktır. Bir yandan hızla daralan talep, diğer yandan birçok sektörde duran üretimle birlikte çalışanların geniş bir kesiminin hayatlarını idame ettirmesi giderek daha zora girmektedir. Son 40 yılda artan gelir ve servet eşitsizlikleri ile tekelleşme ve finansallaşma eğilimleri sonucunda toplam talebin halihazırda düşük seyrettiği dünya ekonomisinin sorunlarına bir de salgının yarattığı tahribat eklenmiştir.
- Uzmanlar 2020 sonunda dünyadaki toplam borç miktarı, toplam dünya Gayrisafi Yurtiçi Hasılasının üç katını aşarak 260 trilyon dolara ulaştığını bildirmekteler. Özellikle ABD ekonomisinde borçluluk ve kaldıraç oranları yüksek seviyelere çıkmış, finansal varlık fiyatları tarihsel rekorlar kırmakta... Dolayısıyla, herhangi bir olumsuz gelişmenin finansal piyasalarda bir krizi tetiklemesi zaten beklenirken, salgın buna hem arz hem de talep şoklarını ekledi. Daralan üretim, bu üretim üzerindeki hak iddialarının, yani finansal varlık fiyatlarının üzerinde aşağı yönlü baskıyı arttıracak ve birçok borcu ödenemez hale getirecektir. Bu da geniş ölçekli kamu harcamalarının ve merkez bankası müdahalelerinin devreye sokulmasına ek olarak, çeşitli kurtarma operasyonlarını, kamulaştırmaları ve büyük ihtimalle daha yaratıcı politika denemelerini gündeme getirecektir. Ekonomik olarak müsrif harcamalarda bulunan ülkeler batma noktasına gelecek, iktidarları bir bir sallıyacaktır.
- Bu nedenle 2021 ile başlayan önümüzdeki on yıllık dönemde dünya tüm ekonomik, politik, sosyal yapılanmalarını, uluslararası ilişkilerini, paktlarını, ulusal stratejilerini temize çekecektir. Bütün ülkeler ilk başta içe kapanacak, makro ve mikro düzeyde yepyeni formlar, organizasyonel yapılanmalar geliştirecektir. Dünya'da lider ülkeler yer değiştirecek, başta Rusya, Çin, Türkiye, İran gibi Orta Asya ülkeleri lider konumuna geçecektir. Bu krizi sarsıntısız atlatan ülkeler Dünya'da söz sahibi olacaktır. Halkına daha sevecen, daha yardımlaşan iktidarlar konumunu kuvvetlendirecek, kayırmaci politikalarla halkını kucaklamayan iktidarları bu korona pandemisi bir bir alaşağı edecektir.
- Korona sonrası yakın geleceğin en sıcak konuları 5G teknolojisi, blokchain ve dijital para sistemleri ile yenilenebilir enerjinin yaygınlaşması sayesinde dünyanın sosyal devlet yapısına ve Evrensel Temel Gelir’e geçmesi olacaktır. Siber güvenlik, laboratuvarlarında ve şehir çiftliklerinde gıda (et-bitki) üretimi, über otomasyon ve ‘5. Endüstri Devrimi’ bunlara eşlik eden hayati konular olacaktır.
KAYNAKLAR :
1.Dr. Öğr. Üyesi Barış Gençer Baykan, Yeditepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi - Pandemi sonrası yeni bir dünya bizi bekliyor.
2. Öğretim Elemanı Alaiddin Koşar - 2020 Sonrası Yeni Dünya Düzeni
3. Kamuran Samar Euronews 25/03/2020 -
Koronavirüs salgını sonrası bizi nasıl bir dünya düzeni bekliyor?
4. Prof. Dr. Sinem Akgül-Açıkmeşe
Panorama Soruyor Küresel salgın sonrasında yeni bir dünya düzeni bekleniyor mu?
5. Aslı Aydıntaşbaş, European Council on Foreign Relations - Korona Sonrası Yeni Kahramanlar, Yeni Devlet Düzeni
6. Prof. Dr. Ayşen Uysal, Paris Sosyolojik ve Siyasal Araştırmalar Merkezi - Covid-19 ve Kolektif Eylemlerin Geleceği
Korona Sonrası Yeni Dünya Sistemi
7. Prof. Dr. Deniz Ülke ARIBOGAN Üsküdar Üniversitesi - Küresel Salgın Çin tarzı bir Uluslararası İşbirliği Sistemi mi Getirecek?
8. Doc. Dr. Ceren Ergenç Xi’an Jiaotong-Liverpool Üniversitesi -
Küresel Covid-19 salgını
9. Prof. Dr. E. Fuat Keyman, İstanbul Politikalar Merkezi/Sabancı Üniversitesi
Korona Pandemisi ve Küreselleşen Dünya
10. Dr. Mahfi Eğilmez, İktisatçı - Covid-19 ve Küresel Ekonominin Geleceği
11. Doç. Dr. Nihat Ali Özcan, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı - Ordular ve Sosyal Mesafe
12. Soli Özel, Kadir Has Üniversitesi - Çin’in Yeni Hegemon Olma Arayışları
13. Prof. Dr. Özgür Orhangazi, Kadir Has Üniversitesi - Salgın ve Dünya Ekonomisi
14. Ufuk Tarhan, Fütürist, Ekonomist, Yazar, Dijital İletişim ve Yazılım Ajans Başkanı - Korona; Küresel bir Kriz ve Dijital Medeniyetlere Geçiş Tatbikatı