Endonezya’da devletin resmi tefeci kurumuna Pegadaian adı verilir. Rehinci demektir.
Yeryüzünün en büyük İslâm ülkesi Endonezya’dan yazmaya devam edeceğiz. Endonezya’da en büyük Kamu İktisadi Kurumlarından birisi olan Pegadaian adlı şirket hakkında yazdığımız eserin ikinci baskısını hazırlarken umuyordukki Pegadaian adlı devlet eliyle rehinecilik ve tefecilik yapan kurumun işleri geriler de halk rahatlar. Nerde gezer.
Endonezya ulamasından da helâldir fetvasını almış olan kurum uluslararası alanda da dikkati çekmekte ve batılı türdeşleri olan sömürgen kemirenler başarılı şirket hakkında yayınlar yapmaktadırlar.
Pegadaian adlı rehine ve tefecilik kurumu neleri başardı?
Endonezya halkının her 8 kişisinden birinin yolunun düştüğü 250 milyonluk ülkede 26 milyon müşteri kazanmayı başardı.
Şirket elemanları 100-200 dolar arasında maaş alırken şirket üst düzey yöneticilerine 20.000-30.000 dolar arası maaş vermeyi İslâm şeriatına uygun gördüler. Toplam 26 bin civarında çalışanından söz ediyoruz. Rakamlar 2013 yılına aittir.
Halka yüzde otuz faizle rehin de alarak borç vermeyi başardılar. Söz konusu yüzde otuz faizin faiz olmadığını derin filozof ulama fetvasıyla açıkladı.
Şirket altın işine de girdi. Altın satışları o kadar genişlediki yan kuruluşlar kurarak onları da altın işine soktu. 2013 yılında 500 kiloyu aşan bir altın satışından söz ediyoruz.
İşin garibi şirketi 1 Nisan 1901 günü Başkent Cakarta Lebak Bulus’a 110 km. güneydeki Sukabumi kentinde Felemenkler kurmuştu. Felemenkler halkı İslâmi değerleri kullanarak sömürüp kemirdiler. 1942-1945 sürecinde şirketi ülkeyi işgal eden Japonlar yönetti. 1945 de bağımsız olan ülkede Felemenk ve Japonların yaptıklarının doğru olduğunu düşünen Endonez devlet adamları şirketi kapatmadılar kendileri de Kit sitatüsünde sürdürdüler.
2013 yılında şirketin cirosu 8.5 milyar dolara tüm ülkedeki şubeleri 5 bine yaklaştı.
Şirketin her şubesinde en az iki güvenlik görevlisi bulunmakta olup ülkenin her yerinde mantar gibi çoğalan tefecilerle adeta yarışan ve piyasanın yüzde 70 ine yakınını kontrol eden Pegadaian İslâmi değerleri bayrak edinmektedir.
İnsanların cebinde para olmadığı ama insanlara para dağıtan tefecilerin mahalleleri adeta esir aldığı bir ülkeden söz ediyoruz: Endonezya. Bütün bu işlemler ŞERİAT adına yapılmaktadır. Satırların sahibi ALLAH’IN ŞERİATI‘na inandığından Ayetullah ve Endonez ulamanın şeriatına ise hiçbir şekilde inanmadığından şu satırları kaleme almaktadır.
Evet ülkemdeki lâik düzene bir teşekkür borçluyum. Tefecilik yasaktır çünkü.
Hacı adaylarına bile 10 yıla varan faizle sulanmış paralar veren ama faiz ifadesinin dışında İslâmi kavramların peşpeşe kullanıldığı bazı bankaların Kur’an okunarak açıldığı ülkeden söz ediyoruz:
Endonezya.
Tefecilerin işleri iyi giderse halkın işleri kötü gider diyemeyen bir devlet adamları ve din adamlarının elindeki bir ülkeden söz ediyoruz: Endonezya.
Tefeciliğin gelecek vadettiği devlet memurlarının ek iş olarak tefecilik yaptığı bir ülkeden söz ediyoruz: Endonezya.
Adı rehine kurumu olan ama Endonez halkının gözünde hemen hemen tefeci (hampir sama rentenir) diye değerlendirilen bir kurum olan Pegadaian Reuteur tarafından da haber konusu yapılmaktadır.
Otoritas Jasa Keuangan (OJK) adlı resmi üst kurum aracılığıyla da rehinciliğin İslâmi ve lâik kurallara uygun olarak yapılmasının yasalarla düzenlendiğini görüyoruz. Hiçbir din adamı kalkıp da Hazreti Muhammed’in su, ateş, ot ve tuz milletin ortak malıdır satışının yapılamayacağı şeklindeki hadisi şeriflerinden bahsetmez. Ama Japon Sushi Bar helâldir, fetvasını vermekte de bir sakınca görmezler.
Mübarekler bizim ulamayı hatırlatıyor. Yeryüzünün en asil hanedanı Osmanlı’yı nasıl yaşatacakları yönünde fetva vermediler. Nasıl katledilecekleri yönünde fetva verdiler: Boğularak öldürülmeleri helâl, kanlarını akıtmak haramdı.
Bu açıdan bakıldığında ülkemizdeki İslâm zihniyetini özellikle satırların sahibi gibi ilâhiyat eğitimi alanları katı bir şekilde eleştirmemize rağmen Endonezya ile kıyasladığımızda kat kat ileride olduğumuzu da belirtmek gerekir. Tabiiki bunun en önemli nedeninin ülkemizde seküler (lâik) yapılanma olduğunu hiç gocunmadan yazmak da görevimizdir. İnanınız eğer lâik bir İslâm ülkesi olmasaydık kışlaya, okula, camiye, maliyeye din ve siyaseti sokan Suudi, Endonez, Malez din kardeşlerimiz gibi 12. asırlarda bir yerlerde yaşayacaktık. Zekâtlarımız, infaklarımız hükümet görevlileri eliyle yolsuzluğa alet edilecek, kızlarımız, hanımlarımız, sevgililerimiz, nişanlılarımız bir türlü insan olarak göremedğimizi hanımlarımız “dişi” muamelesi görmeye devam edecekti.Türkiye’de sorunlu bir mazisi olmasına rağmen lâikliği bu ülkeye sokanları rahmet ve minnetle anıyorum. Endonezya’da kışlaya, camiye, maliyeye, okula siyaset girince neler olduğunu Endonezya ile ilgili 21 kitabımızda dile getirdiğimizden böylesine sert ve katı yazıyoruz. Üzülüyoruz. 7 yılın ürünüdür. Ama yine de açıkça şunu da belirtiyoruzki kastımız ve yalanımız yoktur. Ama hatalarımız olabilir.