Bugünkü yazımızda yaklaşık 20 sene tercüman-rehberlik deneyimine dayanarak Çanakkale Savaşları’ndan konusundan ziyade alana yapılacak gezilerde nasıl bir yöntemle daha verimli ve eğitici olacağı hususunda görüşlerimizi arzediyoruz. Gezenlere yardımcı olmak ve yol göstermek amaçlı önerilerimizdir. Özellikle belediyelerimizin bu konudaki verimli ve fedakarane uygulamalarını takdir ediyor ve daha verimli sürmesi için görüşlerimizi aşağıya kaydediyoruz:
GEZİ ÖNCESİ GEZİLECEK ALANLAR ÜZERİNDE
BİR ÖN ÇALIŞMA YAPILMALIDIR.
Gezilerin muhakkak “iki gün bir geceleme” olarak düzenlenmesinde yarar vardır. Mutlaka gitmeden önce program üzerinde nasıl gezileceği ve seçilen gezi noktalarının vereceği öz fikrin ne olduğu üzerinde bir ön çalışma mahiyetinde bir toplantı yapılmalıdır. Gezi tekniği konularına değinirsek bir örnek vererek basit bu konunun ne kadar önemi bir işlev icra ettiğini görelim. Kuran okuma ve alış veriş etkinliklerini kastediyoruz. Geziye katılanlar muhakkak hediye, kitap türü eşyalar satın almak ister. Ama toplam 45 nokta da 45 kez mola verip de 45 kez alış veriş için 5 dakika ayırdığınızı düşününüz. Sonuç gezi için harcanan zamanın israf edildiği şeklinde önünüze gelmektedir. Yapılacak iş şudur; sadece bir yerde ve örneğin Alçıtepe (Kirte) köyünde yemek, alış veriş ile karışık bir zamanlama ise sorun baştan çözülür. Genel olarak söylersek Türkiye; gezerek öğrenmenin önemini kavramış ama nasıl gezileceğini ise emekleyerek talim etme sürecini yaşamaktadır. Alçıtepe köyünde pansiyona kiraya veren “köylülerin evlerinde” mütevazi bir ortamda veya savaş alanında bulunan “Kum Motel” de gecelemeyi öneriyoruz. Ekonomik imkanlarla ilgili bir durumdur.
Ayrıca şehit atalarının adını arayanlara da raslanmaktadırki bu konuda Türkiye’de arşivlerde yeterli bilgi vardır. Ancak bu konuda elde mevcut milyonlarca belge güncelleştirilmediği için sözel bilgilere dayanan aramalara sık sık rasladık. Bu konu ve savaşı ilgilendiren tüm konular genel olarak siyasi irade meselesi olduğu için söyleyecek bir sözümüz yoktur. Ancak beklentimiz vardır: İleride güncelleştirilip “Avustralya Gallipoli Association”un yaptığı gibi belgelendirme işinin sanal ortamda sonuçlandırılacak kadar ileriye gidecek ciddi bir çalışma yapılmasıdır. Açık söyleyelim; her konuda “his ve kalp” ile hareket etmekteyiz. Şimdi alanda nasıl “iki gün bir gece” harcayacağımızı tasarlayalım.
En ideal gezi mevsimi: Haziran-Temmuz-Ağustos aylarını öneriyorum. Neden? Çünkü alan; Şubat ayından başlayıp Mayıs sonlarına kadar süren bir güney sektörlü zaman zaman hızı yüzlerce kilometreye varan lodosa açıktır. Soğuk esen rüzgar rakım 300 metreye kadar çıkan alanda çocuklar ve hanımlar için risk oluşturmaktadır.
Gezi güzergahı ve zamanlama: Bizim gezi güzergahı olarak önerimiz Bolayır- Akbaş Şehitliği- Çamyayla Köyü- Kocatepe dediğimiz kuzey sektörünün ardından, Eceabat-Kabatepe- Alçıtepe-Sedülbahir hattı dediğimiz güney sektörü gezilir. Gezi programı ve saatlendirme ve kilometreleri aşağıdaki tabloda mevcut olup yaklaşık 20 yıllık sürede alanda yerli ve yabancı turistlere verilen hizmet sırasında araba kilometrelerinden teyit edilmiştir.
Örnek program şöyledir:
GEZİNİN ADI: “ HATTAT MAHMUT AYRAL’I KİM KEŞFETTİ? “
Her geziye bir ad takarlar. Biz de gezimize yukarıdaki adı koyduk. İzahı şöyledir: Arıburnu Cephe Kumandanı Mustafa Kemal Paşa (34 yaş) savaşın durduğu bir ara siperlerin en uç noktasına gider askerle birlikte olur. Bu askere büyük moral verir. Bir gün sipere girdiği zaman duvarlara kağıtlar iğnelenmiş, çivilenmiş Kur’andan elle yazılmış ayetler ve Allah’ın isimlerinin yazılı olduğunu gördü. Atatürk sayfaları okudu. Birisinin önünde takılıp kaldı.
--Bunu yazanı hemen bulup bana getirin dedi.
--Buyrun kumandanım ben İstanbullu Mahmut.
--Sen hemen siperden çık ve İstanbul’da güzel yazı (hüsnü hat) yazmaya devam et. Senin yerine siperlere girecek binlerce gönüllü Mehmetçik vardır ama bu kadar güzel yazı yazabilen sanatçıyı bu millet çok az bulur.
Hatttat Mahmut Ayral Usta bu olaydan doğmuştur.
ÖRNEK ÇANAKKALE GEZİ PROGRAMI:
Sıra | Saat | Km. | ETKİNLİKLER |
| BİRİNCİ GÜN | ||
1 | 09.00 | 750 Km. | Samsun’dan hareket |
| 0.900 | İstanbul’a varış | |
2 | 11.30 | İstanbul- Tekirdağ Opet 140 Km. | Tekirdağ çıkışında Opet Namık Kemal tesislerine varış |
3 | Kırkbeş dakika moladan sonra Bolayır’a hareket | ||
4 | 14.00 | Tekirdağ Opet- Bolayır: 105 Km. | Bolayır köyü meydanına varış |
5 | 15.00 | Süleyman Paşa, Namık Kemal Mezarları. Bolayır sapağı yazan yerde benzin istasyonu karşısından girilip 3 km. kadar sonra köy meydanına varılır. Bolayır köy meydanından toprak stablize yol ile Çimpe kalesine 3.3 km. otobüs yağmursuz havada gidebilir. (2009 koşulu) Bolayır Köyü’nün savaş ile ilgisi | |
6 | | Bolayır- Akbaş: 40 Km. | Bolayır’dan sonra 25 km. yol gidip Gelibolu geçişi ve ardından 15 km. sonra da ana yoldan 200 metre kadar içerde kalan Akbaş Şehitliği’ne hareket |
7 | | Akbaş- Çamyayla 13 Km. | Akbaş Şehitliği’ne varış ve açıklamalar |
8 | Bigalı (Boğalı, Çamyayla) Köyü’ne hareket | ||
9 | 16.00 | Bigalı Köy Meydanı’na varış ve köy Meydanı’ndaki kahvede sabah kahvaltısı, Atatürk Evi | |
10 | 17.00 | 15 Km. | Geceleme için Kum Otele hareket |
| İKİNCİ GÜN | ||
11 | 08.00 | 10 Km. | Arıburnu |
12 | 08.50 | 3 Km. | Kabatepe |
13 | 08.50 | 700 Metre | 57. Alay, Conkbayırı |
14 | 10.30 | 20 Km. | Alçıtepe (Kirte) |
15 | 13.00 | 500 Metre | Sargı Yeri |
16 | 14.00 | 500 Metre | Nuri Yamut Anıtı |
17 | | 1 Km. | Alçıtepe Salim Mutlu Müzesi ve Öğle Yemeği |
18 | 15.00 | 4 Km. | Seddülbahir, Yahya Çavuş |
19 | 16.00 | 7 Km. | Hisarlık |
20 | 17.00 | 25 Km. | Seyit Onbaşı ve Mecidiye Tabyası’nda Feyzullah Efendi Mezarı |
21 | 18.00 | 2 Km. | Kilitbahir |
22 | 3 Km. | Eceabat’tan Samsun’a dönüş için hareket |
Şimdi program üzerinde konuşalım:
Çanakkale Gezisi sadece savaş alanlarını anlatmakla yeterli olacağını sanmadığımız gezidir. Gezi alanında Osmanlı tarihinden tutunuz, antik Yunan ve Büyük İskender’in geçiş yolları ile(Sestos-Çardak) Çimpe kalesi gibi Türklerin Avrupa’ya ilk ayak bastığı yer olan bizim için son derece önemli yerlerden tutunuz Seddülbahir girişinde Karaağaç gibi antik kenti kazarak tarihi eserleri çalıp götüren Fransızlar ile alanda 900 civarında endemik bitki tespit edip kitabını yazan İngilizlere varıncaya kadar birçok konu işlenmelidir. (Bizzat Tema Vakfı başkanı Hayrettin Karaca hocamızdan öğrendim.) Aynı zamanda 1915 koşullarında 6 metre olan Anzak kumsallarının erozyon nedeniyle 1 metreye kadar düşmüş olması da alandaki rüzgara ve yanlış ağaçlandırmaya dayalı bir çeve sorunu şimdi savaşın boyutunun değiştiğinin açık göstergesidir.
Yine Feyzullah Efendi ismindeki bir “seyit” sıfatlı komutanın 1807 yılında nöbet tutması gereken askerleri Çanakkaleye bayram namazına göndererek vahim bir hata işlemesi neticesinde padişah Üçüncü Selim fermanıyla idam edilmesi olayı her ne kadar Çanakkale Savaşı ile yakından ilgili değilse de yerinde görülüp anlatılması gereken bir ibret sayfasıdır.
Kısaca biz Çanakkale Savaşları alanına şöyle bakıyoruz: Yaklaşık 60X7 km. ebadındaki bir alanda sadece Türk tarihi değil aynı zamanda Anadolu tarihini çalışıp öğrenecek bir altın fırsat olarak gördüğümüz gezilerde şu izlenimi edindik. İnsanımız kalbi ile düşünmekte aklı ile düşünmeyi ise pek ciddiye almamaktadır. Ağlamak ve ağlatacak bir program ile alana gelip dönmek mi? Yoksa tarihimizi ve çevre sorunlarını öğrenip de çocuklarımıza anlatıp benimsetecek bir tarz mı? Her ikisinin de gerçeklik payını göz ardı etmeden düşünelim ve ders alalım diyorum. Çanakkale Savaşı ile ilgili özgün konulara ilerideki yazılarımızda değinmek istediğimizden bugünkü yazımızda biraz farklı bir bakış açısı getirmek istedik.
Yaptığımız işi sorumluluk duygusu ile yapmanın bize vereceği katkıyı anlatmak için ayrıntılandırdır. Çünkü zaman satın alınamayacak kadar önemlidir.
Şehitlere Allah’tan rahmet diliyorum.