S.S.C.B. İŞGALCİ VE SOYKIRIMCI BİR DEVLETTİR!
16. yüzyılın ortalarından itibaren Dünya siyasetinde söz sahibi olmaya başlayan ve giderek küresel bir aktöre dönüşen Rusya, özellikle 18. yüzyıldan itibaren Müslüman coğrafyayı ve özellikle Türk Cumhuriyetlerini hedef alan işgal, soykırım ve sürgün politikalarıyla Kırım'dan Orta Asya'ya kadar çok geniş bir sahada milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine sebep olmuştur.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği 22.402.400 km² ve 300 küsür milyon nüfusu ile tarihin en acımasız rejimine ve devlet adamlarına sahip. Birliğin başkenti Moskova, para birimi ise Sovyet Rublesiydi. İşgal ettiği 15 kadar doğu blok ülkesi adıyla anılan cumhuriyetlerle “demir blok” ülkeleri olarak anıldı.
BOLŞEVİKLER ÇAR VE AİLESİNİ ÖLDÜREREK DEVRİMİ GERÇEKLEŞTİRDİLER!
Bolşevikler Çar II. Nikola ve ailesini sözde devrim yaparak öldürmüş (Temmuz 1918) ve Birinci Dünya Savaşı sonunda Almanya çökünce Rusya, “Brest Litowski” Antlaşması’nı tanımadığını açıklamış ve akabinde kaybedilen toprakları yeniden işgal etmeye başlamıştır. Kendi içinde ki iç çalkantılar sonrasında Önce eli kanlı acımasız katil Lenin 30 Aralık 1922'de Vladimir Lenin’in Sovyetler Birliği Sovyetleri Kongresi tarafından “Halk Komiserleri Konseyi” (Sovnarkom) başkanı seçilmesi ve akabinde daha önce silahlı saldırıya uğraması nedeniyle sağlığı gitgide kötüye gitti ve 21 Ocak 1924 tarihinde felç sonucu hayatını kaybetti. Lenin sonrasında yine eli kanlı katillerden birisi olan Josef Stalin ve sonra sırasıyla Georgi Malenkov, Nikita Kruşçev, Leonid Brejnev, Yuri Andropov, Konstantin Çernenko, Mihail Gorbaçov’la birlikte “Glastnost, Perestroyka” adı altında bir yapılanma ile siyasi sistemin, devlet ve hükümet organlarının yeniden yapılanması sürecine girmesi ile 6 yıl süren reformların ardından 1991 yılının sonunda SSCB'yi resmen dağılmış oldu.
Bünyesinde ki 15 devletten 12’si ile sonrasında tekrar bir araya gelerek “Bağımsız Devletler Topluluğunu” oluşturdular. Gürcistan ve Türkmenistan bu topluluğa katılmamıştır.
S.S.C.B. ülkemizde de gençliğimiz devrimci olarak örgütleyip o dönemde binlerce insanımızı katlettirdiler. Ülkemize silahları sokup kandırılmış evlatlarımızı terör olaylarına sürdüler. Ne yazık ki neslimizi katledip soykırım uygulayanlar kuzu postuna sarılıp evlatlarımızı birbirilerine kırdırmaktan çekinmediler. Tarihini bilmeyen insanlara tarihini böyle yok ettirip, birbirilerine kırdırlar. Emperyalist ülkelerin değişmez taktikleri budur.
SONUNDA VARŞOVA PAKTI DAĞILDI
Çift başlı bir politik akımın etkisinde olan Avrupa’da 1990 senesinde Doğu Almanya ve Batı Almanya birleşti ve Doğu Almanya NATO’ya alternatif Varşova Paktı’ndan dolaylı yoldan çekilmiş bulundu. Sovyetler Birliği 1991 yılında dağılınca üye devletlerde rejim değişerek çok partili parlamenter rejimine geçildi ve akabinde 1 Temmuz 1991 günü Varşova Paktı dağıldı.
YELTSİN AMERİKA’YI ZİYARET EDER VE RUSYA DAĞILMA SÜRECİNE GİRER
1989 yılında dönemin Rus politikacısı ve sosyalizm sonrası ülkenin başına geçecek olan Boris Yeltsin A.B.D.'yi ziyaret eder. Ziyaretin asıl amacı Houston'daki Nasa merkezini görmektir. Nasa ve birkaç mekân gezdirildikten sonra Yeltsin “Amerikalı kasaba insanlarının nasıl yaşadığını görebilmek için kendisinin şehrin dışında küçük bir kasabaya götürülmesini” ister.
Kendisini Teksas eyaletinin Houston şehrinin dışında yer alan Clear Lake adlı bir kasabaya götürürler ve etrafı gezdirirler. Yeltsin önce “etraftaki arabaların sayısını, evlerin büyüklüğünü görür ve büyük bir şok yaşar.” Daha sonra buranın zengin bir muhit olduğunu düşünür ama bu orta sınıfın yaşadığı sıradan bir mahalledir. Daha sonra Yeltsin’i “kasabanın süpermarketine götürürler. Ürünlerin bolluğunu ve çeşitliliğini gören” Yeltsin şaşkınlığını gizleyemez ve yanındakilere "bizde en üst tabakadakiler bile bu kadar ürün çeşitliliğe sahip değil" der."Bizi başka bir kasabaya götürün" deyip haritadan rastgele başka bir yer seçerler. Yeltsin orada da benzer refah ve zenginliği görünce yanındakilere "bunlara ben bile sahip değilim" der. Bu ziyaretten sonra Yeltsin’in sosyalizmi bitirme konusunda tamamen ikna olduğu söylenir ve resmen bu gezinin arkasından Sosyalizm çatırdamaya başlamıştır. İçki düşkünü sarhoş kafa ile tankın üstüne çıkan Boris Yeltsin sonrasında Vlademir Putin Rusya’nın başına geçmiştir.
K.G.B AJANI VLADEMİR PUTİN KİMDİR!
7 Ekim 1952 Leningrad (Bugünkü St. Petersburg),Rusya‘da dünyaya geldi. Annesi fabrika işçisi, babası donanmada denizaltı filosunda görevli idi. 1975 yılında Saint Petersburg Leningrad Üniversitesi (üniversitenin yeni adı Saint Petersburg Üniversitesi) Uluslararası Hukuk Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisansını ekonomi alanında yaptı. Mezuniyetinin ardından, 1975’ten itibaren KGB‘de çalışmaya başlayan Putin, bir süre Almanya‘da görev yaptı. 1990’da KGB’den ayrıldı ve Leningrad Belediye Başkanı Sobçak’a yakınlaştı, önce belediye reisinin dış ilişkiler komitesinin başına geçti. Mart 1994’ten sonra başkanın yardımcısı oldu.
1999’da Güvenlik Konseyi Sekreterliği’ne atandı. Ağustos1999’da Boris Yeltsin tarafından yeni başbakan olarak teklif edildi. Boris Yeltsin‘in 31 Aralık 1999’da istifa etmesinin ardından boşalan başkanlık koltuğuna Anayasa gereği, üç ay içerisinde devlet başkanlığı seçimi yapılıncaya kadar bu göreve vekil olarak geçti. Ardından yapılan seçimlerde başkan seçildi. Dmitri Mdyedev ile birlikte dönüşümlü olarak Başbakanlık ve Devlet Başkanlığını paslaşarak birlikte yürütüyorlar.Ama tamamen kontrol ve yetki Putin’dedir.
Biz tekrar Çarlık Rusya’sından konuya devam edelim:
İŞTE S.S.C.B.’NİN İNSAN HAKLARI ÖZGÜRLÜK KARNESİ
Ruslar eli kanlı Çarlık Rusya zamanından beridir ve daha sonrasında da Bolşeviklerin Çarlık Rusya’yı ele geçirmesiyle Lenin’den başlayarak, sırasıyla tüm liderleri Tataristan’dan tutun, Kazaklara, Kırgızistan’da Atabeyit’de, Kırım’da, Ahıska’da, Türkmenistan’da, Azerbaycan’da, Karabağ Hocalı’da, Suriye’de toplamda milyonlarca Müslümanı ve Türk’ü sistemli bir şekilde asimilasyona tabi tutmuş, , resmen soykırıma tabi tutmuştur.
İŞGALCİ ÜLKELER DAİMA HALKIN NEFRETİNİ KAZANMIŞLARDIR
Çarlık Rusya’sının bir bölümünde henüz motorlu araçlar icat olmadığında, petrolle tanışmayan Dünya ülkelerinde tüm savaşlar atlı ve yaya olarak yapılmıştır. Taktiği ve kuvvetleri, ordusu güçlü olan işgal etmiş, işgal ettikleri toprakları haraca bağlamışlardır. Tarihte tüm işgaller, cenkler sonunda elde edilen topraklar vergi sistemine bağlandıklarından istihdam üretme o dönemlerde yoktu. Bu nedenle bölge halklarında bu davranış nefrete kadar sürüklendi. Zaten 1. Dünya savaşı ve sonrasında bu durumda olan ülkelerin birçoğu alan hâkimiyetlerini halk taban desteği olmadığından dolayı bir bir hâkimiyetlerini kaybetmiş oldular. Motorlu araçlar ve petrol ile Dünya tanışınca da “atlı süvarinin” yerini “motorize Piyade birlikleri” yerini aldı. 2. Dünya savaşında Almanların yeni icatları “sulu radyatörsüz araç” yapmaları,” yeni kundağı motorlu uzun namlulu toplar” ile çok uzun mevzileri bombalama özelliklerine güvenmesi ile işi Ruslara kadar kafa tutmasına neden oldu.
SARIKAMIŞ FACİASI
Almanlar şımarıkça hareketleri ile Osmanlı ile iç içe olması, Genelkurmay gibi, Ordu Komutanlığı gibi görevleri kendi adamlarından seçilmesi nedeniyle !. dünya savaşında Rusya kıyılarını Yavuz Ve Midilli savaş gemileriyle bombalayarak nasıl bizim başımızı belaya soktuysa bu seferde 2. Dünya savaşında da kendi çevresindeki ülkelerin başına bela oldular., 22 Aralık 1914 tarihinde başlayan toplamda 18 gün süren “Sarıkamış Harekatı” ile Enver Paşa'nın emriyle başlayan harekatın amacı ise “Rusları kuşatmak ve Kars, Ardahan, Artvin gibi Doğu illerini geri almaktı.”
ALMANLARIN ŞIMARIK HAREKETLERİ RUSYA’NIN YERİNİ SAĞLAMLAŞTIRDI
Ama bu harekât tam bir facia ile sonlandı. 60 bin kahraman Osmanlı askerinin donarak ve hastalanarak hayatını kaybetmesiyle son buldu. Bizim başımıza gelen facia bu kerede Alman Nazi Führeri eli kanlı diktatör Adolf Hitlerin kendi başına geldi. Hitler katili, diktatör bozuntusu Britanya, Sovyetler Birliği ve Birleşik Devletlere karşı yürütülen çarpışmayı çok kötü bir biçimde ve yanlış yönetti.
HİTLER’İN İNGİLTEREYE YANLIŞ GÜVENİ SONUNU HAZIRLADI
Haziran 1940 itibarıyla Hitler, tarihte diğer hiçbir liderin ulaşamadığı kadar büyük bir alanı Avrupa’da ele geçirmişti. Hitler, “Britanya’yı asla tam bir düşman olarak görmemişti.” Gerçekte, “1940’ta Almanya’nın tüm askeri kapasitesini Britanya’yı işgal etmek üzere seferber etmeyerek ağır bir hata etti.” Hitler, eş zamanlı olarak Ari ırkına vaat edilmiş Lebensraum’unu verecek ve Avrupa Yahudiliği ile uluslararası Bolşevizm’in kökünü kurutacak olan nihai tasarılarına ödünsüz bir biçimde kendisini adamıştı. “Rusya mahvedildiği zaman, Britanya’nın son umudu suya düşecektir” diye düşündü. Aynı zamanda “Birleşik Devletlerin savaş yeteneğinin olası bir çatışmada Japonya’nın her halükârda kazanacağı Pasifik ile sınırlı olduğunu” sandı.
HİTLERİ’İN STALİNGRADA SALDIRMA SAVAŞIN DÖNÜM NOKTASIDIR!
Stalingrad şüphesiz savaşın son dönüm noktası oldu. 1943 itibarıyla Hitler, giderek daha fazla savunmadaydı ki, bu onun nahoş ve zor bulduğu bir roldü. Tüm cephelerde düzenli bir geri çekilme yerine Hitler, Schramm’ın “dalga kırma doktrini” olarak adlandırdığı usulü geliştirdi Sonuçta Hitler emrinde ki Almanya, “soğuk iklim şartları, her tarafta savunmaya çekilmesi, İngilizlere güveni ve ikmal noktalarını kaybetmesiyle” tamamen cepheleri, savaşları bir bir kaybetmeye başladı.
Gelelim bu günlere:
PUTİN’İN ARTISI EKONOMİ DALINDA LİSANS YAPMASIDIR
Vladimir Putin, bugün geldiği yeri büyük ölçüde Anatoly Sobchak isimli bir hukuk profesörüne borçlu. Sobchak, Leningrad (St.Petersburg) Üniversitesi’nde Putin’in hocasıydı. Sovyetler dağıldıktan sonra onu önce üniversiteye geri çağırdı; ardından da St. Petersburg’un ilk seçilmiş belediye başkanı olduğunda yanına aldı. Hayatı boyunca da Putin’e akıl hocalığı yapmaya devam etti. Bu günkü Rusya ile bölge hâkimiyetin kurduysa hocasına borçludur.
KARİZMATİK VE RADİKAL BİR LİDER PUTİN!
Putin, kahvaltıdan sonraki ilk işi spor yapmak olup, En yakınlarının anlattığına göre Rus lider, Rusya’nın gidişatını en çok yüzerken düşünmekte. Masasının üzerinde ne bir ekran duruyor ne de bir bilgisayar. Öğleden sonraları, danışmanlarını masasının etrafına toplayıp, bilgi alır. Yeri geldiğinde yardımcısını dahi azarlar. Bu toplantı sırasında, ileri teknoloji değil, Sovyet Rusya’dan mirası eski usul yöntemlerini kullanmakta. Yani sabit telefonlar ve büyük kırmızı dosyalar. Putin, yabancı bir ülkeyi ziyaret ettiğinde, bir otelde yaklaşık 200 oda tutuluyor ve o otel neredeyse Kremlin’e dönüştürülüyor.
PUTİN’İN EN BÜYÜK KORKUSU ZEHİRLENMEKTİR
Putin’in En büyük korkusu da zehirlenmek olup, kimse bu yüzden Putin’e bilgisi dışında yemek sunamıyor. Sürekli evinde devlet işlerini yapar. Şehrin batısında, Novo-Ogaryovo’daki bir villayı daimi rezidansı seçtiğinden beri ülkesini genellikle buradan yönetiyor. Putin’in sabit, önceden kestirilebilir bir çalışma programı hiç yok. Danışmanları hep tetikte ve hazır olmak zorundadır. Üstelik internete ve bilgisayar ortamındaki bilgilere pek güvenmeyen başkanları yüzünden her şeyi eski usul, muntazaman dosyalamaları gerekiyor. Görüşme süresi 15 dakika. Ajandası sürekli dolu. Bazı görüşmeler için sonraki yıllara bile randevu veriliyor. Cumartesi-pazar demeden işbaşında. Stalin’den beri en çok çalışan lider olduğu söyleniyor. En çok, bizde “Deli”, Batı’da “Muhteşem” diye bilinen “Çar Petro’nun hayatına” meraklı. Putin dedikleri böyle bir lider ama en büyük özelliği sürekli en az beş on
sene ileriyi düşünmesi
PUTİN’LE BİRLİKTE RUSYA ÇAĞ ATLAMAYA BAŞLADI
Putin’in Rusya’nın başına geçmesiyle Rusya çağ atlamaya başladı. Halkının ekonomik ve gıda sorununa çözüm bularak halkının güvenini kazandı. Putin ve Medyedev ikilisi “gelecekte savaşların silah sistemleri ile kazanılmayacağını, asıl savaşın ekonomik ve siyasi yaptırımlarla kazanılacağını” gördü. Ve bu nedenle bölge ülkelerine neredeyse bire bir hâkimiyet ve markaj kurdu. Dağılan Doğu Blok ülkelerinde ülke yönetme, devletçilik ve alt yapı eksiklikleri nedeniyle Rusya ile hareket etmeleri Putin Rusya’sına güç kuvvet, hareket serbestliği kattı.Hatta ülkemizden ülkesine ithal edilen domates v.s yaş sebze, yumurta, yağ v.s ne varsa tek tek laboratuarlarda muayene ettirerek sudan sebeple de olsa ret ederek ülke ekonomimizi ve üreticilerimizi önemli ölçüde zor durumda bıraktı. Afganistan’da S.S.C.B ordusunun dökülmesi, elastik olmayışı ve işgalde hüsrana uğraması nedeniyle Putin reorganizasyona ordu ve silah sisteminin modernize ederek işe başladı.Hatta Suriye savaşında bile Esat güçlerinin arkasında durarak bölgede ki hâkimiyetini koruyarak başta A.B.D ve diğer bölge ülkelerine açıkça “bu oyunu ben olmadan kuramazsınız, oynayamazsınız” dedi.
PUTİN ORTA ASYA BÖLGESİ BENİMDİR A.B.D.’YE BU OYUNU BEN OYNARIM DEDİ
Hatta sınırlarımızda düşürdüğümüz Rus uçağı ile ilgili tabiri caizse tam bir ekonomik ablukayı bize uyguladı. Ta neden sonra iş Fetö düşürdü v.s sebeplerle dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun başını dahi yedi. Şimdilerde İran ve diğer bölge ülkeleri ile dirsek teması diplomasi ile bölgede ağırlığını koymuş durumda.
Dünya ticareti Avrupa, Arabistan, A.B.D. arasında sıkışmasıyla, A.B.D. ticaretin ekseninin Orta Asya olduğunu gördü. Ülke ekonomisi silah sanayine dayalı olan Amerika Çin’in yeni Dünya Lideri olmakta olduğunu gördü. Ama Irak savaşları ile yeni silah silah sistemlerini denemekteyken Rusya Satranç tahtasında gerekli hamleleri ta öncesinden attı. Rusya Donanması ile sıcak denizlere inmek, sıcak denizlerden irtibatını koparmamak için Dünya ile bağlantısının geçiş kapısı olarak Suriye’ye destek verdi. Sonuçta Amerika Rusya engeline takıldı. S 400 füzeleri ve bor madenlerimiz, bölgenin jeopolitik konumu nedeniyle Rusya alan hâkimiyeti çalışmalarına Amerika’nın ırak savaşında iken çalışmaya başladı.
GÜNÜMÜZDE OYNANAN OYUNLAR AMERİKA’NIN LİDERLİĞİNİN OYALANMASIDIR
Kısacası Putin, “bölgede bir silahlı savaşla zaferin kazanılamayacağını, asıl savaşın Orta Asya’da alan hâkimi ile ticari savaşlarla savaşın zaferle kazanılacağını iyi görmüş durumda.”
Amerika yenidünya düzeninde liderliği Orta Asya bölgesinde ki Çin, Rusya, Türkiye ve Hindistan’ın liderliğine engel olmak için her türlü kartını oynamaktadır.
Biraz uzun bir yazı oldu ama Bir önceki yazım olan “Çin Amerika Savaşları Kıyamet Habercisi mi?” yazımın devamı niteliğinde ki bu yazımın en ince ayrıntısını atlamamam gerekiyordu. Hatta açıkçası bu yazımı tam tamamlayamayacağımdan da bir an çekinmiştim. Kapitalist, emperyalist ülkelerin Ülkemiz etrafında cereyan eden yüzyıllar boyunca asimilasyon ve soykırımların tek hedefi vardır. “Gelecek kuşaklarına vatan toprağı katmaktır.” Bu nedenle bu yazıyı gerçekler daha iyi görülsün ve anlaşılsın diye az uzun tutmak zorunda kaldım. Bir sonra ki yazımda İran’ın tarih boyunca ikiyüzlü acem politikalarına değineceğim.
Saygılarımla
KAYNAKLAR:
Mustafa Kemal Bektaş - Asıl Soykırım Sizin Yaptıklarınız-6 ve 7
Mustafa Kemal Bektaş – Çin Amerika Savaşları Kıyamet Habercisi mi?
Grafiklerle Putin öncesi ve sonrası Rusya - https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43449239