Eğer Türk, eğer millet eğer insaf eğer vicdan gibi kavramlar varsa beynimizde o zaman bu iş rahat çözülür.
15 Temmuz Demokrasi Müzesi ve Milli Bağış Fonu Kurulmalıdır.
Ülkemiz 15 Temmuz 2016 günü yurt dışından yönetilen bir ihanet şebekesinin saldırısına maruz kalmıştır. 15 Temmuz öncesi ve sonrası ülkemiz tarihinde son derece önemli günlerdir. Bize düşen görev bu günlerde neler olduğunu milletimizin tarih hafızasına kaydetmek ve bunun için akademik çalışmalar yaparak gelecek nesillere teslim etmektir. Hamaset duyguları kalbimizi tarihi kayıtlar ve akademik çalışmalar da hafızamızı ve aklımızı tatmin eder. Bu daha önemlidir, kanımızca. Bu hainliğin arka yüzünü iyice öğrenmeliyiz. Ezberlemeli ve hafızalarımıza silinmemek üzere kaydetmeliyiz. Buna çok ihtiyacımız var. Olay tazedir. Birinci el şahitleri de birinci el belge gibidir. Hepsi de canlıdır. İtiraf etmeliyizki yeryüzünde hafızasında kayıt kuyudat bulunan ama tarih şuuru zayıf olan bir milletiz. 15 Temmuz Demokrasi Müzesi ve Araştırmaları Kurumu Açılmalıdır. Müze ve araştırma kurumu için örneğin yaşamakta olduğum Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’ne sınır köylerden birisinin alanı istimlâk edilebilir. Üniversite ile protokol imzalayarak müze ve akademik araştırma konusunda mali sorumluluğu üstlenmeli idari konular üniversiteye bırakılmalıdır. Hem bir taraftan ulusal ve uluslararası bilge belge toplanmalı hem de bu konuda yüksek lisans ve doktora yapacak gençler temin edilip burs verilmelidir. Aynı isim altında yerel kayıtları da bir araya toplayan yerel demokrasi müzeleri açılabilir.
MİLLİ BAĞIŞ FONU KURULMALIDIR
Ülkemiz yaşadıkça dünya durdukça böylesi bir belâ bir daha başımıza gelmemesi ve geleceğimizden emin olmak için milli ölçekte dini kurumlara ihtiyacımız vardır. Kastettiğim şudur. Fetö gibi benzeri bir olasılığın kökünü kurutmak ve geleceğimize emin bakmak için yapabileceklerimiz vardır.
Eğer millet isek ve gönül rahatlığıyla bağış yapacaksak tek hesap ve kurum üzerinden kontrol düzeni kurulmalıdır.
Biz eğer millet isek böyle yapmak zorundayız. Eğer cemaat isek işimiz zordur. Eğer Türk, eğer millet eğer insaf eğer vicdan gibi kavramlar varsa beynimizde o zaman bu iş rahat çözülür. Bir musibet bin belâyı defeder diye buyurmuş atalarımız. Gelin ülkemizin başına belâ olan şu son dini iştahla saldıranlara, ihanet edenlere bir başka açıdan bakalım. Bunlar niye bu kadar palazlandılar? Çünkü vatandaşın dini duygularını sömürerek paralar topladılar. Peki ülkemizde bu işi kontrol etmek veya milli bir vasıf kazandırmak mümkün müdür? Tam olarak yüzde yüz kontrol etmek mümkün değildir. Ama milli bir vasıf kazandırmak mümkündür. Yeryüzünün en büyük İslâm ülkesi Endonezya’da bağış toplayan o kadar çok kurum vardırki her caddede bir tane vardır diyebilirim.
KİŞİSEL BAĞIŞ TOPLAMA YAPAN ŞİRKETLEŞMİŞ ENDONEZ DİN ADAMI
USTAD YUSUF MANSUR
Kişisel olarak bağış toplayan bir din adamı Endonez Betawi asıllı Yusuf Mansur çok meşhurdur din adamı, işadamı (ustad) olmuştur bile. En kibar ifadeyle profesyonel dilencilik yöntemleri ile açıkça “sadaka mutluluk zinciri” diye adlandırdığı yöntemle sözüm ona İslâm’a hizmet etmektedir. Keajaiban sedekah adlı yöntemle 2013 yılında 1-2-3-4 gibi sıralama yaparak para düzeylerine göre dolar katmanları oluşturup müslümanlardan para toplayarak İslâm sadaka mucizesi gibi cafcaflı laflarla cukkalama yapıyordu. Bir ara mahkemelere de düştü ama bir sonuç alınamadı. Bu yazıyı hazırlarken resmi sanal ortamına girdim. Sebar sejuta buku (Bir milyon kitap intişarı) diye bir para toplama yöntemine dönüştürmüş cukkalamayı. Kendi kitaplarından oluşan bir kütüphaneler dizisi tüm Endonezya’da kurmayı planlayan üstad 2016 yılı boyunca 1000 tane “Ustad Yusuf Mansur Kitaplarının okunduğu yerler” açacak. Tabi bütün bunlar vatandaştan toplanan bağışlarla yapılacak. Böylece İslâm dinine hizmet edilecek.
(Bakınız : http://yusufmansur.com/sejutabuku/ İndirim tarihi ve saati: 10. Ağustos. 2016, Saat. 12.43)
İşin garibi halk da bu adama inanmış ve onay veriyor. Endonez öğrencilerle konuşuyorum o hizmet ediyor diyorlar; sadece bir tane doçent bu işin içinde ihlas olmadığı söyledi. Bu da gösteriyorki İslâm dünyasında ciddi bir din zihniyeti reformuna ihtiyaç vardır.
Bizim Türkiye olarak denetime açık ve sanal ortam üzerinden kuracağımız bir bağış idare kurumu ulusal anlamda hem hizmet edecek hem de istismarı önleyerek veya en azından belini kırarak örnekleşecektir.
Böyle bir fon ve şeffaf düzen yani tartışmasız ortam inanınızki diğer İslâm ülkelerinin de gıpta ile bakacağı bir başarılı uygulama olacaktır. İslâm dünyasında en çok sömürülüp kemirilen konusudur bağış konusu. Toplayanlar da her ne hikmettense eninde sonunda İngiliz, Fransa, Amerika ve benzeri ülkelerde mailkane sahibi olmaktadır.
TEK HESAPTA ÜLKECE TOPLANAN FON OLMADIĞI SÜRECE
İKİNCİ PENSİLVANYALI DA GELECEKTE ORTAYA ÇIKACAKTIR
Eğer din dilencilerinin önüne geçip milli bir hesapta hepsini toplamadığımız müddetçe ikinci Pensilvanyalı hadisesi için 30 yıl biçiyorum. 60 yaşındayım belki o günleri göremeyeceğim ama böyle olacak emin olunuz. Çünkü bunlara giden paralar Tanrının ışığını da peşine takarak uçar gider. Zekâttan, kurbana, mehirden fitreye kadar kadar tüm İslâmi mali etkinliklere milli bir vasıf kazandırarak ülkemizde katkıda bulunmasını ve kayıt kuyudat altına alınarak da her yıl mali portresinin ortaya çıkarılmasını temin etmek mümkündür. Profesyonel bir şirkete teslim edilen kayıt kuyudat sisteminde şu esasların dikkate alınarak yasal altyapı hazırlanmalıdır:
1.Hiçbir şekilde para ve bağış işlerinden ücret talep edilmemelidir. Bu nedenle SMS ve benzeri dümenlere son verilmelidir.
2.Bağış yapan ve bağıştan yararlanan mutlaka net üzerinden aktarma yapılacak şekilde düzenlenmelidir.
3. Vatandaş bağış yapacağı kişi kurum ve amaç konusunda serbest bırakılmalı ve mutlaka
kayıtlarının istediği anda kendisine verileceği bir düzenek oluşturulmalıdır.
4. Yardım, bağış, vakıf, zekât, fitre, sadaka, mehir ve benzeri tüm dini harcama ve mali etkinlikleri mutlaka kayıt amaçlı ve vergilendirme veya takibat amaçlı olmadığı garantisi verilmelidir.
5. Yardımlar mali olarak kabul edilmeli ayni yardım konusunda belediyelere yetki verilmelidir.
6. Vatandaşa konunun ehemmiyetini açıklayan ve neden yapıldığı hususunda bilgi veren bir ön hazırlık döneminde bilgilendirme yapılmalıdır.
7. Veren ve alan mutlaka eşleştirilmeli eğer bağış amacı kuruma bırakılıyorsa o da sonuçlandırılıp hayır sahibi bilğilendirilmelidir.
8. Eğer bağış yapan ve alan belli ise buna kurum asla müdahele etmemeli sadece aracılık ederek ağ üzerinden aktarım yapmalıdır.
KIZILAY VEYA DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINDA
BİR BİRİM ULUSAL BAĞIŞ FONUNU YÖNETEBİLİR
Dünyada bağış toplayanların ezici bir çoğunluğu şaibelidir. Şeffaf değildir. Bu konu sadece ülkemiz için değil tüm ülkeler için geçerlidir. Yeryüzünün bir numaralı istismar ve dolandırıcılık ile toplu dilencilik uzmanı Fetö meczuplarından öğrenmemiz gereken bağış ve para ilişkisini sorunsuz çözen şeffaf bir düzen oluşturmaktır vesselam. Kanımızca böylesi bir çözüm ülkemizde istatistik anlamda hem kayıtları tutmaya yararlı olacaktır hem de ak koyun kara koyun geçitte belli olur hesabı istismarcıların da daha rahat belirlenmesine neden olacaktır. Allah rızası için şu milletin tertemiz paralarını, bağışlarını, din hırsızlarının elinden kurtaralım. Eğer inancımız saf ise. Berrak ise. İhlâs var ise.
Yoksa Pensilvanyalı molladan ne ders çıkardığımızı 30 sene sonra yeniden soracağız.