27 Mayıs- 17 Haziran 2018 günleri arasında yaptığımız Ramazan Umresi notlarını okuyucularımızla paylaşmak isteriz.
Kutsal topraklarda “ilmihal esasları” yerine “ticaret kuralları” ihdas edilecek derecedeki değişikliğe şahit olduk. “İbadet yapmak amaçlı” Hicaz topraklarına gittik ama kargaşa, kaos, hengameden uzaklaştığımız zamanlarda Kabe’nin büyüleyici ve derin havasına kendimizi kaptırdık.
Hazreti Muhammed’in şefkat ve merhametini Medine’de Mescidi Nebi’de 1-41 numaralı kapılar arasında kalan koridorun sonundaki Ravzai Mutahhara’da (ev-mezar) parmaklarımız arasında hissettik. Mahşeri kalabalığın itiş kakışması ve görevlilerin itip çıkarmasından sıyrıldığımız oranda sevgi ve merhametini yüreklerimizde hissettik.
Mekke ve Medine kavurucu sıcaktı, yürekleri yakıyor, bedenleri ise serinletiyordu. Nem yok gibiydi. Manevi hava böyleydi ama namazlar ise adabı muaşeretten uzak, ilmihal kurallarını zedeleyen bir havada icra ediliyordu.
Umre notlarımız arasında özellikle vurgulamak istediğimiz bir husus var. Suudi hükümeti tarafından “Vision 2030” adıyla dünya kamuoyuna duyurulan program uyarınca 7 milyon hacı adayını bir sezonda ağırlamak için Mekke Vadisinde yapılacak değişiklikleri de yerinde görüp gözlemlemek nasip oldu.
Mübarek alanı kuzeydoğı güneydoğu yönünde genişletme çalışmaları devam ediyordu. Peygamber efendimizin evinin kuzeydoğu ve güneydoğu yönünde kalan ve sehiriçi otobüs durakları diyebileceğimiz her iki garaja doğru adeta Kâbe dışında bir yeni Kâbe alanı inşa edileceği izlenimini aldık.
Mekke Kâbe vadisi atalarımızın inşa ettiği Ecyad Kalesi’nin yerine inşa edilen alttan üç katı alış veriş mekanı ve diğer 4 kulesi ise otel olan (Swiss Otel ve diğerleri) ve bir katında da Ay İzleme Merkezi bulunan bir faciayı da gördük. Şimdi facia daha da büyüyecek ve söz konusu Ecyad Kalesi’nin yerine inşa edilen beton yığınının arkasında yaklaşık 1,5X21,5 Km. ebadındaki bir alanda Kâbe zemininden de aşağılara inen bir dağı yarıp adeta oyarak alış verişle karışık bir ibadet alanı inşa etme etkinliğini gördük. Daha şimdiden Hazreti Ebubekir’in evi otele dönmüş bile.
Kısacası “Kabe, meydan, otel, Kâbe” sıralaması ile alan genişletilerek İslâm dünyasına hizmete sunulacak.
Tarih tanımayan bir ilmihal zihniyeti ticaret söz konusu olunca İslâm dininin değişmez değerlerini hiç çekinmeden pervasızca adeta çöpe atıyor.
Kâbe üstlendiği çok derin anlamı ile ayakta kalmaya çalışıyor. Dört köşe dikdörten Kâbe mekanı ile etrafındaki döngü arasındaki muhteşem derin anlamı düşündüm durdum, tavaf yaparken günlerce. Ufkum genişledi. Kâbe kafanızı kaldırdığınıza üzerinize yıkılacak gibi dimdik duran burcun saatinden uzaklaştığınız oranda sizi alıp Hazreti İbrahim’in öyküsüne, Hazreti Muhammed’e ve dedesine götürüyor. Adete zaman makinası içinde uçuruyor.
Köşeli Kâbe ile dairesel döngü (şavt) arasındaki zıtlığın esasında izah ettiği değişmez kuralları idrak etmek ve yorumlamak yeryüzünde hiç mi hiç düşüncesi işlenmemiş bir din olan İslâm’ın orijinalitesine ve değişmemişliğine gayri müslimlerin neden hayıflanarak baktıklarını, neden iç geçirerek bu asliyeti ve haysiyeti özlediklerini hatırlatıyor.
Ama yüreklerinde kin, ağızlarında sevgi olan bu insanlar ile müslümanlar arasındaki garip bir uyumvar. Müslümanlar akıl ufkunu kapatmışlar kalp ile nereye kadar gidilirse oraya kadar gitmeye kararlılar. Egemen batı sermayesi ise “alın size istediğiniz kadar ilmihal, ama paralar benim kasaya akacak” düzenini sürdürmekte kararlılar. Bunun için İslâm egemenleri (kraliyete hükmeden iki aile) ile uzlaşmış görünüyorlar. Bu iki ailenin birisi Suudi ailesi olup idare ve siyaseti diğeri de Vehhabi sülalesi olup din ve ilmihali tekeline almıştır. Layüsel bir idarenin insan ve vicdanına kalmış bir Mekke ve Kâbe vadisi gördük.
Kısacası anladım ve idrak ettimki İslâm garip geldi garip gidecek. Kâbe vadisi bizi çağırıyor; Akıl ve beyin yoluna ne kadar acil ihtiyacımız olduğunu gösteriyor.
Tacirlerin İslâm’ı son derece modern ve ultra lüks malzemelerden beton yığınları inşa ederken ulamanın İslâmı dabizi Hazreti İsa zamanlarında bir yerlerde yaşamaya mahkum ediyor.