Normalde seçimler 3 Kasım 2019 yılında yapılması gerekirken seçimler önce sayın Bahçelinin 26 Ağustos tarihini açıklaması ve sonrasında da Sayın Cumhurbaşkanının 24 Haziran ilan etmesinin ardından bir çok faraziyeler ortaya atılmaya başlandı. Ama bilinen bir şey varsa bu seçim sonunda siyasi harakirilerin ortaya çıkacağı, savcıların ve mahkemelerin bolca çalışacağıdır.
O kadar karşılığı bulunmayan soru ve sorun var ki! Bu sorunları ne kimse dile getirebiliyor nede konuşabiliyor. Toplumda bir tuhaflık söz konusu.
Geçen gün Samsun’da dikkatimi çekti. Cumhuriyet Meydanı'nda ve o bölgede bir muhabir ve kameraman herkese mikrofon uzatıp seçim sonuçlarını ya da hangi partiyi destekliyorsunuz tarzından sorular soruyordu.. Mikrofon kime uzatılsa herkes ketum konuşuyor, ser verip sır vermiyorlar.. Sonra uzaklaşınca da “Deli miyim ben. Konuşayım da başıma sıkıntı mı alayım” diyor. Ya da esas tuttuğu partiyi konuşuyor uzaklaşınca da adeta bülbül gibi şakırdıyor. Kendimi tuhaf hissettim bir an bende bakındım sağa sola acaba B.B.G (Biri Bizi Gözetliyor) evin demiyim diye.
Pes doğrusu.
Gazetelerde boy boy seçim tahminleri yayınlanıyor. Bakıyorum herkes kendisini kazandı görüyor. Kaybeden kim peki?
Kimsenin kaybettiği de gözükmüyor.
Bir gariplik var bu işte dostlar.
Geçtiğimiz yıllarda gelmeyen bayram harçlıkları erkenden geldi.
Hatta herkes bitirdi şimdi de sağa sola bakınıyor herkes ikincisi de gelecek mi diye?
Belli mi olur bakarsınız ikincisi de gelir. Kim yok demez ki ekstradan gelen paraya.
Geçen sefer olmayan hayır diye rest çekilen bu para bu sefer birden ortaya çıktı. Demek ki bulunabiliyormuş!
Yine belli ki yeni aday olmuş milletvekili önüne gelenle toka ediyor. Kendisini tanıtıyor. Vatandaş sordu:
“Falan parti şunu veriyor! Siz ne vereceksiniz.?”
Artık vatandaş işi öğrendi. Paralar peşin kırmızı meşin. Beleş yok artık diyor.
O da bir gelişme J)))
Ben Avrupa’ya da gittim böyle bir seçim hayatımda görmedim. Ya da televizyonlardan da görmedim.
Sokaklar tam konser yeri gibi. Gürültü kirliliği hak getire. Öyle bir birilerini takip ediyorlar ki aynı tabiri caizse köşe kapmaca oynanıyor. Biri bizim sokağa giriyor. Öbürü diğer sokağa giriyor. Bizim sokaktan çıktığı an öbürü giriyor. Yer değiştirmece.
İyi ki kavgasız çözüyorlar bu işi.
Şimdi benimde sormam lazım :
3600 Kat sayıyı kim 4000 verecekse oyum onaJ)))
Şaka şaka...
Samsun’da Atatürk Heykeli'nin orada Büyükşehir Belediyesinin Simit Parkı var. Bazen bunalınca oraya giderim. Biraz istirahat ederim. Orası aynı Türkiye mozaiği gibi. Oradakilerin çoğuna göz aşinalığım var. Bazısı bir çay için eli cebine gitmez ama bu seçimlerde seçim arabalarının başına binip çevre ilçelere siyasilerle gitmeye başlamışlar. Hatta gidip farklı partilere üye olanlar olmuş. Televizyon haberlerini pür dikkat dinlemiş olacaklar ki en ufak ayrıntıları aralarında tartışıp konuşuyorlar. Ben bazen yazılarıma konuyu oradan buluyorum.
Bu sefer hem iktidarın hem de muhalefetin işi oldukça çok zor. Kimse kendisini kandırmasın. Halk uyanmış. Dersine iyi çalışmış. Ekonomik krizi de, her şeyi de yemiş yutmuşlar. Her gittiğim, konuştuğum yerde bu intiba uyandı bende. Halk uyanmış ama ne yapacakları hiç belli değil. Bodoslama gidiyorlar haberiniz olsun.
Bildiğim bir şey varsa bu seçim sonucunda siyasi harakiriler olabilir. Savcılar ve mahkemeler bol çalışacak gibi.
Bu gün ekonomik verilerden bahsedecektim ama artık yarına kaldı..
Saygılarımla