Yeryüzünde imparatorluk kurmuş milletler arasında sicili en temiz olanı Türklerdir. Ne yazıkki bunu Dünyaya anlatıp benimsetecek siyasi ve askeri gücümüz yoktur. Ancak ondan daha da acıklısı içimizden çıkan şahsiyetsiz ve bilinçsiz Türklerin hareketleri yüreklerimizi yakıyor.
Obama daha geçen hafta Japonya’da Hiroşima Atom Bombası Anısına dikilen anıtta özür dilemeyeceğini ve nedenini şöyle açıkladı: “Devlet Başkanları zor koşullarda böyle kararlar verebilir. Bunu tarihe ve araştırmacılara bırakalım” Aynı sözleri Türk devlet adamları da söylüyor Ermeni iddialarına karşılık. Sonuç; hiç yankı yapmıyor bile. Bizim bu dünyada tek çıkış yolumuz vardır: “Katma değeri üretecek milleçte örgütlenmeyi sağlamak.”
Bakın şu işe: Almanlar İkinci Dünya Savaşı yıllarında 6 milyon yahudiyi yakarak yok ettiler. İngilizler sömürüp kemirdikleri Srilanka adasında piç nesiller ürettiler. Malezya’yı sömürüp kemirirken Malezya afyonunu Çin’e ihraç ettiler. Çin; Malezya’dan afyon ithalini yasaklayınca baskı yapıp tavizler kopardılar. 1830 lu yıllardı. Bunlar medeniyetin beşiği diye dünyaya lanse edilen kavmi necip “asil millet” diye Araplara yutturulan İngilizlerdir. Yan kulvardan gelen Felemenkler ise aynı işleri Endonezya’da yaptılar. Hem sömürüp kemirdiler. Hem de 12 yaşındaki kız çocuklarına varıncaya kadar el koydular. “Nyai” adı ile adı konulmamış fuhuş ürettiler. Medeniyetlerine uygun bir hareketti. Bugünkü İngiltere ve Hollanda demiryolları Endonezya Malezya köylüsünün alın teri ile inşa edilmiştir. Fransızlar Kuzey Afrika’da Fransızca’yı benimsettiler. İtalyanlar da onlardan aşağı kalmadı. Uzakdoğuda Japonlar hakeza. 100 bin Koreli, 1 milyon Endonezyalı kadın “ianfu” olarak yani malum iş için kullandı. Devam edelim; Moskoflar 50 milyon Türk asıllı insanı 1945 den sonra katlettiler. “Aleksandır Soljenitsin, Gulak Takımadaları” adlı eserinde bu vahşeti yazdı ve ülkesinden kaçtı.
Şimdi ne oluyor? Aynı işler devam ediyor tabiiki. Amerika doğal kaynaklarını sömürüp kemirdiği Endonezya’ya Amerikan HalkınınYardımı adı altında yüzde üç faizle borç verip içme suyu kanaletleri yapıyor, Açe’de. Programı da şöyle lanse ediyor: US AID. Yani Amerikan Halkının yardımı. Sevsinler bu yardımı.
Bizim idare ettiğimiz milletlere gelince ana lisanlarını konuşuyorlar, 2016 yılı Haziran ayında. Örneğin Yunanlar. Yunanca niye konuşuyorlar? Türkçe konuşmaları gerekirdi. Eğer Alman, Moskof, İngiliz türü bir millet olsaydık. Yetmedi şunu da yaptık: “Biz idare ettiğimiz ülkeler için canını vermiş yegane milletiz yeryüzünde.”
422 yıl idare ettik Yunanları. Adları bile Yunan; Hiristofidis, Katerina olmamalıydı. 4-5 nesilde Ahmet, Ayşe üretebilirdik. Balkan milletlerinin hepsi böyledir. “Felemenkler gibi, İngilizler gibi ırz düşmanlığı yapmadık.” Biz asil milletiz. Ama bir sorunumuz var: “Kişilik sapması, palavracılık hastalığı bulaşmıştır.”
Almanları severim. Neden? Avrupa’nın en asil, en mert milletidir. Ama siyasetten anlamazlar. Hesap kitap bilirler. 5 km. uzunluğunda bir alana bir taraftan kütüğü sokup diğer taraftan kitap olarak çıkaracak kadar da evrensel bir ekonomik güçtürler. “Politik cüce, ekonomik dev” ifadesi Almanları özetler. Ben Almanlara değil de Türklerin tavrına çok üzülüyorum. “Almanya parlamentosundaki Türk asıllı zavallıların” Ermeni iddialarına alet olması arkadan hançerlemek gibi oldu. Onları kazanmak için ne yapacağımızı düşünmek isterim.
Rahmetli Mehmet Akif Ersoy Almanya’yla müttefik olduğumuz zaman Birinci Dünya Savaşı yıllarında Almanya’ya gitti. Görevi dostumuz Almanlara Arapça buroşürler hazırlamaktı. Birgün sabah kalktı baktıki her yerde kilise çanları çalıyor. Nedir bu? diye sormuş. Kudüs’ü Türklerden hiristiyanlar aldı. Onu kutluyoruz. Kudüsü Türklerden alanlar İngilizlerdi. Yani Almanların o sırada düşmanı olan milletti. O zaman anladımki kafirden dost olmaz diye yazdı, M.A. Ersoy.
Bize düşen şudur: 1915 koşullarına geri döndük. Ülkemize dört bir taraftan saldırıyorlar. Hiçbirisinden etkilenmiyorum. En çok ağrıma giden içerdeki siyasi didişmedir. Bu konu düşmanlarımıza da adeta nefes veriyor. Yoksa Obama’nın Japonya’da ne dediğini özür dileme noktasında Türk adını taşıyan kişiliksizlere öncelikle anlatmak o kadar zor değil.